20 Eylül, Cuma
Sabaha karşı
Yine beni aradın ve yine dakikalarca beni ne kadar sevdiğini dinledim. Beni ilk gördüğün andaki benle ilgili tüm ayrıntıları, bunlara nasıl hayran olduğunu dinledim. Artık sıradanlaşmaya başlamıştı ki, bebeğimiz için bana teşekkür ettin.
"Tanrım, böyle bir mucizeyi bana verdiğin için çok teşekkür ederim Serain." Burnunu çektin. "Daha ufak bir kavun kadar ama onun için yapamayacağım şey yok. O kadar harika ki, Tanrım! Size layık olamamak gerçekten çok fazla üzüyor. Size layık değilsem, diğer şeylere layık olmam bir şey ifade eder mi ki?" Durdun birkaç saniye. "Etmez, değil mi? Etmez. Lütfen beni affet. Seni korumak zorundayım ve bu bebeğimizle birlikte daha da önemli bir hal aldı. İkinizden birine bir şey olursa yaşayamam."
Ne yazık ki böyle bir durumda yaşayacağının ikimiz de farkındaydık.
O gün çok uzatmadın ama sonra her gün aramaya başladın. Her gün, her gün. Buna sadece iki gece dayanabildim ve sonra kendime dedim ki; hayır, daha fazla onun saçmalamasını dinlemeyeceğim.
Daha bir ay önce beni hatırlaman için kendimden bile vazgeçecekken şu an böyle olması sadece beynimizin ne kadar açgözlü, doyumsuz olduğunu kanıtlayan bir şey. Nitekim telefonuna bakmadığımda şaşırmamı sağlayacak şekilde ikinci kez aramamıştın ama üç dakika sonra kapım çalınmıştı. Şaşırtıcı, değil mi?
Oflayarak kapıyı açtığımda üstüme atıldın ve ardından hızlıca kapımı kapattın. Yüzümüzün yamulmasını bile sağlayacak şekilde beni öperken gerçekten şaşkın ama tekrar seni öpebildiğim için şanslıydım.
"Sana bir şey oldu sandım." Diye fısıldadın biraz geri çekilip. Yüzümü şöyle bir inceledin. "Ah, bencilin tekiyim ama karımla sürekli öpüşmek ve sürekli onu izlemek istiyorum."
Sana cevap vermedim. Ne diyebilirdim ki? Artık ne hissedeceğimi bile bilmiyordum ama karnım havaya kalkmış gibi hissettiren bu şey, heyecanlandığımı ve mutlu olduğumu gösteriyordu. Beni odamıza, eskiden bizim olan odamıza götürdüğünde ve yatağa oturup beni kendine çektiğinde seni durdurdum. Ufak bir patlama yaşamaya hakkım vardı.
"Sen beni istediğin zaman öperken benim seni istediğim zaman öpememem... kendini böyle soyutlaman ve her gece içip içip beni araman artık iyice sinirimi bozmaya başladı Steve." O an belki de asla her şeyi tamamen hatırlayamayacağını fark ettim ama üzerinde durmadım. "Böyle yapamazsın. Birbirimize saygımızdan evlenmeden önce uzun uzun bile öpüşmemişken şimdi sen... başka biri gibisin."
Şaşırmıştın. Çok fazla şaşırmıştın. "Elimden geleni yapıyorum." Diye fısıldadın. Neredeyse sana inanacaktım.
"Sorun Hydra mı?" Diye sordum yavaşça. "Yeni bir örgüt mü? Shield artık sensiz hiçbir halt yapamıyor mu?"
Bir anda belimi sıkıca kavradın ve beni kendine çektin. Senden yüksekte olduğum için başını geriye attın. "Sana yaklaşmalarına bile izin veremem."
"Yanımda olursan yaklaşmazlar." Diye fısıldadım ama sonra sinirle omzuna vurdum. Tanrım, o kadar saçmaydı ki! "Madem öyle, neden evlendik biz ha? Tek kendimizi garantiye alma şeyimiz soyadımı değiştirmeme oldu. Neden nükleer başlıklarına ne olursa olsun sahip çıkan Rusya gibi davranıyorsun?"
"Yapamam, seni tehlikeye atamam." Diye fısıldadın ama benim için asıl tehlikenin sen olduğunu es geçmiştin. Kalbimi her an parçalarken benim için en büyük tehdit sendin. Az önce olduğu gibi beni öpüp, uyanınca hiçbir şey olmamış gibi davranan sendin.
Hydra ya da başka bir halt, bize en çok zarar veren bizdik.
Sonraki bölümde ciddi aksiyon var :p
![](https://img.wattpad.com/cover/161881490-288-k707290.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i should've kissed you longer
Fanfiction"i would kill for you, my baby, i'm just sayin'."