Merhabaa, söylediğim gibi yeni bölümü bugün atıyorum. Ayrıca kapak fotoğrafını değiştirdim. Bu kapağı hazırlayıp bana gönderen @belieber_zeynep666 adlı okuyucuma çok teşekkürler :) Bu bölümü ona ithaf ediyorum.
Bölüm Şarkısı: Teoman - Çoban yıldızı (Multimediada var.)
Biraz daha sohbet ettikten sonra Kaan geldi. Hava kararmaya başlamıştı. Eve gitmem gerektiğini söylediğimde Kaan beni bırakacağını kesin bir dille belirtti. Zaten artık itiraz etmeye de çalışmıyordum. Evimin önüne geldiğimizde kapıya kadar beraber yürüdük. Yanağına ufak bir öpücük kondurduğumda eve girmek için kapıya doğru ilerledim. Ama beni engelleyen Kaan'ın kolumdan beni kendine doğru çekmesi ve "Bu kadarla kurtulabileceğini mi sandın? Diyip dudaklarımdan öpmeye başlamasıydı. Geri çekildiğimde nefes nefese kalmıştım. Şu anki tek isteğim bunu annemlerin görmemiş olmasıydı. Bu endişelerimi bölen Kaan'ın sözleri oldu. "Bundan sonra evden çıkmadan önce bana haber veriyorsun. Haberim olmadan hiçbir yere gitmiyorsun. Okula giderken ve dönerken seni ben bırakacağım. Sakın hiçbirine itiraz etme." Dedi ve arkasını dönüp gitti. Eve girdiğimde evde kardeşimden başka kimsenin olmadığını fark ettim. Ah, evet söylememiştim di mi? Benim uyuz bir erkek kardeşim var ve benden sadece 1 yaş küçük. Şu anki tek umudum onun bu öpüşmemizi görmemiş olmasıydı. Çünkü eğer gördüyse tehditlerine şimdiden hazırlanmam lazımdı. Mert'in alkış sesini duyduğumda birazdan duyacağım tehditlere hazırlanmakla meşguldüm. Ah, lanet olsun. Görmüştü. Of, Kaan ya senin yüzünden nelere katlanacağım şimdi, kim bilir! "Ne var, Mert?" dediğimde "Aa ablacım ne var mı der insan kardeşine?" dediğinde yapmacık bir gülümse gönderdim. Ama o sözlerine devam etti. "Kimdi o çocuk? Vee bu gördüklerimden annemlerin haberi olmamasının tabiki bir bedeli olacak. Ne istediğimi biraz düşüneceğim. Yarın sana haber veririm, ablacım. Ama ilk önce iyi bir kardeş olup "Kimdi o çocuk??" diye sormam gerekiyor." Dediğinde ofladıktan sonra "Kaan" dedim başka soru sormamasını umut ederek. "Ve o senin..? dediğinde susmayacağını anladım ve tekrar ofladım. "Sevgilim, yani sanırım." Dedim. Ama "yani sanırım kısmını sadece kendim duyabileceğim şekilde söylemiştim. Çünkü hiç de sevgili gibi değildik. Yani normal iki sevgilinin yapacağı şeyleri mesela sinemaya gitmek, beraber dondurma yemek gibi romantik şeyler yapmıyorduk ama birbirimize aitmişiz gibiydi. "Annemler nerede?" diye sorduğumda "Bu gece geç geleceklermiş. Yemeğe çıkmışlar. Hadi yine yırttın. Kaan'la seni görselerdi evde savaş çıkabilirdi." Dedi ve odasına gitti. Haklıydı, daha dikkatli olmam gerekiyordu ama Kaan yanımda olunca tüm dikkatim bir anda uçup gidiyordu. Onun yanında düşüncelerimi toplayamıyordum. Kalbim beynimi esir alıyor ve mantığımı yok ediyordu. Bu düşüncelerimden kurtulmak için bir şeyler yapmam gerekiyordu. Her zaman insanı mutlu edebilecek tek yolu hatırladım ve mutfağa gidim bir çikolata kaptım. Çikolata gerçekten çok iyi geliyordu. Salona gittiğimde Kaan'a mesaj atmaya karar verdim. Bu sırada da çikolatamı yiyordum. Cesaretimin kaynağı oydu. Kaan'a "Az kalsın annemlere yakalanıyordum. Allahtan evde değiller. Zaten senin yüzünden kardeşim Mert'in tehditlerine katlanacağım. Off." Yazıp gönderdim. Mesaj gelmesini beklerken bir aramayla karşılaştım. Kaan arıyordu ve önemli bir şey olmadıkça aramazdım. Açtım ve "Efendim." Dedim. O ise "Evde yalnız mısın Güneş?!" dediğinde "Hayır, işte kardeşim var." Dedim. Kaan da " Evet, Güneş. Haklısın. Semih evine gelirse kardeşin kesinlikle seni korur. Off, şu an yoldayım. Normalde kapıdan girerdim direk ama kardeşin daha fazla tehdit etmesin diye pencereni açık bırak." Dediğinde bir şey söylememe fırsat bırakmadan telefonu yüzüme kapattı. Ah, Kaan azıcık kibar olsan ne olurdu sanki? Neyse, dediğini yapacağından kesinlikle emin olduğum için odama gittim ve üzerime pijama olarak rahat bir şort ve askılı bir t-shirt geçirdim. Saçımı da yandan ördükten sonra kapıyı kilitledim ve pencereyi açık bırakıp yatağıma yattım. Bir süre sonra belimde hissettiğim ellerle irkildim. Kaan gelmişti ve yanımdaydı. Beraber uyuycaktık. Ama onun yanında kalbim çok hızlı atıyordu. Hem onun yanında çok rahattım hem de çok heyecanlı. İkisini aynı anda başarıyordu. Ama elleri belimdeyken uyumak gerçekten zordu çünkü her zaman onda olan kalbime şimdi de aklım eklenmişti. Düşüncelerim sürekli onun etrafında dönüyordu ve uyumama engel oluyordu. Kaan'ın "Rahat dur. Uyu artık." Demesiyle çok kıpırdandığımı anladım. Buraya gelmesi yanlıştı. Şu anda her ne kadar yanımda olmasından mutlu olsam da vicdanımla da hesaplaşıyordum. Ama sonuçta beni korumak için buradaydı. Off off. Yine çok düşünüyordum. Düşüncelerimden kurtulup kendimi zor da olsa uykuya teslim ettim.
Uyandığımda Kaan yanımda yoktu. Buna bir an yüzüm düşse de yakalanmadığımız için de seviniyordum. Telefonumun çalmasıyla yatakta doğruldum ve uykulu bir şekilde arayana baktım. Kaan oldupunu görünce hemen açtım ve telefonu kulağıma götürdüm. Uykulu sesimle "Efendim" dedim. O ise hiç uykulu değildi. "Uykucu, 15 dakikan var. Kahvaltı etme. Beraber edeceğiz." Dedi ve her zamanki gibi cevabımı beklemeden yüzüme kapattı. Ne?! 15 dk mı? Ve ben hala durup düşünüyordum. Hemen yataktan kalktım ve yüzümü yıkadım. Hızlıca giyinip saçlarımı da taradım. Makyaj yapmıyordum bu nedenle sadece çilekli dudak kremimi sürüp aynada kendime baktım. Tatlı görünüyordum. Aşağı indiğimde annemlere okulda kahvaltı edeceğimi söyleyip evden çıktım. İtiraz etseler de sonunda bir şey diyememişlerdi. Kapının önünde arabasına yaslanmış Kaan'ı görünce yüzüme bir gülümseme yayıldı ve yanına gidip yanağından öptüm. Arabaya bindikten sonra nereye gideceğimizi merak etsem de sormadım çünkü cevap alamayacağımdan emindim. Yaklaşık 15-20 dk sonra durduk ve arabadan indik. Tabiki Kaan kapımı falan açmadı. Böyle romantiklikleri Kaan'dan beklemiyordum zaten. Geldiğimiz yer boğaz manzaralı kahvaltı yeri gibi bir yerdi. Manzarası gerçekten de nefes kesiciydi. Manzaraya tekrar baktıktan sonra "Nefes kesici" diye mırıldandım. Kaan da duymuş olacak ki "Benim kadar olamaz herhalde." Dedi ve gülümsedi. Bir dk!? Kaan ve gülümsemek. Çok nadir anlardan birini yaşıyordum. Onu öyle görünce yaklaşıp dudaklarına bir öpücük kondurdum. Ama bir şey söylemedim. Dışarıda full manzaralı masalardan birine geçtik ve oturduk. Sipariş da verdikten sonra manzarayı izlemeye devam ettim. Ama arada Kaan'a kaçamak bakışlar da atıyordum. Ne yapıyım? O da bir manzara gibiydi benim için. Bunu fark ettiğinde dudakları yukarı kıvrıldı. Bana gülüyordu. Bacağına tekmemi geçirdiğimde susmak zorunda kaldı. Kahvaltımız geldiğinde gözlerimi Kaan'dan ayırıp kahvaltımı ettim. Ona baktığımda o çoktan bitirmişti. Birazcık yavaş yiyordum. Ama zaten Kaan gibi bir öküzün hızlı yemesi normaldi. Tam kalkıyorduk ki Kaan; duyduğumuz ürkütücü, kalın sesle donup kaldı ve bakışlarını bir noktada, daha doğrusu bir kişide sabitledi.
"Beni özledin mi, Kaan?"
Bu bölümü nasıl buldunuz? Sizce sondaki sözü söyleyip Kaan'ı şaşırtan kişi kim? Vote ve yorum sayıları arttıkça yazma isteğim de artıyor ve gördüğünüz gibi bölümler daha çabuk geliyor. Yeni bölümün zamanı belli değil. Dediğim gibi vote ve yorum sayısı ne kadar çok olursa bölüm o kadar çabuk gelir. Neyse, herkese iyi akşamlaar :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen BENİMSİN.
Teen Fiction+Benimle olmasan bile hep benim olacaksın. -Ben hep senin olacağım. Çünkü ben sensiz kendim olamam. Adım Güneş. Lise 3’e başlayacağım. Şimdiye kadar İzmir’de yaşıyorduk. Fakat bu sene babamın tayini dolayısıyla İstanbul’a taşınıyoruz. Açıkçası çok d...