[0]

2.6K 136 42
                                    

"Hayır!" Diye reddetti karşısındakini. Ona sırtını döndü ve kulaklarını avuçlarıyla kapattı. "O lanetli haberi duymak istemiyorum!"

"Serain, lütfen." Kibarca dirseklerinden tutulduğunu hissetti. "Güçlü ol."

"Güçlü mü olayım?!" Diye sordu ve bir anda adama dönerek ayağa kalktı. Gözleri dolu doluydu. "Ne dediğinin farkında mısın sen? Bunadın mı?!"

"Onu bulurum,"

"Bok bulursun!" Diye bağırdı. Yanakları ıslanmıştı. "İkinci kez buza çakıldı! İkinci kez. Çözüldükten sonra ne olacağını sanıyorsun? Bir önceki gibi olacağından nasıl eminsin? Serumun etkisi..." yutkundu. Düşünmek bile beyinciğini ağrıtıyordu.

"Bak, her şeyi halledeceğiz, tamam mı?" Dedi Tony. Omuzlarını kavradı.

Serain derin bir nefes aldı. Ağlayınca onu bulamazdı, bu işe el atmalı ve onu en kısa sürede bulabilmek için Tanrı'ya yalvarmalıydı. Burnunu çekti ve Tony'i bir kenara itti. "Kenara çekil Stark, onu kendim bulacağım."

"Bunun için planların ne?" Diye sordu Tony yumuşak bir sesle.

"Merak etme, var." Demekle yetindi Serain. Az önce Steve'in konumunu gösteren uydu ekranına baktı. Ah, öyle pişmandı ki yapmadıklarına. Sabah içine doğan kötü hissi hatırladı, ah, buna engel olması gerekirdi, ne yapıp ne edip. Olmamıştı işte, onu kaybetmek üzereydi, ayakları dibindeki çizgi öyle inceydi ki, maalesef geçse de fark edemezdi.

İçi ürperdi. Belki de o çizgiyi çoktan geçmişti.

Seni daha uzun öpmeliydim.

i should've kissed you longerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin