"You, you love it how I move you
You love it how I touch you
My one, when all is said and done
You'll believe God is a woman"Mabel şarkıyı 10.kere başa sardığında,Dipper'ın sabrının sonunda olduğundan haberi yoktu.
Anne ve babaları boşandığı için ve ikizlerin ise kimde kalacağı konusunda çıkan kavgalardan bıkan Pines'lar,beraber aldıkları karar ile Esrarengiz Kasaba'ya yola çıkmışlardı. Artık çocuk değillerdi;19 yaşlarındaydılar,bu yüzden kulübede Stan amcalarının olup olmaması onlara engel değildi.
"Mabel,onuncu oldu bu. Yeter!"
İkizinin sert çıkışına aldırmadan şarkıya devam etmesini çatık kaşlarla izledi.
'Çok az yolumuz kaldığı için şanslıyım'
diye düşündü ve çantasından vakit öldürmek amaçlı 3.günlüğü çıkardı.Günlüğe yeni eklemeler yapmaya o kadar hazır ve heyecanlıydı ki...
Ortada duran altı parmak işaretini kaldırmış,yerine kendi işareti olan çam ağacını koymuştu. Günlüğü daha fazla kendine ait hissediyordu şimdi.
"Bence onu çantaya geri koy kardeş. Geldiiikkk!"
Kulağının dibinde bağıran Mabel'in çocuksu tepkilerine alışmıştı artık. O asla değişmeyecekti. Gülerek başını olumsuz anlamda salladı.
Otobüs tam da gizemli kulübenin önünde durduğu için yürümek zorunda kalmayacaklardı. Bu Dipper için büyük avantajdı. Sonuçta buraya gelmek istemesinin asıl sebebinin altına gizemleri araştırmak vardı.
"Soos! Ayy kankam!"
Müşterilerle ilgilenen Soos bir anlığına Mabel'e döndü ve yüzünde bir gülümseme oluşmasına engel olamadı.
"Mabel kanka!"
Klasik Mabel ve Soos. Sadece daha büyük versiyonlar.
Merhabalaşma faslının kısa sürmesini umarak ayakta beklemeye karar veren Dipper iki dakika sonra pişman oldu. İkisi o kadar hararetli konuşuyordu ki, bir an bunun bitmeyeceğini düşündü.
Kendi eşyalarını odaya taşıma kararı alarak kulübeye doğru ilerlemeye başladı.
Yedi sene önce nasılsa,hâlâ aynıydı kasaba. En azından kulübe ve çevresi.
"Bakın burada kimi görüyorum."
Kapıdan içeri girmesiyle sesi duyması bir oldu. Ve Dipper,sesin sahibini tanıyordu.
"Wendy!"
Yüzünde hafif bir tebessümle kendisine bakan kıza doğru gitti çantasını bırakarak. Ve sarıldı. Özlemişti.
Wendy'e olan duygularının çocukluktan ibaret olduğunu anlaması uzun sürmemişti. Bu yüzden onu arkadaş olarak görüyordu artık.
"Tanrım! Kaç sene oldu? Ne kadar büyümüşsün böyle?"
Yarım saat kadar konuştuktan sonra Dipper odaya çıkmak için müsade istedi.
Odaya çıktığında kirden hiçbir şey belli olmuyordu. Kolları sıvadı. Eğer bir yerden başlamazsa burada yatamayacağını biliyordu.
Bol hapşırmalı bir temizlikten sonra -Mabel bu süre zarfında bir kere bile uğramadı- kendini çarşaflarını değiştirdiği yatağa attı. Ama yatmasıyla ayağa kalkması bir oldu.
Fazla vakit kaybettiğinden yakınarak hızlı adımlarla merdivenleri inmeye başladı. Günlüğü yanına almayı unutmamıştı.
"Hey Dipper bu acele ne? Nereye gidiyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı:Billdip
Fantasy"Burdasın..." "Burdayım." Çatılmış kaşlar,sert ses,tehlikeyle parlayan sarı gözler. Dipper şeytanı gerçekten özlemişti. Eli kendinden bağımsız sekilde havalandı ve şeytanın aynadaki yansımasına dokundu. Önce yanağını okşadı parmağının ucuyla. Sonra...