BÖLÜM ŞARKISI: TEOMAN - SEVDİM SENİ BİR KERE
Kaan'dan
Sadece 3 saat olmuştu. Ama ben delirmek üzereydim. Umursamamam gerekiyordu. Hiçbir zaman umursamazdım. Bu sefer niye umursamıştım ki? Kahretsin. Güneş benim yüzümden kaçırılmıştı. Belki de acı çekiyordu. Bu düşünceyle duvara bir yumruk daha savurdum. Barın altındaki yerimizdeydik. Güneş'in çaresizce Kaan deyişini duyduğumda her şeyi dağıtmış, yumruklamıştım. Ben Güneş'i hak etmiyordum. Umursamaz, kötü çocuktum ben. Benden kaçmalıydı. Ama o ne yapmıştı? Bana daha fazla yaklaşmıştı ve bu ona zarar veriyordu. 3 saattir tüm adamlarım Güneş'i arıyordu. Doruk da berbat haldeydi. Ama benim kadar olamazdı. Telefonumun çalmasıyla hemen ayaklandım ve telefonu açtım. Gizli numaraydı. Duyduğum ses tekrardan yıkılmama sebep oldu. Güneş'in sesiydi. Ağlıyordu. "Ya-ap-m-ma. Lüt-t-fe-en." Diyen çaresiz ve acı çeken sesini duyduğumda aklımda Semih'i canice öldürme planları kuruyordum. Daha sonra Semih'in sesi duyulmuştu. "Adresi sana mesaj atacağım. Tek gelmezsen kız ölür." Demişti. Telefonu koltuğa fırlattığım gibi diğerlerine hiçbir açıklama yapmadan dışarı fırladım. Sinirden ellerim titriyordu. Arabayı çalıştırdığım gibi yola çıktım. Çok hızlı gidiyordum ama umrumda değildi. Aklımda ona bir şey yapmış olabileceği geldikçe kendimden daha fazla nefret ediyordum. Semih'in verdiği adres terk edilmiş bir depoydu. Arabadan hızlıca indim ve depoya doğru ilerledim. Bir çığlık sesi duyduğumda adımlarımı hızlandırdım ve içeri daldım. Güneş deponun köşesinde elleri ve aykları bağlı bir haldeydi. Ona doğru koşmaya başladım ama kafama yediğim darbeyle yere düştüm ve son hatırladığım Güneş'in karşımda çaresizce çırpınışıydı.
Güneş'ten
Bana doğru gelen Kaan'ı birden yere yıkılırken görünce çığlık attım. Kurtulmaya, ona yardım etmeye çalışıyordum ama yapamıyordum. Zaten güçsüzdüm. Semih bana bir şey yapmamıştı ama Kaan'ı o halde görmek bana çok acı vermişti. Ona bir şey olacağına bana olmasını tercih ederdim.
Semih geldiğinde Kaan'ı bağlamışlardı. Kaan, yavaş yavaş kendine gelmeye başladığında ona doğru koşmak, yüzünü ellerimin arasına almak istiyordum ama yapamıyordum. Kaan tam olarak uyandığında "Güneş." dedi. Çaresizdi. Benim gibi. Ben de güçlükle "Kaan." Dediğimde gözlerime bakıyordu. Semih'in alkış sesini duyduğumda ona doğru döndüm ve iğrenç sesini duydum. "Tebrikler, bu kadar duygusallık yeter. Şimdi sıra acıda. Güneş'i çözün." Demesiyle adamlar yanıma geldi ve sırayla ayaklarımı ve ellerimi çözdüler. Neden olduğunu anlayamasam da korkuyordum. Adamlar beni ayağa kaldırdı ve Semih'in yanına götürdü. Kaan karşımızda bağlı bir şekilde bizi izliyordu. Yüzüme yediğim tokadın etkisiyle yere düştüm. Sonrasında Semih karnıma tekme atmaya başlamıştı. Canım çok acıyordu. Ama ağlamamaya çalıştım. Çünkü Semih bunları Kaan'ın canını acıtmak için yapıyordu ve eğer ağlarsam, Kaan daha çok acı çekerdi. Akmak için gözüme gelen gözyaşlarımı güçlükle geri gönderdim. Semih durmuyordu. Karnıma tekme atmaya devam ediyordu. Canım çok acıyordu. Kaan'ın tehdit ve bağırışlarını duyuyordum. "Eğer ona bir daha dokunursan, seni doğduğuna pişman ederim." "Öldün sen." "Semih, sana eziyetli bir ölüm planım var." "Yeter, dur artık. Onu bırak. Burdayım işte. Ne istiyorsan bana yap." Hiçbiri işe yaramamıştı. Semih ise kahkaha atıyordu. Acı çekmemden, Kaan'ın acı çekmesinden zevk alıyordu. Sonunda gözümden düşen bir damla yaşa engel olamadım.
Kaan'dan
Güneş'in yediği her darbe beni yıkıma doğru sürüklüyordu. Benim yüzümden. Kahretsin ki benim yüzümden. Şu an benim yüzümden acı çekiyordu. Ağladığını gördüğümde Semih'e bildiğim tüm küfürleri sıralıyordum. Durması için bağırıyordum. Ama işe yaramıyordu. Kahretsin ki durmuyordu. Kemerini çıkarıp eline aldı ve Güneş'e doğru savurdu. Hayır. Hayır. Hayır. O da küçük bir kız çocuğuydu. Bir prensesti. Benim prensesimdi. Bu kadarı fazlaydı. Dayanamazdı. Güçlüydü, biliyordum ama bu kadarı gerçekten fazlaydı. Deli gibi bağırıyordum. Ama Semih dinlemiyordu. Semih'in arkasından gelen Doruk'u ve onun da arkasından gelen Aytaç ve Berk'i gördüm. Onu kurtaracaklardı. Güneş'imi onlar kurtaracaktı. Benim yapamadığımı onlar yapacaktı.
Güneş'ten
Yediğim son kemer darbesiyle gözlerim kapandı ve kendimi karanlığa teslim ettim.
Gözlerimi yavaş yavaş açmaya çalıştığımda hastane odasındayım. Kaan yanımdaydı. O da berbat haldeydi. Benim gibi. Uyandığımı fark ettiğinde hemşireye haber verdi ve odaya beyaz önlüklü kişiler girdi. Beni kontrol edip dışarı çıktıklarında başucumda yine Kaan vardı. Konuşmaya, bir şeyler söylemeye çalıştığımda "Shh, yanındayım. Bir şey söyleme." Dedi ve yanağımı okşadı. "Benim yüzümden." Diye sayıklıyordu. Elimi güçlükle dudağına götürdüm ve onun dediği gibi "Shh, hayır. Kendini suçlama. Seni seviyorum." Dediğimde birden ayağa kalktı. Başını ellerinin arasına aldı ve "Hayır, Güneş. Beni sevme. Seni hak etmiyorum. Benim için çok masumsun. Safsın. O kadar safsın ki hala benim yanımdasın. Ama hayır Güneş. Daha fazla yapamam bunu sana. Benden uzak durmalısın. Belki bir süre üzülürsün ama sonra geçer, alışırsın. Kendi iyiliğin için benden uzak dur artık. Bitti." Dediğinde gözümden akan yaşa engel olmadım. Onun önünde ağlamaktan utanmıyordum artık. Ama bu sözler ağırdı. Bitemezdi. Onsuz olamazdı. Belki de haklıydı, başıma gelen en kötü şeydi ama aynı zamanda da en iyisiydi. Zaten aşk bu değil miydi? Ama her şey bitiyordu işte. Buna izin veremezdim. "Kaan, hayır. Sensiz olmaz, yapamam." Dediğimde "Yapmak zorundasın Güneş." Dediğinde gözlerim yine kapanmıştı. Bayılmamıştım. Hala duyabiliyordum ama gözlerimi açamıyordum. Bu kadar acı fazla gelmişti. Semih beni döverken bile canım bu kadar yanmamıştı. Kaan'ın sesini tekrar duyduğumda gözümden bir damla daha yaş gelmişti.
"Seni seviyorum, prensesim."
Biliyorum, bana kızdınızz. Ama böyle olması gerekiyordu. Her ne kadar birbirlerini sevseler de Kaan Güneş'in onun yüzünden daha fazla acı çekmesini istemiyor. Belki de böyle daha fazla acı çekecek ama şu anda bunun Güneş için en iyisi olduğunu düşünüyor.
Neysee, bu arada okunma sayımız 1000'i geçmiş!! Bu nedenle çok mutluyum ve Kaan'ın ağzından yazdım bir kısmını. Bir dahaki bölüm yarın gelebilir. Ama bu vote ve yorum sayısına da bağlı. Her bölümde söylediğim gibi vote ve yorum sayısı ne kadar fazla olursa bir dahaki bölüm o kadar hızlı ve uzun gelir. Herkese iyi haftasonları :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen BENİMSİN.
Teen Fiction+Benimle olmasan bile hep benim olacaksın. -Ben hep senin olacağım. Çünkü ben sensiz kendim olamam. Adım Güneş. Lise 3’e başlayacağım. Şimdiye kadar İzmir’de yaşıyorduk. Fakat bu sene babamın tayini dolayısıyla İstanbul’a taşınıyoruz. Açıkçası çok d...