[11]

559 50 9
                                    

14 Temmuz, Pazar

Gece.

Pek çok şey söylenebilirdi, sinir krizleri etrafı sarabilirdi, peki ya sulu gözlerle "Sakin hayatımıza hareket kattığın için teşekkürler sevgilim," demek? Bu tam bana göre bir hareket işte. Bunu neden yaptığımı sorabilirsin, bunu, olayı tamamen anlattıktan sonra söyleyeceğim.

Birkaç gün öncesine benzer bir geceydi. Pasta ile dolup taştığım gün hani? Tony bir anda odama geldi ve son derece heyecanlı bir şekilde "Küçük bir kutlama yapacağız. sadece Yenilmezler, Pepper ve sen." dedi. Bunu şüpheli buldum çünkü o günkü konuşmaları hala bir muammaydı. Arada sırada odamdan çıktığım için ikisini de gözlemleme şansım oluyordu ama hala görünürde anormal bir şey yoktu. Gözlerimi kısıp ona entrika barındıran cümleler sarf edecektim ama kendimi tutum. Bu tip bir konuşma için önceden planlı olmak daha mantıklı olurdu çünkü her aklıma takılan şeyde tekrar tekrar konuyu açamazdım.

Akşam için Jarvis'in, Alexander Wang'e telefon açmasını sağladım ve güzel bir elbise istedim. vücut taramamı yapıp ölçülerimi mağazaya iletmesini, siyah ve güzel bir elbise istemesini söyledim. Ardından kredi kartı numarımı verdim ve bunu Tony'e söylememesini tembihledim. Gelen yemekleri reddettim ve uzun zamandır yapmadığım bir şeyi yapıp Tony'nin bana verdiği gözlüğü taktım.

Etraf tepeden aşağı gün batımı ve denize bulandı. ahşap bir evin verandasındaydık ve yüzümüzü yalayan deniz kokulu rüzgarla sessizce oturuyorduk. Ben denize bakmaya devam ederken başını bana çevirdin ve yüzümü inceledin. İstemsizce kendi hologramımın yanında yere çökmüş buldum kendimi. Detayların çok gerçekçiydi. Sonuçta artık doya doya bakamıyordum sana.

Ardından ben de sana dönüp gülümsedim. Gözlerin saçlarımda dolandı. "Nasıl gün geldiğinde senden ayrılacağım?" diye sorduğunda gülümsemem soldu. "Senden ayda bir kez bile ayrı kaldığımda zulüm gibi oluyor, yakındır beni saçma ve uzun bir göreve göndermeleri. O zaman ne yapacağım?"

Hafifçe gülümsedim o an. "En fazla ne yapabiliriz ki?"

Elimi yakaladın ve parmaklarımızı birbirine geçirip parmak boğumlarımı öptün. "Gerçekten evlendiğimiz zaman, bir Rogers olduğun zaman istifa edeceğim. Belki kırsal bir alanda yaşar ve evimizi sürekli genişletip dururuz. Barton familyası gibi."

Her şey harikaydı, senin asla yaşlanmayacak olup benim solup gideceğim ve adrenaline alışık bünyenin adrenaline muhakak özlem duyacağı hariç. Bunlar ciddi sorunlardı Steve. Çok ciddi sorunlardı. Bir süre sonra pembe gözlüklerini çıkartacak ve odun kırmak sana sıkıcı gelmeye başlayacaktı. Yine de nezaketinle beni üzmemek için bir şey belli etmeyecektin çünkü beni pek sevdiğim işimden ve evimden alıkoyan da sen olacaktın. Muhtemelen öylece geri dönmeyi teklif edemeyecektin. Sonra bu hoşnutsuzluk, Tanrı bilir nelere sıçrayacaktı. Beni paranoyak olarak adlandırabilirsin bebeğim ama durum bu. Maatteessüf.

Sana gülümsemekle yetindim ve bu sefer ben senin parmak boğumlarını öptüm. Düşünceli biçimde gözlüğü çıkartıp sehpaya koyarken, gözlerim yatağımda takılı kaldı. Sonraki birkaç saat içinde elbisem ve topuklu ayakkabım geldi, güzel bir duş aldım ve Tony'nin belirttiği saatte hazırlandım. Elbisem istediğim gibi siyahtı ve deri detayları hoşuma gitmişti. Onu giydim, makyajımı yaptım ve saçlarımı kurutup hafifçe taradığımda her şey iyiydi. Yine de etrafımı saran o rahatsız his... o hep orada bir yerde Steve. Sürekli hem de.

Sonunda yine oradaydık işte. Odaya girdiğimde Thor kahkaha atıyor, Tony, Natasha ve Bruce üçlüsü konuşuyor, Clint, Wanda ve sen de bir köşede takılıyordunuz. Pepper Tony'nin yanına ilerlerken ben de onu taklit ettim. Natasha beni hızlıca fark edip elini ağzına kapattı. Bruce kaşlarınıı kaldırıp dudak bükerken Thor ise "Midgard'da bir Asgard leydisi," diye anons etti. ona tebessüm etmekle yetindim. Natasha ile bir anda kendimi moda konuşmasında buldum ve bu biraz garipti.

Sonunda birkaç kişi daha geldiğinde -evet, Peter falan-, Tony ince şampanya bardağına hafifçe vurup dikkati üzerine çekti. "Bugün buraya sizi topladım çünkü geç kalmış bir kutlamamız var. Dediğim gibi, geç kaldım ama yapacak bir şey yok." Bu konuşma hoşuma gitmemişti, belki de sonrasında yapabileceklerimdi asıl hoşuma gitmeyen. yüzünü sana döndü ve gülümseyerek konuştu. "Bu ülke sana minnettar Rogers. Aramıza tekrar hoş geldin." dedi ve kadeh kaldırdı. Odada mırıltılar dolaştı ve herkes Tony'i onayladı. Sense sadece teşekkür etmekle yetindin ve düşüncelerinin kasveti yüzünü gölgeledi.

Neden bilmiyorum, belki de bir çeşit protesto için, hızla bardağımı doldurmak için bara ilerledim ve şampanya koyarken; "Madem öyle, ben de kadeh kaldırmak istiyorum." Belki de protesto için değil, yardım çığlığı içindi ama muhakkak bunu pirim için yaptığımı düşünenler vardır. Yavaşça barın arkasından çıktım, herkes merakla bana bakarken gözlerimi sana diktim. "Tony'e katılıyorum. aramıza çok geçmeden döndüğün için Tanrı'ya müteşekkirim." Buruk bir tebessümle eklerken gözlerim buğulandı. "Aynı zamanda sakin hayatımıza hareketlilik getirdiğin için teşekkürler sevgilim." dedim ve tek seferde bardağıbitirip bar tezgahına sertçe bıraktım. İnce camın ayak kısmı parçalandı, öyle ki bir parça elime saplandı. Bardağı bırakırken gözlerimi senden çektim ve dehşete düşmüş Yenilmezler ekibine "İzninizle pansuman yapmam lazım," diyerek kapıya ilerledim. Ayağı olmayan bardak yuvarlanıp yere düştü ben elimden kanlar damlatarak ardımda bir yol bırakırken. Bunu sana söyledim çünkü o cümle çok fazla şey barındırıyordu. Sanki ufacık bir kutuya sığdırılmış şişme bir hayvan gibi, altında her şeyi barındırıyordu. Bunu yaptım çünkü artık tepkimi yüzüne vurmak istedim. Beni ne hale getirdiğini fark et, pasif kalmayı kes diye.

Çünkü kendimizi kendimiz kurtaramayız Steve. Bizi ancak sen kurtarabilirsin.

i should've kissed you longerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin