27 Ekim 2018
Havadaki kasvetin binlerce katını taşıdığım ruhum, hep yarım hislere tutsaktı.
Acılara sardığım benliğim, yeni yeni kozasından çıkmaya çalışan bir kelebeği andırıyordu.
Hisler de kelebekler gibi kısa ömürlü müydü?
Belki de zaman hisler için tek törpüydü.
Gelecekten bir gün birisini tanıdım. Eli kalem tutar, dudaklarından mısralar eksik olmazdı.
Bir melodinin en güzel yerinde, gitarın tellerine dokunan parmaklar kadar naif bir sesi vardı.
Zihnimde daima şarkılar dönerdi. Bazen bozuk bir plak gibi tek nakaratında takılı kalır, bazen de değişen ezginin hızına yetişemezdim.
Bir sonbahar akşamı birisini tanıdım. Saç tellerinin rüzgarda savruluşundan tutun da, gülünce sonuna dek kısılan gözlerine dek taşa kazır gibi kazıdım hafızama.
Sevmeyi beceremediğimden, belki de bilgisizlikten her şeyimi adadım. Geriye baktığımda kendimde tanımadığım parçalar görene dek devam ettim.
Bir kış sabahı birisini tanıdım. Ellerinin avuçlarıma bire bir olduğunu, onları nefesim tükenene dek üflemeyi istediğimi düşünürken saatlerce izledim.
Sabahlara dek acı içinde kıvrandığım günlere bedel olacak bir şey bekledim. Tanrı'ya inanmayı denedim.
Bir ilkbahar akşamı birisini tanıdım. Yürüdüğü o sokakta elini tutmak, dikildiği o sokak lambasının altında onu öpmek istedim.
Ben, görkemli bir tiyatro sahnesinde perdenin ardında unutulan replikleri hatırlatmak için konulan bir suflörden ibarettim.
Bir yaz günü birisini tanıdım. Güneşin değdiği her kirpiğini tek tek okşamak için fazla uzak olduğumu umursamadım.
Onu öyle sevdim ki, yavaş yavaş karıştığımızı dahi anlamadım.
Bir insan aynı anda hem kilometrelerce uzak, hem de milimetreleri hiçe sayacak şekilde yakın olabilir miydi?
Nasıl başlasam bilemiyorum. Daha önce de birkaç hikaye yayımladım ama kendimi fazla tecrübesiz hissederek kaldırdım. Fakat bu çok farklı bir kurgu benim için. Çok özel. Açıkçası ilgi göreceğinden pek ümitli değilim fakat yine de yazmak istiyorum. Yine hevesim kırılır kaldırırım belki ama bir şekilde başladım işte.
Girişe göre çok konuştum ve bunu hiçkimseye yazmak çok ilginç. Neyse çok oyaladım girişi merak edip okuyan olursa yazan geveze deyip terk edebilir. Kusura bakmayın.
Umarım beğenmişsinizdir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CELESTİAL •jikook•
FanfictionGelecekten bir gün birisini tanıdım. Eli kalem tutar, dudaklarından mısralar eksik olmazdı. Bir melodinin en güzel yerinde, gitarın tellerine dokunan parmaklar kadar naif bir sesi vardı. Zihnimde daima şarkılar dönerdi. Bazen bozuk bir plak gibi t...