14. Bölüm|koşmak|

381 57 21
                                    

Ver, ver ateşe
Ver bizi
Bir iz bırak burada
İz bırakanlar unutulmaz

Göğsümde dolanan huzur kırıntıları, birlikte uyuduğumuz gecenin sabahına da taşınmıştı.

Ciğerlerime doluşan  Jungkook'un büyüleyici kokusu, beni saran güçlü kolları ve dudaklarımın hemen ötesindeki boynuyla öyle imkansızdı ki yaşadığım an, kendimi çok küçük hissetmiştim. Öyle küçük hissetmiştim ki, ilahi solukları çarparken saçlarıma, ciğerlerine sızmak isterdim.

Yepyeni düşüncelerle uyandığım bu sabahta da, dün gece uyumadan önce sessiz fısıldaşmalarla söylediğimiz sözler gelmişti.

Arkadaştan fazlasısın.

Aman Tanrım.

Gerçekten söylemiştim.

Şu an onun kollarında uyurken ilişkimizi sorgulamak ne kadar doğruydu bilmiyordum fakat, bugüne kadar sorguladığım ne varsa geri dönüp boynuma dolanmıştı.

Bu yüzden akışına bırakmaya karar verdim. Uzun süredir ilk defa yeni bir insana bu kadar yakın hissediyordum.

Ah, pekala. Daha önce hiçbir arkadaşımla sarılıp uyumamıştım. Ki, onların kollarının bu denli rahat olacağını da düşünmüyordum.

Bir soluk ötemdeki Jungkook'a baktım. Uyurken öyle tatlı ve karşı konulmaz duruyordu ki, birazcık daha cesaretli olabilseydim eğer, ellerimle yüzünü okşamayı düşünürken bu denli tereddüt etmezdim.

Beyaz teninden ışığın yansımasıyla yanakları parlak gözüküyordu. İnce dudakları her zamanki gibi kıpkırmızıydı ve biraz da şişmişti. Burnunda ve dudağının altında olan benleri yeni fark ediyordum.

"Uyandın mı?"

Uyanık mıydı? Onu incelerken uyandığını fark etmemiştim fakat sorun bu değildi. Sorun tam olarak onu incelediğim anlara şahit olmasıydı.

Yüzümü mahcup bir gülümseme esir alırken kollarından biraz uzaklaştım.

"Günaydın, seni de mi uyandırdım?"

Başını iki yana salladı.

Biraz tatlı görünüyordu sanki.

"Hayır, hayır. Normalde bu kadar uyumam bile aslında ama oldukça dalmışım. Saat kaç?"

Komodinin üzerindeki telefonuma uzandım.

"12.50"

Sabaha karşı uyuduğumuzu var sayarsak saat erken bile sayılırdı fakat ikimiz de şaşkınlığımızı gizleyememiştik.

Ekrana düşen bildirimlerimi inceledim.

Taemin kaçta buluşacağımıza dair birçok mesaj atmıştı. Kaşlarımı kaldırarak bildirim panelinden temizliyordum ki dibimden gelen Jungkook'un sesiyle sıçradım.

"Gidecek misin?"

Yüzlerimiz fazla yakındı. Derin bir nefes aldım. Dün geceden sonra yapmak istediğim tek şeydi.

"Hayır." Sakince yanından kalkarken mırıldandım.

"Ben bir yüzümü yıkayayım."

"Jimin?"

Adımlarım yarıda kesilirken ona döndüm.

"Efendim?"

"Benimle yemeğe gelir misin peki?"

Elimle sol gözümü ovalarken gayet olağan bir şekilde cevapladım. Sanki her zaman yemeğe gidiyormuş gibiydi tavrım. Uzanarak telefonumu ve anahtarı aldım.

CELESTİAL •jikook• Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin