Havanın kararmasına az bir süre kala Damla ve Selin'le her zaman buluştuğumuz yere gitmiştik, çoğu zaman bu deniz kıyısında buluşurduk çünkü gürültülü bir yer olmazdı.
"Kanka, bu Yusuf işi nasıl gidiyor? Tavlayabilecek misin bizim ineği?"
İnek kısmına vurgu yapması bir nebze beni rahatsız etmişti.
"Sorun da bu ya Selin, çocuk hiç inek gibi değil. Aksine çok kafadengi ve sosyal biri gibi davranıyor."
Kumlardan toplamış olduğum birkaç taşı denize attım, stresimi bu şekilde atabiliyordum.
"Sen doğru numaraya mesaj attığından emin misin? O çocuğun sosyal olduğu tek yer Instagram çünkü."
"Eminim, çünkü konuştuğumuz şeyler o yola çıkıyor."
Yarım saat kadar süreyi deniz kıyısında geçirdikten sonra eve gitme kararı almıştık, hava kararıyordu ve üşüyebilirdik. Toparlanıp ayağa kalktığımda beni durduran adımı bir başkasının ağzından duymam oldu.
"Lila!" Uzun boylu ve iri bir yapıya sahip olan çocuk bana doğru koşuyordu, onu daha önce görmediğime yemin dahi edebilirdim.
"Efendim?" dedim doğrulmakta olduğum yere yeniden oturarak.
"Konuşabilir miyiz?" diye sorduğunda kafamı olumlu anlamda salladım, o da mesafe bırakacak şekilde yanıma oturdu.
"Aslında böyle pat diye söylenilmeyeceğini biliyorum..." dediğinde ne söyleyeceğini anlamıştım, çünkü her ay birkaç tane bu konuşma başlangıcına benzer şeyler duyuyordum.
"Ben senden çok hoşlanıyorum Lila."
Ellerini avucunda toplayarak yüzüme doğru baktı, bense hala denize bakıyordum.
"Ne olarak peki?" dedim gözlerimizi buluşturmadan.
"Ne anlamda ne olarak?"
"Beni tanıyor musun? Hakkımda hiç bir bilgin var mı? Ve en önemli soru, sen hiç aynaya baktın mı?"
Çocuk şaşkın bir şekilde bana bakıyordu, onu reddetmeyeceğimi düşündüğü bariz belliydi ve ben onu reddetmiştim.
"Hakkında çoğu şeyi biliyorum.." cümlesini ona bitirme hakkı vermeden sözünü kestim.
"Aranızda beni gerçek anlamda sevebilecek birinin olduğuna inanmıyorum, tamam mı? Boş vaatlerle kendinizi kandırmayın, ve birine çıkma teklifi etmeden önce aynaya bakın." dedikten sonra toparlamış olduğum çantamı sırtıma asarak ayağa kalktım.
Çocuğun yüzüne bakıp aşağılar bir biçimde gülmeyi durduramamıştım.
Ve oradan gittim.
O çocuğu arkamda şaşkın ve üzgün bir şekilde bırakarak. Tamam, belki doğru değildi ama herkes kendine denk biriyle beraber olmalıydı sonuç olarak. Yusuf'un düşünceleri mantıksızdı ve beni kimliğimden uzaklaştırmasına müsaade etmeye pek de niyetim yoktu.
Sinirle elime telefonumu aldım ve öfkemi kusmak için ona mesaj attım.
Lila: Gördün değil mi sen hariç herkes bana yaranmaya çalışıyor:p
kaplumbağa: acıyorum
Lila: Neye acıyormuşsun?
kaplumbağa: İnsanların içleri yerine dışlarını görüşüne
kaplumbağa: ve buna aşk deyişine
kaplumbağa: sana gerçekten değer verebilecek insanlara sırtını çevirdiken sonra
kaplumbağa: her erkek aynı ya kafasında gezmene acıyorum
Lila: Terslediklerimin bir çoğu aynı zaten?
Lila: Bir çoğu özgüvensiz, arkadaşları olmayan aptallarxd
kaplumbağa: ya sen?
Lila: Ben ne?
kaplumbağa: arkadaşlarının kaçı en sevdiğin rengi biliyor
kaplumbağa: kaçı sırf indirimde olduğu için koşa koşa aldığın çantayı kaçırmamandaki mutluluğu gizlemek için 'rengi çok güzeldi!' demene inandı
kaplumbağa: veya arkadaşlarından kaçı saçlarını övüp o yere göğe sığdıramadığın egonu okşarlarken
kaplumbağa: güzel gözükmeyecek de okuldaki erkeklerin sana bakarken dibi düşmeyecek korkusuyla yıllardır bir parmaktan fazla kestiremediğini biliyor
kaplumbağa: ya kaç kişiyle gerçekten kendin olarak yakınlaştın
kaplumbağa: makyaj malzemelerinden, kaliteli giysilerden veya ağzının suyunu akıtarak izlediğin çocuklardan konu açarak değil
kaplumbağa: bir düşüneyim
kaplumbağa: mesela hiç biriyle?:D
kaplumbağa: biliyor musun lila, sen yalnızsın
kaplumbağa: sen gerçekten çok yalnızsın
Görüldü✔️
-
ümstad naptın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Truth or Dare? || turtle
Fiksi RemajaLila: Bir çoğu özgüvensiz, arkadaşları olmayan aptallarxd kaplumbağa: ya sen? Lila: Ben ne? kaplumbağa: arkadaşlarının kaçı en sevdiğin rengi biliyor kaplumbağa: kaçı sırf indirimde olduğu için koşa koşa aldığın çantayı kaçırmamandaki mutluluğu gizl...