2.9

840 65 25
                                    

Lila: Görev tamam:D

Lila: ::D

kaplumbağa: ne gülüyosun

Lila: Vakit geçiricez de biraz:D

Lila: Beraber :DD

kaplumbağa: ay

kaplumbağa: götüm

Lila: :/

kaplumbağa: masum

kaplumbağa: bu arada

kaplumbağa: huzur evinde iyi iş çıkartmışsın

Lila: Nereden biliyorsun?

kaplumbağa: ajanlarım var

Lila: SENİ OĞLUMA ALACAĞIM DİYEN TEYZE ANNEN MİYDİ YOKSA

kaplumbağa: APTAL SEKSEN YAŞINDA O KADIN

kaplumbağa: akşam buluşacağımız yeri mesaj atacağım lütfen o ana kadar konuşmayalım

-

Yusuf'un akşam buluşacağımız yeri mesaj atması üzerine 1 saat geçmişti ve ben kendimi lüks bir Çin lokantasına hazırlayıp güzel giyinmiştim, fakat şu anda son derece güzel kıyafet kombinim ve bakımlı saçlarımla Selahaddin Pilav adlı dükkanın önünde duruyorduk.

Bunu beklemediğimi gerçekten kabul ediyordum, tamam söz konusu Yusuf'tu ama ilginç olan bir pilavcının önünde Yusuf'la değil Barlas'la duruyor olmamdı.

"Yusuf'un yapışık ikizi falan mısın sen ya? Her yerde karşıma çıkıyorsun."

Barlas sorduğum sorunun üzerine alaycı bir şekilde tebessüm ettikten sonra sırtını kapıya yasladı.

"Yusuf'un acil bir işi çıktı, seni ekmek olmasın diye de beni getirdi. Yoksa Yusuf'u tavlama planlarının bölünmesini ben de istemezdim." dedi tavlama kısmını bastırarak.

"Yusuf'u bir pilavcının önünde tavlamazdım zaten. Böyle yaratıcı bir mekan benim dahi aklıma gelmezdi."

Barlas sırtını yasladığı kapıdan ayrılarak yanıma geldi ve sol elini kapıya doğru uzatarak,

"Kadınlar önden." dedi.

"Bayanlar dememen kalbime dokundu şu an." dedim açılan kapıdan girerek.

"Pardon adam demişim." diyerek içeri girdiğinde kafama taktığım ve son derece tarz olmasına rağmen bu mekana hiç uymayacağından emin olduğum şapkayı sertçe çıkardım.

Küçük dükkan loştu ve tek tük masalarla süslenmişti ve her ne kadar içerisi lavanta kokuyor olsa da ilerideki ocağın başında elinde bir kepçeyle bağıran ve Selahaddin olması gereken amcanın sesi bunu gölgeliyordu.

"Oo, Barlas!" dedi gözü bize değdiğinde elindeki kepçeyi yerine koyarak. "Hoşgeldin oğlum, her zamankinden mi?"

"Aynen usta," dediğinde çoktan bulduğum ilk masaya umutsuzca çökmüştüm ve karşıma oturan Barlas'ı görmezden gelme çabalarım ustanın yanımıza gelip siparişlerimizi alma mutluluğuyla gülümsemesi sayesinde pek işe yaramıyordu. "İki kuru atsana bize sana zahmet."

"Ne kurusu ya?" diye çemkirdim bakışların bana dönmesini sağlamak istercesine. "Ben kuru fasulye yemeyeceğim, başka bir şey var mı sizde acaba?"

Truth or Dare? || turtleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin