Tam olarak bir kaosun ortasındaydım ve etrafım yamyamlarla çevrili gibi hissediyordum. İlgiyi severdim fakat işin ucunda dürüstlük olduğunda tüm ilgileri elimin tersiyle itebilecek potansiyele sahip olduğumu bildiğimden bir an önce buradan tüymek gerekiyordu, böylece Yusuf'un bugünkü görevini her ne kadar imkansız gözükse de başarıyla tamamlayabilir ve belki ona bir adım daha yakınlaşabilirdim,
"Aa, Çağatay." diye mırıldandım yeni görüyormuş gibi. Sinemaya gidip film izledikten sonra bana attığı "Verdiğin şans için teşekkürler Lila." mesajını ve bu yüzden Yusuf'a bencil olduğunu söyleyişimi elbette hatırlıyordum. Hatırlamıyor olduğum ona verdiğim şanstı. "Naber ya?"
Arkamdaki Damla ve Selin'in bana şaşkınca baktığını hissetsem de içimden omuz silkmekle yetindim. Barlas kollarını kavuşturmuş ve dudaklarını büzmüş, meraklı bir ifadeyle bizi izliyordu.
İri cüssesiyle bana bir adım yaklaştığında şaşkın görünüyordu. "Ne yani? Hiç vakit geçirmemiş kankalar gibi mi davranacağız?"
"Elbette öyle davranmayacağız." dedim. "Sonuçta başka bir film için sözleştik, gideriz yine vurdulu kırdılı bir şeylere.." Az kalsın ağzımdan ayıpsın, gibi bir kelime çıkacaktı ki buranın bir kahve olmadığını ve bizim karşılıklı tavla atmadığımızı hatırladım ve kendimi toparladım.
Damla ve Selin'e döndüm. "Benim az işim var, siz girin denize. Öptüm." Şaşkın bakışlarla yanımdan ayrıldıklarında Barlas pek de niyetli görünmüyordu. Yusuf, neredesin ve çektiğim bu çileye neden ortak olmuyorsun bilmiyorum ama seni tam şu an öylesine boğazlamak istiyorum ki!
"Lila? Sen iyi misin?" dedi Çağatay bu sefer.
Dürüst olmalıyım, dürüst olmalıyım, dürüst olmalıyım.
Arkamı dönüp hiçbir şey olmamış gibi koşmaya başladım.
Resepsiyon boyu ilerlediğimde geniş bahçesine çıktım ve havuzun etrafından dolanıp açık bar kısmına geçtim ve burayı gözüme kestiremediğimden yeşillik alanda ilerlemeye başladım hızla.
"Lila? Neden benden kaçıyorsun?" dedi hızıma yetişmek için neredeyse koşarken.
"Çünkü bugün içimden geldiği gibi davranmam gerekiyor."
"Ne?"
"Yani sana bakınca bir şeylerden kaçmak istiyorum, kişisel algılama."
En sonunda pes etmeyeceğini anladım ve omuzlarımı kaldırarak indirdim ve pes ettim. Çimlere oturduğumda yanıma çökmüştü. İleriye baktığımda Gökhan ve Yusuf'un biraz ilerimizdeki şezlonglara kurulduğunu gördüm fakat Barlas yanlarında değildi. Yine de aldırmadım ve sesli bir şekilde öksürdüğümde Yusuf'un bakışlarının buraya döndüğünü görmezden gelir gibi yaptım, sesimizi duymuyorlardı sonuçta.
"Ee," dedim. "Nasılsın sen görüşmeyeli?"
"Hey, aptal bir genç kurgu filminin ortasında değiliz ve ben de sen gittiğinde arkandan ağlayan o erkek değilim yani benden hoşlanmadığını söylediğinde bileklerimi kesmeyeceğim. Açık olur musun artık?"
Onu duymazdan geldim çünkü her ne kadar ilk karşılaşmamızda onu aşağılamış olsam da şu an ona dönüp de ters davranacak durumda değildim, bu gerçek beni bir an huzursuz etti. "Damla'yı biliyorsun değil mi?" dedim ona sevecen gözlerle bakarken. "Sizi tanıştırabilirim istersen."
"Baldız baltan tatlıdır demek mi oluyor bu?" dediğinde bir an yüzümdeki gerilmiş ifade gitti ve kafamı geriye atıp kahkaha atmadan edemedim.
"Durumu kolaylaştıracaksın yani?" Kafasını aşağı yukarı salladı.
"Yine de teklifim geçerli bak, yani güzel de kız. Sırma saçlı falan..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Truth or Dare? || turtle
Roman pour AdolescentsLila: Bir çoğu özgüvensiz, arkadaşları olmayan aptallarxd kaplumbağa: ya sen? Lila: Ben ne? kaplumbağa: arkadaşlarının kaçı en sevdiğin rengi biliyor kaplumbağa: kaçı sırf indirimde olduğu için koşa koşa aldığın çantayı kaçırmamandaki mutluluğu gizl...