29 Temmuz, Pazartesi
Öğleden sonra.
Son yazdığımdan beri çok zaman geçti ama beni anlayacağını biliyorum. Her şey çok hızlı oldu ve friday (bazen karıştırıp jarvis diyorum) çoğu evrak işimi bir günde halletti. Bankadaki bir ton paramı kullanarak New York'un en iyi yerlerinden birinde güzel bir bina tuttum, iki katlı ve NY'nin en iyi yerlerinden birinde. evet, ben de şaşkınım. Şu son günlerde daha da iyi olduğun haberini aldığımdan beri ben da daha iyiyim ve artık zırlamayı kestim. Neredeyse eskisi gibi yiyorum ve hızlıca yorgun düşüyorum. Tony bununla ilgili bana laf çarpıp duruyor ama kimin umurunda?
Hayatım neredeyse eskisi gibi iyi, neredeyse. Kendi işimi kuruyorum, şu ana kadar oldukça başarılıydım. Ama eve adımımı atıp her tarafı senle çevrili o ortama girince her şey değişiyor. Yemek yaparken (tek kişilik ama tam olarak ayarlamayı beceremediğim için hep iki kişilik oluyor), projem üzerinde çalışırken, uyumak için yatağa yattığım zaman... Bazen gözüme Tony'nin gözlüğü takılıyor, buna BARF teknolojisi demiş, isim mi kalmamıştı sanki? Belki de açılımı Becoming A Radical Fuck'tır ha? Çünkü sen yokken gerçekten besin değeri olmayan o fast foodlar gibiyim. Evimize neden gelmiyorsun, neden? Doğru, hatırlamıyorsun ki.
Bazen senin arabanı camdan bakınca görür gibi oluyorum, karanlık çökünce silüetini de camda. Biliyorum, yakınımda bile değilsin. Hem fiziksel hem de mental olarak. Ama ben hep sendeyim Steve.
Tony yan yana geldiğimizde bahsetmiyor ama Friday'e yazdırttığı e-mailleri haftada birkaç kez bana yolluyor. Seninle ilgili tabii. genel olarak şöyle oluyor:
Serain,
Bu sana yolladığım saymaya bile uğraşmadığım emaillerden bilmem kaçıncısı. Steve iyi. En azından fiziksel olarak. depresyonda gibi, bu durum tamamen kendini soyutlamış bir travma mağduru için ne kadar normal sen daha iyi biliyorsun. Süper asker serumu her şeyi tedavi ediyor, demişti babam. ama anlaşılan sinirsel sorunlarla pek haşır neşir değil. Bunu sana söylüyorum çünkü yarın yüzünü gördüğümde ve bana gülümseyerek "Yardım et!" diye yalvarırken gözlerin, hiç değilse seni haberdar ettiğim için mental bir rahatlık duymak istiyorum. Steve'e iyi bakıyoruz, asıl sorun o kendine bakmıyor. Onu hayata döndürecek olan şey ne bilmiyorum. Belki de ona tam anlamıyla anlatsaydık, buna izin verseydin-
Burada, sana bazı şeyleri çoktan anlattığını beş yüzüncü kez anlıyordum.
-Belki daha farklı olurdu. Hani şu malum şey.--
Tony'nin asla anlamlandıramadığı hislerim var Steve, bunu son bir buçuk aydır çokça yaşıyorum. Bunu her şey normalken de hissediyordum ama bana gülümsediğin an unutuveriyordum. Şu an bu hiç mi hiç mümkün değil, ne yazık.
Diyeceğim o ki, hayatım dışarıdan bakınca normale döndü ama içeride hiç öyle değil. belki biri sana artık iyi olduğumu söyleme cehaletine ermiştir diye tekrar etmekte yarar var. Galiba bu kadar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i should've kissed you longer
Fanfiction"i would kill for you, my baby, i'm just sayin'."