30. Bölüm |çaresizlik|

290 37 7
                                    

Hayal ettiğim gibi değilsin
Sandığımdan daha güzelsin
Hayır,
Sen de farklı değilsin
Sadece,
Biraz fazla kibirlisin

"Hazır mısın Jungkook?"

Başımı hafifçe araladığım banyonun kapısından uzattım.

Jungkook, çıplak üstüyle tıraş oluyordu.

Yutkunurken gülümseyerek izin almaya gerek duymadan içeri girmiştim.

"Az kaldı bebeğim." Diye mırıldandı.

Kahvaltıdan sonra annesiyle bir araya gelmek için Jin Hyung'ların evine gidecektik. Bunun heyecanıyla ondan önce hazırlanmıştım.

Gözleri oyalanarak üzerimde dolanmıştı.

Siyah bir pantolon ve beyaz bir tişört giymiştim. Basit bir kombindi.

"Saçlarında bir değişiklik var sanki." Diye mırıldandı. "Ne yaptın?"

Fark etmesinin şaşkınlığıyla sersemce gülümsemiştim.

"Dibi geldiği için kötü duruyordu. Spreyle kapattım." Dedim. "Kötü mü olmuş?"

Başını iki yana salladı. "Hayır, harika görünüyorsun."

Omzuna vurarak kalçamı lavaboya yasladım. "Hadi oradan."

Pis gülüşüyle karşılık verirken elindeki köpüğü yüzüne dağıtmaya devam etmişti.

Büyülenmiş bir şekilde onu izlerken, aniden içimden gelen bir hareketle eline uzanmıştım.

"Ben yapabilir miyim?"

Şaşkın bakışları beni bulmuştu.

"İstiyorsan."

Hevesle başımı sallayarak parmaklarımla köpüğü yüzüne sürmeye devam etmiştim.

"Yetişemiyor musun sen?"

Parmak uçlarımda yükseldiğimden, benimle dalga geçiyordu.

"Hiç de bile." Dedim tersçe. "Gayet de yetişiyorum."

Başını iki yana sallayarak beni belimden kavramış, banyodaki havlu dolabının üzerine oturtmuştu.

Çocukmuşum gibi böyle kolayca beni taşıyabilmesi fazlaca sinirlerimi bozuyordu fakat kendimi gülümsemekten alamamıştım.

"Böyle daha iyi." Diye mırıldandı. "Devam edebilirsiniz kuaför Jimin."

"Canını yakmak istemiyorum, hareket etme." Diye mırıldandım.

"Hm hm."

Elimdeki tıraş bıçağını elmacık kemiklerinden başlayarak suratına sürmeye başlamıştım.

Basit bir olaydı, lakin kalbim öyle hızlı atıyordu ki; buna inanamıyordum.

Yüzlerimiz fazla yakındı. Bacaklarım belinin iki tarafından serbestçe sarkarken o aralarına girerek bana yaklaşmıştı.

Göğsünden gelen ferahlatıcı duş jelimin kokusunu, kendi kokusuyla karışmış halde almak içimi huzurla doldurmuştu.

Son dokunuşlarımı yaparken yüzünü hiç kesmemiş olmamın memnuniyetiyle onu süzdüm.

Gözlerime tutunan gözleri bir an için nefesimi kesmişti.

"Bitti." Diye fısıldadım. "Yüzünü yıkayabilirsin."

"Hı hı." Dedi sakince. "Yıkamalıyım değil mi?"

"Evet."

İçinde bulunduğumuz atmosfer o kadar ağırdı ki, aramızdaki çekimin gücünü hissetmemek için ölü olmak gerekirdi.

CELESTİAL •jikook• Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin