Lila: Bir çoğu özgüvensiz, arkadaşları olmayan aptallarxd
kaplumbağa: ya sen?
Lila: Ben ne?
kaplumbağa: arkadaşlarının kaçı en sevdiğin rengi biliyor
kaplumbağa: kaçı sırf indirimde olduğu için koşa koşa aldığın çantayı kaçırmamandaki mutluluğu gizl...
Yatağımdan doğrulup bavulumun üst kısmında duran kıyafetleri giydim, hava aşırı derecede sıcaktı ve şorttan başka bir şey giymeseydim ciddi anlamda eriyebilirdim.
Yusuf ile konuşalı birkaç hafta olmuştu fakat hala onu tavlayamamıştım, dc oynadığımız kişiler de bu olayı unutmuştu fakat ben hala onunla konuşuyordum.
Peki ya neden? Neden bu oyuna bir son vermiyordum?
Çünkü pes edersem Yusuf'a karşı yenilmiş olacaktım ve elinde benimle alay etmek için kozu olacaktı. Bir de ilginç bir şekilde onunla konuşmak hoşuma gitmişti, her ne kadar beni aşağılasa da.
Otelin kapısından çıktığımda karnım feci halde guruldadığı için ilk işim açık büfeye doğru ilerlemek oldu.
Tabağımdaki yemekleri doldururken bir yandan odadaki kişileri inceliyordum, Yusuf'un da burada olacağını seziyordum ve olmalıydı da.
Tabağım ağzına kadar doluyken Damla'nın da oturduğu masaya oturdum, bu gezinin en güzel kısmı Damla ve Selin'in de burada olmasıydı fakat selin odada horul horul uyuyordu.
"Günaydın kanka."
"Gonoydon!" dedi ağzını tıkabasa doldurmuşken.
"İğrençsin kızım, ağzını kapa da öyle konuş köylü müsün?"
"Köylü milletin efendisidir." Yan masamıza oturup tabaklarını koyan Barlas'ın bana aniden laf atışına takılamadan karşımdaki Yusuf'a takıldı gözlerim. Yan masada olmaya ne gerek vardı yani? Yusuf Bey neden iddiamızı zorlaştırıyorsunuz?
Anlayamadığım şey şuydu ki çocuk mesajlaşırken ne kadar bana laf soksa, eğlense de yüz yüzeyken bana okyanustan çıkmış bir iguanaymışım gibi bakıyordu. Ciddi ciddi dünya umurunda değildi ama ben bunu değiştirmesini bilirdim.
"Neden?" dedi sağ elindeki çatalı masaya bırakıp kollarını birleştirerek dikkatini yemekten uzaklaştırdığında. "Sizi gözetlemeyeyim de rahat bir şekilde en yakın arkadaşlarımdan birine gururunu zedelemeden rahatça asılasın diye mi?"
Omuz silktim. "Evet."
"Vay canına," dedi Yusuf. "Açık sözlülüğün de böylesi doğrusu." Sen bir de beni adam tavlarken gör, diyecekken ağzımı kapattım.
"Bir sonraki konuşmamız yüz yüze olacak demiştim ama bundan pek de şikayetçi durmuyorsunuz beyefendi." dediğimde bana baktı ve tek kaşını kaldırdı.
"Banane?" ve yemeye devam etti. Yok, kesinlikle bir gariplik vardı. Bu ne umursamazlıktı? Üstelik buraya gelmeden önce saçlarıma bakım yaptırmış, aralara sarı attırmış ve parfümümü yenilemiştim. Bu çocuk gerçekten kör olmalıydı.
"Biraz içerlenmiş gibisin?" diyen Barlas'a döndüm.
"Allah'ım yaratıyorsun bari takip et nolur."
Yusuf'a döndüm. "Yalnız kalacağımız bir yere gidelim mi?"
Bana döndü. "Hayır."
Sinirlerime hakim olamayarak olduğum yerden kalktım ve onların masalarına ilerleyip Yusuf'un tam yanına, Barlas'ın çarprazına oturdum. Damla da desteğini esirgemeyip diğer yere oturdu. "Ya pardon ama sen mesajlaşırken bu kadar umursamaz değildin, ne bu?"
Barlas'ın yüzünü buruşturup kusacak gibi olduğunu hissettiğimde ona döndüm çünkü yüzü hafiften kızarmıştı ve gerçekten iyi görünmüyordu. "Ne oldu? İyi misin?" dedim.
"Parfümün.." diyebildi ve öksürmeye başladı.
"Biliyorum." dedim saçımı geriye atarken. "Chanel Chance. Çok güzel değil mi?"
Bana inanamaz bir ifadeyle baktı. "Şaka mısın sen? Parfümü pet şişeye doldurup üstüne mi boşalttın anasını satayım bu ne?"
Ekledi. "Zengin bebesi."
"Diyor tüm okul tarafından tanınan ve babası şirket sahibi olan çocuk."
"Beni takip ediyoruz anlaşılan?"
"Baya ego kasıyoruz anlaşılan?"
"Senden ötürü." dedi yüzünü buruşturarak. "Sinir bozucu bir şekilde burnun havada."
"Hayır, çünkü burnum havada ve sen şu an burnu havada birisi tarafından ciddiye alınmıyorsun." Sinirle söylenerek Yusuf'a döndüm. "Hey, pardon alo.." dedim ellerimi gözünün önünde sallayarak bana bakmasını sağlarken. "Neredeyse konuştuğum ve ağzı o kadar laf yapan kişinin Barlas olduğunu düşüneceğim, beni biraz ciddiye alır mısın?"
Bu durumdan epey zevk aldığı belli olan Barlas'a döndüm ve kendimi tutamayarak masa üstünden ona doğru hafif yükselerek kafamla kafasına sertçe geçirdim. "Gülmeyi ve sesini kes."
Kafa atacağımı beklemiyor olmalıydı ki bir an ağzı açık kaldı. "Beni gerçekten günden güne şaşırtıyorsun."
"Günden güne mi?" Umursamadan yemeğini yemeye koyulduğunda ona döndüm. "Hey, ne demek o?"
"Sana ne kızım? Sus ta Yusuf'u tavlamaya çalışsana sen, fanı oldun çıktın çocuğun resmen. Çekeyim mi bir fotoğrafınızı?"
Güne enerjik başlayışımı,neşe saçışımın ve oradan oraya seken tarafımı bir kenara bıraktım ve Barlas'a atabileceğim en baygın bakışı attım. "Aynen, salağım ya ben. Yusuf'la fotoğraf çekilicem sonra onu instagrama atıp üstüne de şey yazıcam.."
Şirin olduğunu düşündüğüm bir gülümsemeyle Yusuf'a döndüm. "Tavlayalım bakalım.. Yusuf."
-
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Barlasvural: tavlayalım bakalım.. Yusuf 7500 beğeni, 700 yorum