[2]

1K 60 9
                                    

28 Haziran, Cuma

sabaha karşı.


Her şeyi mahvettik. değil mi?

Neredeyse normaldik, sadece ayda bir kez falan eve gelmiyordun. Onun dışında masa başı iş gibi, belliydi geliş ve gidişlerin. Eve gelince yemek yapıyordum, sen de gelince beraber yiyorduk. Her şey neredeyse harikaydı. Gülüyor, eğleniyor, misafirler ağırlıyorduk. Mutluyduk. Sonra tekrar eve gelmediğin bir gün geldi, çattı. Bir mesajla bildirdin bunu. Ertesi gün de aynısı oldu. Sonraki gün de. Bu yüzden dizginleri elime almam gerektiğini düşündüm ve Yenilmezler Karargahı'na gittim. İşler biraz karşıktı açıkçası ama çok ciddi sayılmazdı.

Henüz, çok ciddi sayılmazdı.

Ümit Burnu, hangi gerizekalı devlet dünyanın diğer ucunda olan saçma bir şeyi durdurmak için en iyi ajanını, adamını, kahramanını gönderirdi ki? Amerika Birleşmiş Gerizekalılar Cemiyeti yapar anca bunu. gerçi, aynı mantıkla Afganistan ve Suriye'ye de binlerce asker yollamadılar mı? Bu yüzden politika sevmiyorum sevgilim, haber kanalları beni boğuyor.

Ama, amerika'nın seni oraya gönderme sebebi çok sonra ortaya çıktı. Orası sadece unutulmuş bir ticaret limanı değildi. Binlerce kilowatt'lık nükleer bomba bile üretebilecek kapasitede, derme çatma bir karargahtı. Amerika'ya nefret duyanlar -ki, bu durumda amerika hariç tüm dünya demek oluyor bu-, en gelişmiş santrallerden daha güçlü bir santral şehri kurmuşlardı. Hedeflerini anlamak için dahi olmaya gerek yoktu, bizi havaya uçuracaklardı işte. İngiltere yerli besisini kaybettiği için ortalığı ateşe verecekti ve küresel bir yıkım hem radyasyon nedeniyle afetlerle, hem de yıldız takımı İngiltere ve Fransanın ortalığı dağıtmasıyla gerçekleşecekti.

Muhtemelen senin onu durduruşun, bu uzun olay zinciri nedeniyle değildi. İnsanların ölmemesi içindi. Son derece açık ve net.

Bunların hepsini fark edişim, Tony'nin bana özetlemesinden sonraki yirmi saniyelik zaman diliminde gerçekleşti. Sonra Fury'nin ne dediğini bile dinlemeden seninle iletişime geçtim. Seni özlemiştim. sonrası çok garipti. Boston'a giden bir uçak dolusu bombanın ortasındaydın. Uçağı kontrol ediyordun. Tarih gerçekten tekerrürden ibaretti anlaşılan. Bunun tekrar olacağını tahmin etmemiz gerekirdi, değil mi? Sonra da, buradayız işte. Her şey mahvoldu.

Olan oldu, daha iyi yapabilirdik ama oldu işte. Şimdi ki zamana dönelim. buzlu cama bakarken sızıp kalmışım. Muhtemelen Tony son getirdiği kahveme uyku ilacı attı. Onu dövmekle uğraşmak bile istemiyorum. Cam iyice şeffaflaşmış ama seninle beni ayıran yarı saydam bir perde çekmişler bu sefer. Muhtemelen seni göremezsem olay çıkartırım diye. Açıkçası umurumda değiller, sadece sen ilgilendiriyorsun beni.

Karnım ağrıyor, neden bilmiyorum. Sanki... garip bir his var içimde ama bilemiyorum. Sadece karnım ağrıdığı içindir muhtemelen. Hayır, açlıktan değildir, Tony bunu söyledi bile.

Natasha geldi yanıma, gülerek berbat göründüğümü, hiç değilse istersem bir duş almamın daha iyi olacağını söyledi. Seni burada tek başına bırakmak istemiyorum Steve. Yanında başka biri olsa bile yalnız olmadığından nasıl emin olabilirim ki? Ya sıkılıp giderse? Seni yalnız bırakamam. Seni gözümün önünden ayıramam. İçim rahat etmez.

Ona, bunu daha sonra yapacağımı söyledim. Gerçi bunu neden önerdiği de belli, gerçekten berbattan öte görünüyor olmalıyım fakat dediğim gibi, önceliğim sensin. Belki de Fury özellikle benim buradan ayrılmamı istiyordur. Her açıdan, belki güçlü kalmam için, belki de bıktığı ve yeterince rahat müdahale edemedikleri için ama benim güçlü kalmamı sağlayabilen ya da sağlayabilme kapasitesine sahip bildiğim tek şey sensin. Sen, başka bir şey değil. Gördüğün gibi, şu an yapabildiğim tek şey bu camın ardında beklemek ve boşa giden zamanımızı düşünüp dizimi dövmek.

Tüm zamanımızı değerlendirmeliydik, sevgilim. Seni daha uzun öpmeliydim.

i should've kissed you longerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin