"En azından disko toplarını fark edebiliyorum.." diyerek aldığım mesajı yüzüncü kez tekrar eden Selin'e baktım.
"Keser misin şunu artık?" dedim sinirle. Ayağına plaj ayakkabılarını giyerek yanına aldığı mor havluyu bedenine sardı ve makyajı bozulduğundan olsa gerek sinirle homurdandı. "Ne bu huysuzluk? Git de farkına varmayan yusufçuğa çat."
Burnumdan soluduğum sürede yattan atlayan ve bu tarafa doğru yüzen Yusuf ve yanındaki iki arkadaşına takıldı gözüm. Kesinlikle Barlas çok dikkat çekici görünüyordu, kahrolasıca doğruluk-cesaret oyunu.
Plaja serdiğimiz havlularımızın üstünde gerindim ve bana bakan gözleri umursamadan omuz silkerek Damla'ya döndüm. "Şuna baksana.." diyerek olduğumuz kesimdeki bir kaç karşı cinsi işaret ettim. "Hepsinin dikkatini çekiyorum ama o pek farkımda değil, ne olmuş yani? Körün teki."
"Ama tavlaman gereken o, biliyorsun."
Gözlerimi üzerine geçirdiği asker yeşili tişört ve beyaz kot ile bizden tarafa gelen Yusuf'a çevirdiğimde kollarımla çaktırmadan kızları dürtmüştüm. Barlas ve Gökhan da yanındaydı.
"Mesaj at." dedi Selin. "Tam sırası, hadi."
"Mesaj atmayacağım." dediğimde ikisi de bana doğru şaşkın gözlerle baktılar fakat ben hemen sağımızda, iki şemsiye ötemizdeki yere kurulmuş Barlas ve arkadaşlarına bakıyordum. Gözüme Yusuf'u kestirdiğimde Damla'nın elleri arasında tuttuğu sigarayı çekip aldım ve saçlarımı geriye silkeleyip gülümsedim. "Madem farkımda değil, ben de olmasını sağlarım."
Saçlarımı geriye atarak üzerimdeki bikini ve plaj elbisesini düzelttim, Barlas ve Yusuf iki şemsiye ötemizdelerdi. Onlara doğru yürümeye başladığımda oradakilerin şaşkınlıkla beni izlediğini gördüm.
Barlas ve Yusuf'un şezlonguna vardığımda Barlas'ın oturduğu şezlongun ucuna oturarak elimdeki sigarayı hafifçe ağzıma yerleştirdim ve bilerek Yusuf ve Barlas'a, daha çok Yusuf'a baktım.
"Ateşi olan var mı?"
Yusuf oturduğu yerden doğrularak elinde tuttuğu güneş kremini çantasına doğru attı, sol kolunda ilginç dövmeler olduğunu yeni fark ediyordum.
"İçmiyoruz biz, sen de içme bence." dedi Yusuf.
"Bence de, kırışıklık yapmasın sonra bak?"
Barlas'ın kurduğu cümle üzerine bozulduğumu fark ettirmemem gerekiyordu, fakat bozulmuştum.
Sigara zaten içmiyordum, sadece oyunun bir parçasıydı.
"Kendim için değil, arkadaşım için istemiştim zaten." dedim sahte olduğu belli olan bir gülümsemeyle. Gözlerim Yusuf'a döneceği ve bir atak yapacağım sırada Barlas'ın cümlesi yine bunu böldü.
"O yüzden ağzında tutuyorsun herhalde." Dedi ve umursamaz bir şekilde telefonuyla ilgilenmeye başladı.
Sonra bir şey demeden ayağa kalktım ve Yusuf'a tebessüm ederek Damla'nın olduğu yere gittim.
"Yokmuş ateşleri, içmesene sen de şunu kızım."
Damla ve Selin kahkaha patlatıp plaj elbiselerini çıkartarak havuza gittiler, ben de öylece kalmıştım çünkü bugün yaşadığım ikinci rezillikti.
Yusuf ve Barlas yerinde değildi, umurumda olduklarını da zannetmiyordum çünkü rezil olmuştum.
kaplumbağa: ateşin var mı yöntemi sence de biraz eskimedi mi
kaplumbağa: daha yaratıcı fikirler beklerdim olmadı bu
kaplumbağa: bir daha denemek istersen elimde kalemle havuz başında bekliyor olacağım
Lila: O neden?
kaplumbağa: yol tarifi alırsın hoşunuza nasıl gidebilirim diye
kaplumbağa: BİKSKĞFĞAIACĞUACŞUACŞJQCHŞAWJŞCAPUDJŞACŞUAC
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Truth or Dare? || turtle
Novela JuvenilLila: Bir çoğu özgüvensiz, arkadaşları olmayan aptallarxd kaplumbağa: ya sen? Lila: Ben ne? kaplumbağa: arkadaşlarının kaçı en sevdiğin rengi biliyor kaplumbağa: kaçı sırf indirimde olduğu için koşa koşa aldığın çantayı kaçırmamandaki mutluluğu gizl...