Otel odasındaki yatağa yatmış, tüm konsantremi elimde tuttuğum telefonuma vermiştim. Birkaç gündür telefonum kapalıydı ve birazdan gelecek olan bildirim yağmuruna telefonum dayanabilir miydi, hiçbir fikrim yoktu.
Sim şifremi girdikten sonra derin bir nefes alarak internet paketine bağlandım, hiç bağlanmamayı dilerdim lakin bazı insanlara ölmediğime dair haber vermem gerekiyordu.
Kapatmadığım birkaç sosyal medya hesaplarımdan ve whatsapp'tan gelen mesajlar ile telefonum neredeyse çökmüştü.
Birkaç saniye telefonun kendine gelmesini bekledikten sonra Whatsapp'a girdim. Geneli okuldaki kızlarla açtığımız gruplardan gelen mesajlardı, bazıları ise diğer arkadaşlarımdan geliyordu fakat bakmak istediğim ilk yer Yusuf'tu. Telefonumu kapatmadan önce bana görüldü atmıştı fakat sonrasında bir şeyler yazmış olmalıydı da.
kaplumbağa: Benimle lobide buluşur musun?
Bu mesajı çok geç görmüş olmamın pişmanlığı etkisini çok çabuk göstermişti çünkü bir şeyleri kaçırmıştım.
Lila: Merhaba
Lila: Ben mesajını yeni alıyorum...
Lila: Acil bir şey mi var?
Görüldü✔
O sırada Barlas'tan bir mesaj gelmişti.
Barlas: Müsaitsen terasta görüşelim mi?
Lila: Ne hakkında?
Barlas: Sen, Yusuf ve
Barlas: Belki de benim hakkımda
Lila: Geliyorum
Yatağın kenarına koymuş olduğum ayakkabıyı giydim ve otel kartımla beraber telefonumu alarak odadan çıktım. Barlas'ın benimle ne konuşacağını merak ediyordum ve biraz aceleciydim, içinde onu ve Yusuf'u barındıran ne konuşabilirdi ki benimle?
Birkaç gözün üzerimde gezindiğini hissediyordum fakat bunu dert etmeyerek asansöre bindim, terasa ulaşabilmemin en hızlı yolu buydu ve mümkün olduğu kadar hızlı olmak istiyordum.
Asansörden indiğimde gereksiz heyecan yaptığımı fark edip daha insancıl ve sakin adımlar atarak terasa ilerlemeye başlamıştım fakat hala ne konuşacağımız benim için merak konusuydu.
Barlas arkası dönük bir şekilde mermerlere yaslanmış, gökyüzünü izliyordu. Böyle bir ortam daha gerginleşmeme sebep olmuştu zira burası sıradan şeyleri konuşmak için bir yer değildi.
Beni fark ettiğinde arkasını döndü ve hafifçe tebessüm edip, "Nasılsın?" dedi.
Yanına yaklaşıp aynı şekilde ben de arkama döndüm. "Fena sayılmam, peki ya sen?"
"Aslında hal hatır sorma kısmını pas geçeceğim, buraya bunları konuşmak için gelmedik ne de olsa." Ne konuşacağımızı ben değil o belirleyecekti fakat buna rağmen ona katıldığımı belli etmek için kafamı salladım.
"Sen ve Yusuf hakkında konuşmak istiyorum, Lila." Sözünü bitirdiğinde yüzümü ona çevirdim. "Ne bilmek istiyorsun?"
"Ona karşı ne hissettiğini bilmek istiyorum." Güven, sevgi, belki biraz dostluk olabilir miydi? Yusuf'a birçok şey borçluydum, o beni yıllar önce zorba kılan kişiliğimden kurtarmıştı ve artık benim için saçma bir iddia uğruna tavlayacağım birisi değildi.
Fakat Barlas ondan hoşlanıp hoşlanmadığımı iddia ediyordu, verecek bir cevabım yoktu çünkü bu sorunun yanıtını ben de bilmiyordum.
"Dürüst olmak gerekirse ben de neden bu konuyla ilgilendiğini merak ediyorum Barlas." diye mırıldandım ve onun gibi kollarımı terasın başlığına dayadım, yıldızlara ve göğe kısa bir bakış attıysam da onunla göz göze gelmem uzun sürmedi.
Bana aldırmadı ve gözlerini biraz ileriye taşıdı. "Farklı davranıyorsun, seni değiştiriyor ve bu senin için ne ifade ediyor bilmiyorum ama çok güzel."
"Öyle," diye onayladım. "Yani, düşününce ilk gün Yusuf'a karşı öyle bir tavır almam iğrençti belki ama almasaydım da konuşacak mıydık?"
"Sen, onunla konuşacak mıydın?" diye düzeltti her bir kelimenin üstüne basarak.
Başımla onayladım.
"Dürüst olmak gerekirse birine karşı bir şeyler hissetme işleri pek benlik değil." dedim. Artık değil. "Yani, birinden hoşlansam dahi bunu anlamam epey sürer ve sevgi anlayışım ne türden olur bilemem."
"Hiç sevgilin olmadığını söylemeyeceksin herhâlde?" Ona kaşlarımı kaldırarak baktım ama öfkelenmek için çok yorgundum. "Bu ön yargı değil ki," diye açıkladı kendini. "Yalnızca ilgi sever bir kişiliğin vardı, ilişkilere uzak baktığın pek tahmin edilebilir değil."
"İçinde benim olacağım ilişkilere öyle bakıyorum sadece." dedim. "Yusuf konusundaysa hiçbir şey söyleyemem. Onunla konuşmak güzel, bakış açısı ve mantığı çok başka, seni bulunduğun ortamdan alıp çıkarmıyor ama o ortamı senin için bambaşka yapıyor mesela, görünmeyen ne varsa çıkarıp da önüne koyuyor."
"Ve hoşlanmıyorsun ondan, ha?" dedi gülümseyerek ama gülümseyişi gözlerine ulaşmamıştı.
"İddia ettiğin şeyden de hoşlanmıyorum Barlas." dedim açıkça. "Seni neden ilgilendiriyor ki bu?" Gerilmeye başlamıştık.
"Orada duruyorsun işte." dediğinde doğruldum ve ona baktım. "Derken?"
"Beni neden mi ilgilendiriyor?" dedi ve kafasını bir an gökyüzüne çevirdiğinde rüzgâr saçlarını hafiften hareketlendirdi, dudaklarını ıslattı ve seri bir hareketle bana döndü. "Arasana, mesajlaştığın ve seni fazlasıyla değiştiren Yusuf'u."
"Ne diye arayacakmışım?" dedim açıkça. "Barlas sorun ne gerçekten?"
"Lila," dedi ve o sırada pek iyi görünmediğini fark ettim. "Arar mısın?" Şüpheyle ona baktığım sırada ses tonunu biraz alçaltarak, "Lütfen." diye ekledi.
Telefonumu çıkardım ve son mesajlaşmamızdan numarasına tıkladım.
Telefonu kulağıma götürdüğüm sırada Barlas kollarını birleştirmiş, dudakları düz bir çizgi halini almış ifadesiyle bana bakıyordu. Kaşları çatıktı.
Telefon, çalmaya başladı.
İki saniye sonra olduğumuz ortamda bir zil sesi duydum.
Barlas, elini siyah kotunun cebine attı ve çalmakta olan telefonunu sinirlerinin bozulduğunu belli eden bir gülümsemeyle kulağına götürdü. "Efendim?"
Ses kulağımdaki telefondan geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Truth or Dare? || turtle
Teen FictionLila: Bir çoğu özgüvensiz, arkadaşları olmayan aptallarxd kaplumbağa: ya sen? Lila: Ben ne? kaplumbağa: arkadaşlarının kaçı en sevdiğin rengi biliyor kaplumbağa: kaçı sırf indirimde olduğu için koşa koşa aldığın çantayı kaçırmamandaki mutluluğu gizl...