Lila: Bir çoğu özgüvensiz, arkadaşları olmayan aptallarxd
kaplumbağa: ya sen?
Lila: Ben ne?
kaplumbağa: arkadaşlarının kaçı en sevdiğin rengi biliyor
kaplumbağa: kaçı sırf indirimde olduğu için koşa koşa aldığın çantayı kaçırmamandaki mutluluğu gizl...
Elimdeki çay bardağını yanmamak adına hafifçe tutarak masamıza ilerlerken, liseye dair sevdiğim sayılı şeylerden birinin kısa teneffüs aralarında edilen muhabbetler ve bize eşlik eden bir fincan çay olduğuna yemin edebilirdim.
Elime diğer bardağı da alıp kantinden çıkarak masamıza doğru ilerlemeye başladığım sırada geniş bahçenin masasında, bir grup halinde yayılmış kitleyi görmemle yüzümü buruşturdum.
Şu her okulda olan, 'ben popülerim, bana yaklaşamazsın!' yargısını besleyen ve burnu havada tiplerin başını çeken sevgili okul arkadaşlarım masada oturmuş şişe çevirmece oynuyorlardı. Gülümsedim, ne kadar yaratıcı öyle değil mi?
Pekâlâ, ben de o popüler kesimdendim fakat bu tamamen isteğim dışında gerçekleşmişti ve kimsenin kimseden üstün olmadığını düşünürken bir anda tüm okulun baş tacı haline gelmiştim. Bu gerçekle tekrar yüzümü buruşturdum.
Masalarının arkasından istemsizce geçerken tayfanın başını çeken Lila'nın sesini duymamla duraksadım ve bahçenin bir köşesine, kantin kapısının hemen yanına yaklaşarak konuşulanlara manasız bir dikkatle kulak verdim.
Şişe önünde durmuştu, Damla, Lila'ya soruyordu.
"Doğruluk mu, cesaret mi?"
"Sıkıldım saçma itiraflarınızdan, ahmaklar." dedi saçını geriye atarak. "Cesaret.."
Damla kıkırdadı ve doğallıktan uzak siyah saçlarını kulağının arkasına sıkıştırarak ileriki arkadaşlarımın oturduğu ve tam olarak gitmek üzere olduğum yeri, Gökhan ve Yusuf'un olduğu masayı işaret etti.
"Hangisini daha yakışıklı buluyorsun?"
"Tanrım, Barlas orada değil! En yakışıklıları kesinlikle o değil mi?"
"Üzgünüm bebek, ikiliden birini seçeceksin."
"Cevap açık değil mi zaten?" dedi yüzünü buruşturarak. "Gökhan derim. Zaten Yusuf'u hangi akla hizmet aldılar ki yanlarına?" Masadan bir kahkaha yükseldiğinde neşeyle dirseklerini oraya yasladı ve kızlara göz kırptı.
"Şu sivilceli yüze ve seyrek saçlara, çöp gibi fiziğe bakacak olursak okulun popüler kesimiyle arkadaşlık kurması için onları tehtid etmesi falan gerekiyor." Damla ve Selin kahkaha atmaya devam ettiler ve iğrenircesine yüzlerini buruşturdular
"Gerçekten, bir ilişkisi bile olmamıştır o çocuğun, asosyalin teki."
Sakindim.
"Madem bu kadar eminsin, onu tavlamanı istiyorum.." dediğinde yumruk haline getirdiğim sağ elimi bilinçsizce sinirle sıktım.
"Şaka mı bu? Popülaritime tam bir hakaret!" diyerek hafiften bağırdığında bir kaç masanın bakışları onlara döndü ama umursamadan konuşmaya devam ettiler.
"Üstelik ben o çocuğu kendim olmadan bile tavlayabilirim, sen düşün. Bir anonim olmam bile yeterli." dedi inanılmaz bir şeyi anlatırmışçasına.
"Madem bu kadar güveniyorsun kendine, onu tavlamanı bekleyeceğiz ama kendin ol, çocuğun dibi düşecektir!" dediğinde Selin heyecanla masadan ona yaklaştı ve andan zevk alır bir ifadeye büründü. "Onu tavlarken fazla yanaşmamaya bak, hassas kaplumbağamız kalpten gitsin istemeyiz." dedi
"Bende numarası var, şimdi sana atıyorum tamam mı? Dikkat edelim de çocuk bayılıp kalmasın. İlk defa bir karşı cinsle konuşacak olmalı." Damla hırsla ellerini birbirine çırparak olduğu yerde zıplarken Lila göz devirerek gülmeye devam ediyordu, gül bakalım.
"Eh, pek de kasmayacağım." dedi Lila telefonuna gelen numarayı rehberine kaydederken. Kaplumbağa, yazdığını gördüğümde alt dudağımı sinirle dişledim, o kadar uzun boylu değildi. "Çocuk çirkinlik abidesi olduğundan dedikleri umurumda olmayacak yani."
Son bir kahkaha yükseldiğinde yanlarından uzaklaştım ve kantin kapısına geri dönerek yeni çıkıyormuşçasına orada dikildim. Bahçeye adım atar atmaz yapay bir şekilde öksürdüm ve bakışları buraya döndüğünde Selin ile Damla'nın sesli bir şekilde iç çekişlerine bariz bir şekilde göz devirerek arkadaşlarımın masasına giderek önlerinde dikildim ve çayları koydum.
"Neredesin oğlum? Buz gibi olmuş çaylar." diyerek çayına uzanan Yusuf'un sırtına sağ elimle hafifçe vurdum.
"Kardeşim, bana bir şey lazım."
"Ne lazım?" dediğinde sırıttım.
"Hattın." Vermem gereken bir ders var da. -
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
hikayeyi taslağa almıştık bayadır yazmadığımız için, yeni birkaç bölüm ekledik ve tekrar yayınlıyoruz. Görüş bildirmeyi ve kütüphanenize eklemeyi unutmayın, iyi okumalar! *Barlas'ın ağzından yazılan ilk ve tek bölümdür.
