4.6

630 52 13
                                        

Salona genişçe oturmuştuk ve gecenin geri kalanını konuşarak geçiriyorduk. Ya da geçiriyorlardı. Barlas'ın Selim Amca'nın torunu olduğunu öğrendiğimden beri içimdeki merak büyüyordu. Bu kasıtlı yapılmış bir şey miydi yoksa hemen hemen bir tesadüf müydü? Barlas için bir tesadüf olmadığından emindim fakat bu yaşlı adamı gerçekten sevmişken bana yalan söylediğini düşünmek istemiyordum.

"Ee, nereyi yazmayı düşünüyorsun Lila?" dedi Barlas'ın dedesi bana bakarak gülümserken. Harika bir sohbetin ortasındaydım.

"İstanbul dışını düşünüyorum." dedim gülümseyerek. "Belki Eskişehir tarafları."

"Öyle mi?" dedi genişçe gülümseyerek. "Barlas da oraları çok sever, ilk tercihlerinde hatta."

Gülümsedim ve kaşlarımı kaldırdım. "Hadi ya? Ben son zamanlarda soğudum aslında, canım İstanbul. Hiçbir şehir tutamaz yerini."

"Ne İstanbul ama." dedi Barlas bana bakarak imayla gülümserken. Ona somurtarak baktım. Öyle ki birazdan burnumdan dumanlar çıkabilirdi ve kızgın bir boğa misali ona saldırabilirdim, zaten üstündeki hırka da kırmızıydı. Tertemiz kafayı yiyordum ve Melisa da bu durumu anlamış olacak ki gülümseyerek ellerini çırparak beyaz komidinin üzerindeki karton kutuyu gidip aldı. "Sizi bulmuşken tabu oynamadan bırakmam. Üstelik dedem bu konuda hepimizi solluyor."

"Aslında yavaştan kalksam iyi olur." diye mırıldandığım an elini koluma koydu rahatça. "Daha çok erken, kırma beni ve biraz daha kal. Sonrasında geçe kaldığın için dikkatsizliğimden dolayı beni döverek eve dönebilirsin, hiç sorun değil." İlk defa birbirine kişilik olarak bu kadar benzeyen kuzenlere denk gelmiştim, Barlas bir ona, bir Melisa'ya baktığımı gördüğünde ne düşündüğümü anlamış gibi bir ses çıkararak güldü ve ona baktı. "Oynayalım." dedi. "Tabii Lila bizi geçebileceğini düşünüyorsa."

"Bazı konularda eline su dökemem Barlas." dedim tek kaşımı kaldırarak ona bakarken. Mesela yalan söylemekte.

Gerçekten inandırıcı yalan söylüyordu ve eğer ona olan öfkem geçerse bir ara bunu nasıl başardığına dair birkaç soru sorsam iyi olacaktı, belki ileride lazım olurdu.

Melisa ile eş olurken eline aldığı karta baktı ve kaşlarını kaldırdı. "Ay, pas. Dur ya buna da pas. Ha, bunu biliyorum tamam." Ardından yüzünü buruşturdu. "Ee, bilmek yasaklı kelimeymiş. Geç ya.."

"Süreniz doldu." dedi Barlas yüzündeki 'sen iflah olmazsın' ifadesiyle Melisa'ya bakarken. Melisa ona sinirle baktı. "Bilerek yapamayacaklarımı öne koydun değil mi?"

"Yo." dedi Barlas sadece. "Sadece canın sıkıldıkça tüm kelimeleri ezberlemeye çalıştığını gördüm ve bu işe bir el attım."

Dede gülümseyerek bir kart çekti ve Barlas'a baktı. "Kaldığım huzur evinin adı?"

"Denizfeneri?"

"Tamamdır." diyerek başka bir kart aldı. "Melisa'nın çaktırmadan çaldığını düşündüğü kartı tuttuğu eli?"

"Sağ." dedi Barlas bıkmış bir şekilde.

"Nasıl ya?" diyen Melisa'ya gülümsediğimde sıra biza geçti. Çektiğim karta bakacağım sırada Selim Amca su içmek için yanımızdan ayrıldı. Üçümüz kalmışken umursamadım ve omuz silkerek karta baktım: Yalan söylemek.

Barlas'a kartın üzerinden gülümsediğimde bana kaşlarını çatarak baktı ama umursamadan Melisa'ya döndüm. "Sevgili kuzeninin gerçekten iyi olduğu bir şey."

"Basketbol." dedi Melisa. "Bir de yüzme. Teniste de iyi, of ne bileyim ne kaldı? Canı sıkıldıkça hobi geliştiriyor bu bilemedim ki.."

Barlas kollarını birleştirerek arkasındaki koltuğa yaslandı. "Yalan söylemekten bahsediyor."

"Tüh." dedim Melisa'ya bakarak kartı atarken. "Ama maalesef bu senin için geçerli değil, yemek masasında samanyolu oyuncularını andırıyordun."

"O kadar kötü müydü ya?" diye düşündü anın ciddiyetini kavrayamadan. Gözlerimi devirmeden edemedim ve çantamı alarak ayaklandım. "Barlas'tan alman gereken epey ders var ne yazık ki ama merak etme, ders verme konusunda da çok iyidir."

Barlas'ın annesine teşekkür ederek iyi akşamlar dilediğimde beni öpmüş ve içten bie şekilde gülümsemişti. Onu ve Melisa'yı arkamda öylece bırakmış olmak pek de ilgi alanıma girmiyordu. En sonunda Selim Amca'yı aradım ve onu mutfakta buldum.

"İyi geceler Selim Amca." dedim. "Geç oldu çıkayım ben."

"Geç falan olmadı kızım, biz de genç olduk." dedi su içtiği bardağı gülerk tezgâha bırakırken. "Yalnızca Barlas'a katlanamıyorsun."

"Sen ne zamandır biliyorsun?" dedim şaşkınca. "Kusura bakmayın ama buranın salağı benim herhalde."

"Hayır, benim." Barlas'ın sesini duyduğumda sinirle bir nefes verdim. Umursamadan mutfağa girdi ve kapıyı ardından kapattı. "Yaptığım büyük salaklıktı ve dedeme de ben söylemedim, huzur evine gittiğinde benden bahsettiğini kendisi anlamış ama bu gece seni davet etmesini ben istedim, yoksa benimle konuşmayı kabul bile etmeyecektin."

"Şuan etmiş gibi mi duruyorum?" dedim ama sesimi yükseltmemiştim çünkü dedesi şuan her şeyi duyuyordu.

"Lila." dedi Selim Amca bana bakarken. "Barlas büyük bir eşşeklik yapmış ve inan hiç onaylamıyorum ama benim hatrım için onu bir kez dinler misin kızım? Affetmeni söylemiyorum, bu sana kalmış. Evden çıkıp biraz konuşun. Sonucunda ona hâlâ kızgın kalırsan eğer kendisini yukarıdaki tavanda sallandıracağıma söz veriyorum."

"Hatta ben de kendimi yukarıdaki tavanda sallandıracağıma söz veriyorum." dedi Barlas bana sevimli olduğunu düşündüğüm bir bakış atarken.

Nefesimi vererek omuzlarımı düşürdüm. "Pekâlâ..."

Truth or Dare? || turtleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin