15. Bölüm |alabora|

376 59 37
                                    

Zor, çok zor
Elimin altından kaçan o yaz gibi
Bulutların ardından
Bu içimi saran bir aşk hikayesi
Yüzümü güldüren
Sıcak ve sahici

Hayatımın belirli dönemini kapsayan anılarımı zaman zaman bir kafese hapsetmek zaman zaman da bir çerçeveye sığdırarak sonsuza kadar izlemek istiyordum.

İşte tam da, o çerçeveletmek istediğim bir anım zihnime düşerken ne girecek olduğum son sınav ne de neden bunları düşündüğüm umrumdaydı.

Umrumda olan tek şey, soğuktan parmaklarımın uyuştuğu bir kış gününde ellerimden tutarak ormanda koşuşturan şeydi.

Derin bir iç çekerek oturduğum sandalyede arkama yaslandım. İki hafta olmuştu. Jungkook bu süre zarfında bir haftalığına şehir dışına çıkmış ve öğrendiğim kadarıyla da dün gece dönmüştü.

Balkonda otururken gördün.

Ah evet evet, onun eksikliğini hissettiğimi kabullenmem her ne kadar zor olsa da beraber uyuduğumuz o kabussuz geceden sonra daha da artan kabuslarımın sayesinde kaçan uykularımın yerini dolduruşunu birazcık aramıştım belki. Çok az.

O yokken sınavlarım başlamış ve delicesine ders çalışmıştım. Bugünse son sınavımı vererek dönemi bitirecektim.

Odaksız bakışlarım önüme koyulan bardağa takılmıştı. Jaebum soğuğa rağmen üzerine yalnızca ince bir ceket giymişti, fakat benim aksime hiç de üşüyor gibi değildi.

"Amma sıra var he, sanırsın herkes kıtlıktan çıkmış."

Bana yönelik konuşması daha çok monolog gibiydi. Kendi kendine yakınırken yüzümde sakin bir gülümseme ile onu izledim.

"Sorun değil. Var daha girmemize."

Tırnaklarımı saatimin üzerinde tıklatırken istemsizce birkaç kez daha tekrarladım. Ardından elimi yumruk yaparak diğeriyle kahveye uzanmıştım.

Başımda sinsice dolanan ağrı, şakaklarıma kuvvetli bir şekilde baskı yapıyordu.

Kantinde gözlerimi gezdirirken birden günlerdir görmediğim bir çift göz ile kesişince şaşkınca bakakalmıştım.

"Gelmiş mi seninki?"

Başımı salladım halen Jungkook'a bakarken.

"Gelmiş."

Jungkook siyah beyaz çizgili büyük beden bir gömlek ve siyah pantolonunun içinde fazla iyi gözüküyordu. Siyah tutamları alnında dinlenirken başını sallayarak bana selam verdi. Saçlarının ahenkle hareket edişini izlerken ben de onu selamladım. Gülümsemesi yüzünde büyürken, benim de aynı şekilde yanaklarım gerilmişti.

Ardından da Jae'nin söylediklerinin farkına vararak kaşlarımı çatmıştım.

"Nereden benimki oluyor be o?"

Güldü. Düzgün dişleri dudaklarının aralığından parlarken gözleri de muzip ışıltılarla parlıyordu.

"Değil mi yani?"

Kollarımı gövdeme sararak arkama yaslandım.

"Tabi ki de değil."

O da beni taklit ederek arkasına yaslanmıştı şimdi.

"Hep öyle derler Min."

Sınava girmemize daha çok olduğundan Jae ile kantinde birer kahve daha almıştık. Arka masamızdan yükselen kahkaha sesleriyle bakışlarım oraya yönelmişti.

CELESTİAL •jikook• Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin