Barlas ile konuşmamdan sonra aynaya göz atıp kendime bakma zamanımın geldiğini anlamış ve uzun bir süre boyunca kendimi bakıma vermiştim. Lavobodan büyük bir sırıtma ile çıkarken yüzümdeki yumuşaklık ve neme minnettarlık duyuyor, birkaç gün önce çok da içli dışlı olamadığım özgüvenimi geri kazanıyordum.
Son bir kez daha aynada kendimi incelediğimde Ayla teyze'nin dolabını açıp şu anki serin havaya uygun kıyafetler çıkardım, uzun kollu bir bluz ve siyah bir taytı üzerime geçirip midemin açlıktan kazındığı için verdiği sinyallere pek aldırış etmeyerek aşağıya indim.
Mutfak kapısından gelen keskin yemek kokusu karnımın aç olduğunu bir kez daha hatırlatmıştı, bu yüzden karnı acıkan her insan gibi mutfağa girdim.
Gördüğüm manzara biraz önce guruldayan karnımın durmasına sebep olmuştu çünkü an itibariyle iştahım kesilmişti, Barlas'ı elinde yumurtalar ve belindeki şirin mutfak önlüğüyle görmüştüm.
Geldiğimi fark etmemişti, bunu fırsat bilip yavaş adımlarla tezgaha, Barlas'ın arkasına geçtim. "Vay be, bir çiftlik evinin bir dağ adamını uysallaştırabileceğini hiç düşünmemiştim."
Barlas az önceki ifadesini hiç bozmadı ve elindeki yumurtaları tezgaha bırakarak önüne döndü, aniden bana doğru dönmesi yalpalamama neden olmuştu çünkü neredeyse burun burunaydık.
"Yalancı, adi, şerefsiz..." dedi ve yutkundu. "Şimdi de dağ adamı mı?"
"Söz konusu sen olunca edecek bir sürü hakaretim oluyor doğrusu." dedim ve Barlas'ın tezgaha koymuş olduğu yumurtaları alarak ilk önce yıkayıp, derin bir kaseye yumurtaları kırdım.
"Sen nasıl zenginsin kızım?" Bu konuyu yumurtaları çırparken açması garibime gitmişti, aslında neden böyle bir konuyu açtığını merak etmiştim. "Yumurta görünce kusman gerekiyordu."
"Niye salak mıyım ben?" dedim yumurtaları çırpmaya devam ederek. "Hayır değilsin ama işin üslubu buydu."
"Üzerinde üç civcivin bulunduğu mutfak önlüğüyle beni sorgulaman ironik değil mi, Barlas?"
"Çünkü civciv huydur bende..."
Dediğine güldüm ve üst raftaki tavayı alarak yağladım, neyse ki burada yapılacak başka bir kahvaltı yemeği yoktu zira ben omletten başka yapacak bir yemek bilmiyordum ve şu an bu kadar bilgili davranmamın tek nedeni de buydu.
"Ben o yumurtaları saklayacaktım." dedi Barlas hüzünlü bir şekilde tavaya döktüğüm çırpılmış yumurtalara bakarak. Barlas'a döndüm ve parmak uçlarımda biraz yükselip kafasına dokundum. Bu yaptığıma şaşırmıştı ve şu anki yüz ifadesi komik duruyordu.
"Bazen burada beynin yerine yumurta olduğunu düşünüyorum." dedim ve omletime geri döndüm.
"Ne güzel iltifatlar." Birkaç dakika sonra pişen omleti Barlas'ın söylediği üzere Ayla teyzenin bahçede kurmuş olduğu sofraya koydum, ben ve Barlas hariç herkes masada oturuyordu ve Gökhan'ın bana doğru sinsice sırıtıyor olması sinirlerimi bozuyordu.
"Nerede kaldınız çocuklar?" dedi Ayla teyze masaya bir tane daha sandalye koyarken.
"Evet Lila'cığım, nerede kaldınız Barlas'la?" Gökhan bu soruyu sorarken hala sinsice sırıtıyordu, kinaye yaptığı kesindi fakat Barlas'la içeride yaptığım tek şeyin omlet olduğu gerçeğini bilmiyordu.
"Çok gizli şeyler yaptık Gökhan, katılmak ister misin sen de?" Yusuf'un yanındaki boş sandalyeye oturup tamamiyle donatılmış olan kahvaltı sofrasına baktım, buradan yüz kilo çıkabilirdik.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Truth or Dare? || turtle
Genç KurguLila: Bir çoğu özgüvensiz, arkadaşları olmayan aptallarxd kaplumbağa: ya sen? Lila: Ben ne? kaplumbağa: arkadaşlarının kaçı en sevdiğin rengi biliyor kaplumbağa: kaçı sırf indirimde olduğu için koşa koşa aldığın çantayı kaçırmamandaki mutluluğu gizl...