Yollar aştım geldim.
Kuyulara düştüm kendim.
Tırmandım parmaklarımla,
Kirlensin tırnaklarım da.Beni böylesine saran bir sıcaklığı en son ne zaman hissettiğime dair düşündüğüm zaman, geçmişin karanlık gölgesi üzerime düşüyordu.
Bir annenin kolları mı?
Hayır.
Ya da bir babanın?
Asla.
Daha önce hiçkimsenin kollarında böyle hissetmemiştim. Beni kimse böyle sarmamış, böyle dokunmamış, böyle yaklaşmamıştı.
Hiçkimsem olan bir adamın kimsenin yanında daha önce hissetmemiş olduğum duyguları hissettirmesi normal miydi?
Hiç sanmıyordum.
Beni saran kolları arasında, bir ara olduğumuz durumu unutup uykuya dalmak üzereyken fark etmişti.
Baş parmağıyla çeneme baskı uygulayarak başımı kaldırmamı sağladı.
"Suratsız?"
"Hm?"
Güler gibi bir ses çıkardı. Gözlerim anında açılırken nefesini yüzüme üfleyerek konuştu.
"Uyuyacak gibisin."
Başımı tekrar omzuna koyarken uyuşukluğumdan kaynaklı boğuk sesimle mırıldandım.
"Kolların rahatmış."
Bulunduğumuz eski ve soğuk yerde çoktan bir krize girip halim kalmayana kadar ağlamam gerekirdi. Fakat yanımdaki bu adam sayesinde sıcak ve huzurlu hissediyordum.
Ara sıra hala vücudumu bir titreme alsa da Jungkook daha önce hiç tatmadığım bir duyguyu vücuduma salan bir masaj yapıyordu.
"Anksiyete bozukluğun falan mı var?"
Gerildiğimi hissettim. Bu tür konuların konuşulmasından hoşlanmıyordum.
"Hayır." Sesim kısık çıkıyordu.
"Sarışın?"
Omuzlarımı silktim. Ona şu an bakmak istemiyordum.
"Tedavi olmayı denedin mi?"
"Hasta değilim." Derin bir nefes aldı.
"Sana hastasın demiyorum zaten. Bunu görebiliyorum. Sadece bu tür durumlarla nasıl başa çıkıyorsun?"
Omzunda hüngür hüngür ağlamak istesem de ceketini tutan ellerimi sıktım.
"Bunları neden soruyorsun?"
"Cevap vermeyecek misin?"
Dudaklarımı yaladım.
"Çoğu zaman başa çıkamıyorum. Sakinleşene kadar beklemem gerekiyor tamam mı?
Elleri sırtımdan aşağı doğru sürtünerek tekrar yukarı çıktı.
"Tamam."
Onun karşısında böylesine güçsüz görünmek canımı sıkmıştı bir anda. Geri çekilmek isteyince kollarını sıkılaştırdı.
"Sana acıdığımı falan düşünerek çekiliyorsan senin o sarı kafanı ısırırım."
Dudaklarım kıvrıldı.
"Beni bu şekilde görmeni istemezdim."
Gözlerimizi sabitlemek için başını eğdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CELESTİAL •jikook•
Fiksi PenggemarGelecekten bir gün birisini tanıdım. Eli kalem tutar, dudaklarından mısralar eksik olmazdı. Bir melodinin en güzel yerinde, gitarın tellerine dokunan parmaklar kadar naif bir sesi vardı. Zihnimde daima şarkılar dönerdi. Bazen bozuk bir plak gibi t...