1.3

1K 90 29
                                    

Havanın kararmasına az bir süre kala Damla ve Selin'le her zaman buluştuğumuz yere gitmiştik, çoğu zaman bu deniz kıyısında buluşurduk çünkü gürültülü bir yer olmazdı.

"Kanka, bu Yusuf işi nasıl gidiyor? Tavlayabilecek misin bizim ineği?"

İnek kısmına vurgu yapması bir nebze beni rahatsız etmişti.

"Sorun da bu ya Selin, çocuk hiç inek gibi değil. Aksine çok kafadengi ve sosyal biri gibi davranıyor."

Kumlardan toplamış olduğum birkaç taşı denize attım, stresimi bu şekilde atabiliyordum.

"Sen doğru numaraya mesaj attığından emin misin? O çocuğun sosyal olduğu tek yer Instagram çünkü."

"Eminim, çünkü konuştuğumuz şeyler o yola çıkıyor."

Yarım saat kadar süreyi deniz kıyısında geçirdikten sonra eve gitme kararı almıştık, hava kararıyordu ve üşüyebilirdik. Toparlanıp ayağa kalktığımda beni durduran adımı bir başkasının ağzından duymam oldu.

"Lila!" Uzun boylu ve iri bir yapıya sahip olan çocuk bana doğru koşuyordu, onu daha önce görmediğime yemin dahi edebilirdim.

"Efendim?" dedim doğrulmakta olduğum yere yeniden oturarak.

"Konuşabilir miyiz?" diye sorduğunda kafamı olumlu anlamda salladım, o da mesafe bırakacak şekilde yanıma oturdu.

"Aslında böyle pat diye söylenilmeyeceğini biliyorum..." dediğinde ne söyleyeceğini anlamıştım, çünkü her ay birkaç tane bu konuşma başlangıcına benzer şeyler duyuyordum.

"Ben senden çok hoşlanıyorum Lila."

Ellerini avucunda toplayarak yüzüme doğru baktı, bense hala denize bakıyordum.

"Ne olarak peki?" dedim gözlerimizi buluşturmadan.

"Ne anlamda ne olarak?"

"Beni tanıyor musun? Hakkımda hiç bir bilgin var mı? Ve en önemli soru, sen hiç aynaya baktın mı?"

Çocuk şaşkın bir şekilde bana bakıyordu, onu reddetmeyeceğimi düşündüğü bariz belliydi ve ben onu reddetmiştim.

"Hakkında çoğu şeyi biliyorum.." cümlesini ona bitirme hakkı vermeden sözünü kestim.

"Aranızda beni gerçek anlamda sevebilecek birinin olduğuna inanmıyorum, tamam mı? Boş vaatlerle kendinizi kandırmayın, ve birine çıkma teklifi etmeden önce aynaya bakın." dedikten sonra toparlamış olduğum çantamı sırtıma asarak ayağa kalktım.

Çocuğun yüzüne bakıp aşağılar bir biçimde gülmeyi durduramamıştım.

Ve oradan gittim.

O çocuğu arkamda şaşkın ve üzgün bir şekilde bırakarak. Tamam, belki doğru değildi ama herkes kendine denk biriyle beraber olmalıydı sonuç olarak. Yusuf'un düşünceleri mantıksızdı ve beni kimliğimden uzaklaştırmasına müsaade etmeye pek de niyetim yoktu.

Sinirle elime telefonumu aldım ve öfkemi kusmak için ona mesaj attım.

Lila: Gördün değil mi sen hariç herkes bana yaranmaya çalışıyor:p

kaplumbağa: acıyorum

Lila: Neye acıyormuşsun?

kaplumbağa: İnsanların içleri yerine dışlarını görüşüne

kaplumbağa: ve buna aşk deyişine

kaplumbağa: sana gerçekten değer verebilecek insanlara sırtını çevirdiken sonra

kaplumbağa: her erkek aynı ya kafasında gezmene acıyorum

Lila: Terslediklerimin bir çoğu aynı zaten?

Lila: Bir çoğu özgüvensiz, arkadaşları olmayan aptallarxd

kaplumbağa: ya sen?

Lila: Ben ne?

kaplumbağa: arkadaşlarının kaçı en sevdiğin rengi biliyor

kaplumbağa: kaçı sırf indirimde olduğu için koşa koşa aldığın çantayı kaçırmamandaki mutluluğu gizlemek için 'rengi çok güzeldi!' demene inandı

kaplumbağa: veya arkadaşlarından kaçı saçlarını övüp o yere göğe sığdıramadığın egonu okşarlarken

kaplumbağa: güzel gözükmeyecek de okuldaki erkeklerin sana bakarken dibi düşmeyecek korkusuyla yıllardır bir parmaktan fazla kestiremediğini biliyor

kaplumbağa: ya kaç kişiyle gerçekten kendin olarak yakınlaştın

kaplumbağa: makyaj malzemelerinden, kaliteli giysilerden veya ağzının suyunu akıtarak izlediğin çocuklardan konu açarak değil

kaplumbağa: bir düşüneyim

kaplumbağa: mesela hiç biriyle?:D

kaplumbağa: biliyor musun lila, sen yalnızsın

kaplumbağa: sen gerçekten çok yalnızsın

Görüldü✔️

-

ümstad naptın

Truth or Dare? || turtleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin