BÖLÜM ŞARKISI: GÖKSEL - RÜZGAR
Eve geldiğimde kendimi yatağımın üstüne attım ve duvara bakarak düşünmeye başladım. Çok güzel bir gün olmuştu. İlk defa birine "Seni seviyorum." Demiştim. Ve bu cümle benim için çok önemli bir cümleydi. İlk defa biri beni öpmüştü ve bu da çok değerliydi benim için. Ama acaba bundan sonra ne olacaktı? Beni öpmesi onun da beni sevdiği anlamına mı geliyordu? Kaan gibi bir öküzün birine aşık olacağını hiç sanmıyorum. O benim için bir ilkti. Acaba ben de onun için bir ilk olabilir miyim? Off bilmiyorum. Yarın okulda bu sorularımın cevabını alabileceğimi umarak uykuya daldım.
Uyandığımda daha erkendi. Hemen hazırlanıp kahvaltımı okulda yapmak üzere dışarı çıktım. Canım bir şey yemek istemiyordu zaten. Biraz da hava alıp yürümek istedim. Okula vardığımda kantine gidip bir masaya oturdum. Zar zor bir tost yedim ve sınıfa çıktım. Koridorda yürürken Kaan da o taraftan buraya doğru yürüyordu. Yanıma geleceğini umarak yürümeye devam ettim. Fakat büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Çünkü Kaan yanımdan bana bakmadan geçti. Beni gördüğüne emindim ama bakmamıştı bile. Neden beni umursamıyordu ki? Arkamı döndüğümde Kaan'la Ece'yi yan yana gördüm. Bir şey konuşuyorlardı. O anda dün olanların sadece dünde kaldığını anladım. Kendimi rezil etmiştim. Gururumu bir kenara koyup ona seni seviyorum demiştim. Hem de onun beni sevmediğini bile bile. Tek merak ettiğim beni dün neden öpmüş olmasıydı. Ama belki de çok büyüttüm. Sonuçta tabiki bu onun ilk öpücüğü falan değildi. Beni kullanmak istemişti. Off off. Ben nasıl bir salaktım böyle?
Sınıfa girdim ve yerime oturdum. Bir süre sonra Kaan geldi ve "Günaydın." Dedi yine beni şaşırtarak. Ben de "Sana da"dedim ve önüme dönüp kağıda bir şeyler karalamaya başladım.
Bütün gün hiçbir şey olmamıştı ve son dersteydik. Kaan son derse girmemişti. Ders bittiğinde eşyalarımı toplarken defterimin arasında bir not fark ettim. Açtım ve okumaya başladım.
"Saat 6'de. Evinin önünde beni bekle. Kaan." Yazıyordu. Okuduğumda yüzüme istemsiz büyük bir gülümseme yayıldı ve hemen hazırlanmak için eve gittim.
Üstüme göbeği açık -nereye gideceğimizi bilmediğim- için spor şık bir tshirt giydim ve altıma da kot şort giydim. Saat 6'ya yaklaştığında aşağı indim ve Kaan'ı arabasına yaslanıp beklerken buldum. Yanına gittim. "Arabaya bin." dedi. Artık öküzlüklerine alışıyordum. Bu nedenle bir şey söylemeden arabaya bindim. Nereye gittiğimizi sorsam da cevap vermeyeceğini bildiğim için susarak yolu izlemeye başladım. Vardığımızda Kaan arabadan indi ve benim inmemi beklemeden gitmeye başladı. Tabiki bunu arkasından gideceğime emin olduğu için yapıyordu ama haklıydı, gidecektim. Biraz yürüdükten sonra geldiğimiz yer şok olmamı sağladı. Gözlerimi irileştirerek Kaan'a bakıyordum. Bizim her zamanki ÖKÜZ KAAN, beni LUNAPARK a getirmişti. Bu cümlede büyük bir uyumsuzluk vardı. Kaan "Hadi." Dedi ve yürümeye başladı. Tabi ben de peşindeydim. Dönme dolaba bineceğimizi anlayınca çok heyecanlandım ve sevindim. Sonuçta dönme dolap herkesin hayallerinde bir yer edinmiştir. Hele de Kaan'la binecek olmak, gerçekten çok güzeldi. Kaan biletlerimizi aldı ve dönme dolapa binip oturduk. Dönmeye başladığında bir anlık sarsıntıyla Kaan'ın elini tuttum. Gözlerim ilk ellerimize sonra da Kaan'a kaymıştı. Onun gözleri de benle ellerimiz arasında gidip geliyordu. Şu an yüzümün kızardığına emindim bu nedenle hemen elimi çektim ve kendime gelmeye çalıştım. Dönme dolap en üste ulaştığında manzara beni büyülüyordu. Kaan'a baktığımda onun da etkilendiğini gördüm. Her ne kadar belli etmemeye çalışsa da gözlerinden anlayabiliyordum. Kaan kolunu omzuma attı ve beni kendine çekti. Başımı omzuna yaslamıştım. Bu kalbimin çok hızlı atmasına neden olmuştu. Ama çok mutluydum. Kaan'la mutluydum.
Dönme dolaptan indiğimizde birkaç şeye daha bindikten sonra -kesinlikle benim zorumla binmiştik ve Kaan bir sürü laf söylemişti.- sahile gittik ve yürümeye başladık. Elimi tuttuğunda sanki vücudumdaki tüm kan birden çekilmiş gibi hissettim ama bu rahatlık veriyordu. Kendimi güvende hissetmemi sağlıyordu. Bir süre yürüdükten sonra geç olduğunu düşündüm ve eve gitmeye karar verdik. Kaan beni eve bırakacağını söyledi. Evime geldiğimizde arabadan indik. Yanağından öptüm ve hızlıca eve girdim.
Sabah uyandığımda hazırlanıp okula gittim. Okulda Doruk'u gördüm. Bugün dün olanlardan dolayı çok mutluydum. Bu nedenle gittim ve hemen Doruk'a sarıldım. O da kollarını belim doladı ama bu tabiki sadece arkadaşça bir sarılmaydı. Sonuçta Doruk benim en yakın arkadaşlarımdandı. Kolumdan tutan el beni birden geriye çekti. Elin sahibi ise "Kaan"dı. Doruk'a bir yumruk attı ve beni kolumdan çekerek okuldan içeri soktu. "Kaan, napıyorsun sen ya? Doruk'a naptın öyle niye yumruk attın ya??" diye bağırmaya başladım. Kaan ise hala kolumdan tutuyordu. Kurtarmaya çalışsam da kurtaramadım. Fakat Kaan'ın sözleri bu çabamı bırakmama sebep oldu. "SEN BENİMSİN. BUNU KAFANA SOK." Her ne kadar söylediği şey midemde kelebekler uçuşmasına sebep olsa da Doruk benim arkadaşımdı ve Kaan'ın ona vurması çok saçmaydı. "Doruk benim arkadaşım?!"dedim ve konuşmaya devam edecektim ki sesimi kesen Kaan'ın dudakları oldu. Beni öpmüştü. Geri çekildiğinde "Kimseyle o kadar yakın olamazsın. Benim dışımda." Dedi ve gitti. Yaşadığım şaşkınlık ve mutluluk çok farklıydı, çok güzeldi...
SELAAM, BEN GELDİM. BİR SÜREDİR YOKTUM ÇÜNKÜ YAZMAYA PEK VAKİT BULAMIYORDUM. BİR SONRAKİ BÖLÜM BÜYÜK İHTİMALLE BU HAFTA GELİR. KAAN'LA GÜNEŞ HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ? SİZCE BİRLİKTE İYİ OLURLAR MI? KAAN GÜNEŞ'İ SEVİYOR MU? LÜTFEN YORUM YAPINN. SİZİ SEVİYORUUM. ;)))
![](https://img.wattpad.com/cover/20591683-288-k649321.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen BENİMSİN.
Teen Fiction+Benimle olmasan bile hep benim olacaksın. -Ben hep senin olacağım. Çünkü ben sensiz kendim olamam. Adım Güneş. Lise 3’e başlayacağım. Şimdiye kadar İzmir’de yaşıyorduk. Fakat bu sene babamın tayini dolayısıyla İstanbul’a taşınıyoruz. Açıkçası çok d...