"Randevum var ve seninleyim bana bunu açıklar mısın Tekin acaba?" dedim arabamda geriye yaslanıp. Randuvama gideceğim diye evden çıkarken Tekin peşime takılmıştı daha arabayı bile çalıştırmamıştım ama yarım saattir oyalanıyorduk.
"Çok mantıklı sebeplerim var. Öncelikle ehliyetim yok. Ve beni seviyorsun. Ayrıca bu görevde yanımda olmalısın."
"Toplu taşıma? Taksi? Git özel şoför tut. Ya da git ehliyet al lan. Sen neden ehliyet almıyorsun?"
"Bunu biliyorsun."
"Evet ama 4 yıldır reşitsin."
"Canım sıkılıyor ama araba sürerken başka bir şey ile ilgilenemiyorum. Böyle daha iyi."
"Ben senin uşağın mıyım Teko?"
"Yo arkadaşımsın. Bu da katlanman için sebep. Hadi beni götür sonra git randevuna."
"Nereye?" dedi sordum göz devirerek.
"Elbette biricik aşkıma. Konum olarakta Poseidon Cafe'ye."
İç geçirsem de emniyet kemerimi bağlayıp arabayı çalıştırdım. "Bak Tekin. Bence kes bunu. Kız istemiyor işte seni. Zorlama."
"Abi istemediğini net bir şekilde anlasam zaten bırakırım. İnstagramda onu takip ettiğimi biliyor ve ilk defa çalıştığı yeri paylaşmış. Ayrıca sevgilisi de olmamış gittiğim zamanda hala beni seviyormuş gibi hissediyorum."
"O zaman neden kovdu?" diyerek yavan bir şekilde gülümsedim.
"Çünkü onu üzdüm. Ama o da beni üzmüştü. Of kızları anlamıyorum. Sence şimdi ne yapmalıyım?"
"Bana mı soruyorsun cidden? Ben eşcinselim."
"Tamam kız demeyelim. İlişkileri anlamıyorum."
"Tekrar bana mı soruyorsun cidden?"
"Of Ufuk bir işe yaramıyorsun."
"Senin şoförlüğünü yapıyorum bence sus." diye homurdandım.
"Hadi şarkı dinleyelim!" dedi Tekin anında konuyu değiştirerek.
Geldiğimizden Tekin kolumdan tutup beni de zorla arabadan indirmişti.
"Sen selam ver sonra git yoluna olur mu?"
"Neden mal?"
"Referans oluyorsun işte hadi."
Cafeden içeri girip direk olarak Burcu'nun yanına gittim.
"Ufuk." dedi. "Seni hayırsız evlat döneceğini biliyordum. Tabi şu gereksizin de, neyse."
Hızla bana sarılıp geri çekildi, Tekin'e ise kızgın gözlerle bakmakla yetindi.
"Otursana. Ben izin alıp gelirim geçen seni kovdum konuşamadık."
"Randevum var yoksa inan beni haşlamanı zevkle dinlerdim. Bu gerizekalıyı istediğini yap ama izin veriyorum." dedim ve Tekin'i işaret ettim.
Tekin sevimli bir şekilde gülümseyip el salladı. "Selam Burcu."
"Senden hala nefret ediyorum."
"Bana karşı hislerin var demek bu!"
"Ve ben gidiyorum." dedim ve aradan çekilip uzaklaştım.
...
Arsevi ile buluşacağımız mekana gelip içeri resmen koşarak girmiştim. Onun olduğu masaya gelip durdum. Elimi göğsümün üstüne koyup hızlı nefeslerimin dinmesini bekledim.
"Geldin." dedi Arsevi gülümseyerek. "Bir an pişman oldun da ayrıldık sandım."
"Salak mısın?" dedim hala zor çıkan sesimle. "Tekin işte oyaladı beni."
"Burada Tekin mi ben mi karar ver demem gerekirdi ama cevabı biliyorum ve ayrılmak istemiyorum."
Bir kahkaha atıp karşısına oturdum. "Bir Türk dizisinde olduğumuzu sanmıyorum."
"Zaten olamayız Rtük bizi komple sansürler zira." dedi bilmiş bir tavırla. "Pek burada bir şeyler izlemedim ona rağmen bunu söyleyebiliyorum."
"Bunu turistler bile söyler endişen olmasın."
"Neyse." dedim. "Sipariş verelim mi?"
"Olur. Seni beklerken kanka oldum garsonlarla zaten."
Hüzünle iç geçirdim. "Yüzüme vurmasaydın da olurdu."
Siparişleri de verdikten sonra tek yaptığımız birbirimizle bakışmaktı. Hoş, ben rahatsız değildim. Bunu senelerce bile devam ettirebilirdim.
"Pekala." diye mırıldandım. "İlk randevuda ne yapılır?"
"Genelde birbirinizi tanımaya yönelik soru sorarsınız. Ya da direk eve geçip sevişirsiniz."
Gözlerimi kısıp masaya koyduğum elime çenemi yasladım. "Her şeklini tecrübe etmiş gibisin."
"Ihm bu konudan bahsetmek istemiyorum."
"Ben de istemiyorum hoşuma gitmedi." bu sefer de konuşurken gözlerimi itinayla ondan başka tarafa çevirmiştim.
"Soru soralım o zaman."
"Ne soracağız?"
"Ne olursa."
"Pekala." diyerek söze başladım. "Kaç eski sevgilin oldu?"
"Ciddi misin? Saymadım."
"O kadar çok mu?"
"Sorma sırası bende." dedi Arsevi neredeyde bağırararak. "Senin kaç?"
"2."
"Kahretsin burada kaybettim." derken masaya hafifçe vurdu.
"En sevdiğin ülke neresiydi?" dedim. Biraz sinirlenmiştim ve aklıma gelen tek atarsız soru buydu.
"Türkiye hariç. İngiltere diyeceğim sonuçta orada doğdum ve orada çok zaman geçirdim."
"Neden annenden hiç bahsetmiyorsun?"
"Pas." dedim sadece. Cevap vermek istemiyordum. Ondan bahsetmek istemiyordum.
"Pekala. Gelecek planın ne?"
"Hala yok. Aklıma estiğince moduma devam."
"Annene ilişkimizi öğrenirse ne olacak?" Nihayet günlerdir aklıma takılan soruyu sormuştum. İyi biriydi ama patronumdu garip bir durum olabilirdi.
"Beklediğim soru tipi daha çok en sevdiğin tatlı falandı ama neyse. Sorun edeceğini sanmam. Seni seviyor hem."
"Ufuk Yıldırım olarak seviyor. Oğlunun sevgilisi olarak seveceği anlamına gelmez bu."
"Ufuk." dedi elini elimin üstüne koyarak. "Sorun yok. Ne olursa olsun hallederiz."
=====
BOOOOK GIBI BI BOLUM KB
Yazamiyorum yeniden off ilhamim kacti kendimi kesmek istiyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arsevi (boyxboy)
Short StoryDoğa 2.kitap. Ayrıca Gittin Gideli kitabındaki Ufuk karakterinin hikayesini içerir. Doğa bildiğimiz Doğaydı. Hikayesinin devam etmesi için son derece istekliydi. Ama devam eden tek hikaye bu olmayacaktı. Yeni hikayeler de başlamalıydı.