Baran dayan bak ben burdayım "
Dedim elini tutarak. Yüzünün her yeri kandı. Maviş gözleri kapalıydi.
"Hanımefendi izin verin lütfen ameliyata almamız gerekiyor "
Dedi hemşire beni geri çekerek. Sedyeyle ameliyathane yazan kapıdan içeri soktular onu. Bense çökmüş bir şekilde öylece etrafıma bakıyordum.
Koltukların birine bıraktım kendimi. Bugulanmis gözlerle salak salak etrafı incelemeye başladım. Nolmustu böyle.
Telefonumu elime alıp rehberden Ebruyu bulmaya çalıştım. Ama bugulanmis gözlerim hiç yardımcı olmuyordu ve bir yandan da ellerim titriyordu. Ellerimle gözlerimi silip derin bir nefes aldım. Ebruyu bulduğumda arama tuşuna bastım.
Üçüncü calista açtı."Efendim Aslı "
"Eb-ru Ba-baran "
Hickirigimla sustum. Gözlerim yeniden doldu.
"Aslı noliyor"
"Ba-barani ara-araba çarptı. "
Deyip hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Telefonda elimden düşmüştü zaten. Ebru'nun bağırmasını duyuyordum ama cevap verecek durumda değildim.Telefonum tekrar çaldığında gözlerimi silip telefonu elime aldım. Ebru telefonu kapatmış tekrar arıyordu.
"Alo "
"Aslı nerdesin "
"Sizin eve yakın olan hastanede Ebru gözleri kapalıydı mavilerini göremedim "
Dedim fısıldar gibi. Bu gücü bile kendimde zor bulmuştum. Ebru telefonu çoktan kapatmıştı.
Ona bir şey olursa ben napardım. Yasayamazdim ki. Onu kaybetmek çölde susuz kalmak gibiydi. Yaşamın mucizeyi bağlıydı resmen.
Sandalyeden kalkıp yere oturdum. Dizlerimi kendime çekip başımı dizlerime yasladim. Gözlerimi kapatıp bekledim. Onun uyanmasını yine bana mavi gözleriyle bakıp gülümsemesini bekledim.
Bekledim ama zaman durmuştu sanki. Akrep yelkovana dusmanmis gibi ilerlemiyordu sanki.
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama birinin koluma dokunmasiyla başımı kaldırdım. Gözlerim bir iki saniye karardığından karşındakini net göremedim. Sonra Ebru'nun ve Demirin geldiğini gördüm. Ebru benim karşıma oturup bana sıkıca sarıldı. Ben de kollarımı ona sardigimda yüzümü boynuna gömüp durduramadığım ağlamami daha da şiddetlendirdim.
....
Dakikalar geçmiş Barandan bir haber yoktu. Ebru'nun omzuna dayalı başımı kaldırdım. Demir de telefonla konuşuyordu.
"Ebru ona bir şey olmaz dimi "
"Olmayacak canım benim olmayacak "
"Emin misin "
"Aa Aslı sen benim bu zamana kadar ne yalanimi gördün tesüf ederim. "
Yalancı bir kızgınlıkla söylediği söz gülümsemi sağladı. Ağlaya ağlaya yanaklarimda yaşlar kurulmuştu resmen.
Bir kaç kez annem aramıştı ama telefonu Ebruya vermiştim. Hiç kimseye yaşadığım şeyi anlatabilecek güçte değildim.
"Ben bir elimi yüzümü yikasam iyi olur "
Dedim ayaklanarak. Ebru anlayışla başını sallayinca tuvaletlerin olduğu tarafa doğru ilerlemeye başladım. Ayaklarımı kontrol edecek durumda bile değildim. Sanki vücudumdaki tüm uzuvlar işlevini kaybetmiş gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİŞ
Teen FictionPlatonik bir aşkiniz varsa napardınız. İmkansız olduğunu mu düşününürsünüz. Ama unutmayın imkansız diye bir şey yoktur.