Bundan yarım saat öncesine döndüğümüzde ağzına kadar dolu olan kapların hepsi şimdi yarıya inmişti, karnım neredeyse şişkindi ve bir lokma daha alırsam kusabilirdim fakat Barlas'ın büyük ısrarları sayesinde yemeye devam ediyordum ve midem bulamaç olmuştu."Ye kızım, ihtiyacın var senin." dedi Barlas tabağıma börek koyarken. Annemden staj sebebiyle ayrıldığımızdan dolayı onu özlemiştim fakat Barlas şu anki sözleriyle bana annemin yokluğunu hissettirmiyordu.
"Kendimi pikniğe değil de güne gelmiş gibi hissediyorum Barlas." derken tabağımdaki böreği yerine koyuyordum. "Amacın beni şişirip Hansel gibi fırına atmaksa, bu tuzağa düşmeyeceğim."
Söylediğim şeyin üzerine bir kahkaha patlattı, ben de suratımı asmayı bırakıp ona katıldım. "Yaşlı cadı olsaydım avım senden yana olmazdı, sen zayıfsın."
"Ah neyse ki zayıfım, minnettarım şu an beni yemeyeceğine."
Aslında şu an yemek olayını bitirip buranın tadını çıkarmak istiyordum, Barlas ile burada yürüyüş yapmak hem güzel hem de rahatlatıcı olurdu ve bir yandan yediklerimizi sindirebilirdik.
"Yürüyüş yapmak ister misin, arabaya doğru yürüdükten sonra eve geçeriz." Tam yürüme düşüncesi aklımdan geçerken Barlas'ın ortaya böyle bir iddia atması korkunçtu, aklımdan zihnimi okuduğuna dair olan düşüncelerimi atmalıydım.
Başımı salladığımda gülümseyip yerdeki piknik sepetini kucakladı ve ayağa kalktı, ben de onu tekrar ederek ayağa kalktım ve yan yana yürümeye başladık.
Uzaktan tatlı bir çift gibi gözüktüğümüze emindim, aslında Instagram'da bizi yakıştıran birçok insan vardı ve mantıklı bakarsak, dışarıdan uyumlu gözüküyorduk.
Güneş hafif hafif tenime vurmaya başladığında başımdaki güneş gözlüğünü gözlüğüme geçirdim, şu an burası çok daha güzel bir hal almıştı fakat Barlas'ın bana garipser bir şekilde bakması afallamama neden olmuştu.
"Lila." dedi suratına ciddi bir ifade takınıp. Yürümemi durdurup Barlas'a döndüm. "Efendim?"
Birden kahkaha attı, bakışları güneş gözlüğümdeydi fakat bu gözlüğü alırken ne kadar güzel olduğuna dair övgüler almıştım, Barlas niye böyle bir tepki vermişti?
"Gözlüğünü ters takmışsın." Şok içerisinde elimi gözlüğüme getirdiğimde Barlas'ın gerçekten haklı olduğunu anladım ama bunun için artık çok geçti.
"Oysa bu gözlüğü takarken karizmatik gözüktüğümü düşünüyordum ben." dedim yanlış taktığım gözlüğümü düzelterek.
"Bir dahakine burnuna tak, belki gözükürsün." dedi ve önden ilerlemeye başladı Barlas. "Ha ha, ne kadar komiksin sen öyle."
Önümüzdeki on dakika Barlas'ın gözlüklerimi işaret edip gülmesiyle, benim de dudağının kenarında kalan çikolata lekesiyle alay etmemle geçmişti. En sonunda arabaya varmıştık, arabaya binip evlerimize dağılacağımız için biraz tedirgindim zira şu an içimde eve gitmeye dair hiçbir istek yoktu.
Barlas gülümseyerek şoför koltuğunun yanındaki kapıyı açtı ve içeri girmem için işaret etti, ben de ona gülümsedim ve koltuğa geçtim. Bu anı daha önce filmlerde birçok kez görmüştüm ama bana özel gelmişti.
En sonunda Barlas da koltuğa geçtiğinde cebindeki anahtarı çıkarıp arabaya taktı ama ikimizin de ummadığı bir şekilde gaza basıyor olmasına rağmen araba ilerlemedi.
"Hasiktir." Barlas anahtarı birkaç kez takıp geri çıkardı fakat hiçbir şekilde arabayı ilerletemiyorduk. "Lütfen bana inip arabayı it deme, ben bu anı yaşamak için çok gencim." dedim suratım asık bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Truth or Dare? || turtle
Teen FictionLila: Bir çoğu özgüvensiz, arkadaşları olmayan aptallarxd kaplumbağa: ya sen? Lila: Ben ne? kaplumbağa: arkadaşlarının kaçı en sevdiğin rengi biliyor kaplumbağa: kaçı sırf indirimde olduğu için koşa koşa aldığın çantayı kaçırmamandaki mutluluğu gizl...