6.5

5K 528 248
                                    

Kulağımda kulaklık, stüdyoda tek başıma oturmuş yine aslında beğenmediğim bir şarkıyı düzenliyordum. Beynim pop ile dolmuştu ve bu hiç hoş değildi. Resmen ruhum gıda zehirlenmesi geçiriyordu.

Kulaklığı boynuma indirip arkama yaslandım. Kapının direk olarak açılması ile hafifçe sandalyemi çevirdim ve gelene baktım.

"Ufuk!" dedi iş arkadaşım. "Seni arıyordum."

"Merve." dedim ben de ifadesizce. "Ne oldu da?"

"Bana gönderdiğin dosyalarda bir sorun var. Ya da ben anlamadım. Bir bakabilir misin?"

"Tabi masama gittiğimde bakarım. Şunu düzenlemem bitsin de."

"Tamam." diye mırıldandı. Ben gitmesini beklerken bir sandalyeyi yanıma çekip oturdu.

"Hey dedikoduları duydun mu?"

"Ne dedikodusu?"

"Şu whatsapp grubuna daha çok girmelisin."

"Sessize aldım. Sıkıyordu beni." dedim ilgisizce.

"Her neyse şu fotoğraf, Güldeniz ve Aysima hanım'ın oğlu olan hani. Sosyal medyaya sızmış. Sevgililer dedikosu ile birlikte. Sence bu öğlen sevgilisini getirir mi Güldeniz?" sözlerini bitirir bitirmez bir kahkaha attı.

"Sevgili değiller Merve. Gayet mesafeli bir fotoğraftan bu nasıl çıkarılabilir ki?"

"Tatlım. Elbette değiller. Dedikoduyu çıkaran kim sanıyorsun?"

Kaşlarımı çattım. "Kim?"

"Elbette Güldeniz. O gün sen görmedin tabi. Çocuğun içine düşecekti. Ama pas vermedi hemen gitti çocuk. Güldeniz de bir şekilde dikkatini çekmeye ya da mecbur bırakmaya çalışıyor. Eh haklı çocuk Aysima hanım'ın oğlu. Tatlı, hoş biri. Biliyor musun 5 dil biliyormuş?"

"Yaaa." dedim. "Bak sen. Öyle miymiş?"

Sinirlenmemek veya sinirimi belli etmemek için kendimi zor tutuyordum. Yıllar sonra birini sevmeye karar vermiştim gerçekten peşine düşecek insanlarla uğraşmak istediğim son şeydi.

"Tabi. Gerçi galiba doğum gününde gördüm ben onu. Tanışıyor musunuz?"

"Senin kadar tanıyamam." dedim. Muhtemelen farkedemeyeceği bir ironi vardı cümlemde.

"Sahi." diye devam ettim konuşmaya. "Nereden biliyorsun bu kadar şeyi sen?"

"Ufuk, Ufuk, Ufuk... Ben gazetecilik mezunuyum. Ayrıca dedikodu bu. Her zaman bilirim."

Bir süre garip bir sessizlik oldu.

"Güldeniz 27 yaşında yalnız. Arsevi 20." dedim yine sinirlenerek.

"Ünlü değilmiş gibi davranabilirsin ama hala ünlü dünyasındasın farkındasın değil mi? Bu gayet normal bu dünya için."

"Sikeyim bu dünyayı çok saçma!"

"Tatlım, bu kadar sinirlenme be. Olsa da olmasa da senin için farketmez herhalde."

"Tabi ya." dedim. "Hiç farketmez."

...

"Bebeğim." dedi Arsevi bileğimi kavrayıp. "Bu kadar sinirlenme. Sonuçta sen ne olduğunu biliyorsun."

"Mesele sadece kıskançlık değil. Bir insanım başka birini bu şekilde elde etmeye çalışması sinir bozucu. Ünlü çevresinden iğrenme sebeplerimden biri de bu, her istediklerini elde edebileceklerini sanıyorlar."

"Pekala. Beni elde edemeyeceğini biliyoruz. Hali hazırda birini sevmiyor olsaydım bile eşcinselim. Yani hiç şansı yok."

"Bu beni rahatlatmıyor." diyerek somurtmaya devam ettim.

Hin bir şekilde sırıttı. "Ben rahatlatayım."

"Komik değilsin." diyerek göz devirdim.

Göz kırpttı. "Komik olmaya çalışmıyordum."

Ardından koltuğa tutunup oturduğu yerde yükseldi ve bir anda kucağıma geçti.

"Arabadayız." dedim yutkunarak.

"Ne olmuş?" dedi ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Bir kaç saniye içinde karşılık vermemle gülümsediğini hissettim. Alt dudağımı dişleriyle çekiştirmesi ile acıyla inledim. Ellerimi yüzüne koyup hafifçe kendimden uzaklaştırdım.

"Ne yapmaya çalışıyorsun?"

"Konuşmak istemiyorum." dedi ve direnmeyeceğimi bildiği için o kısa mesafeyi yeniden kapattı. Dudaklarını aralayıp dilini ağzımın içine itti. Transa geçmiş gibi oni taklit ettim ben de. Elleri sırtımda gezinirken kucağımda hareket etmesiyle reflekdif olarak onu ittim. Direksiyona sırtı çarparken korna sesi kulaklarıma doldu.

Birbirimize bakıp kahkaha atmaya başladık. "Gerizekalı." diye homurdandı kahkahalarının arasından.

Bir şey demeden kendini yeniden yanıma attı. Hiç bir şey olmamış gibi emniyet kemerini bağladı.

"Hadi şirkete sür bakalım. Ben de bir basın açıklaması yapayım." dedi sevimli bir tonda.

"Cidden mi?" dedim. "Şu anda mı?"

"Evet." dedi sırıtarak.

"Bir piçsin sen."

"Evet."

Derin bir nefes alarak başımı salladım. "Ama yemek yiyecektik?"

"Boşver onu. Hadi."

"Hadi demesi kolay. Gel sen sür arabayı." diye homurdandım ve söylene söylene emniyet kemerimi taktım.

...

Şirketin yemek salonunda ikimiz yan yana oturduğumuzdan beri gözleri sinir bozucu derecede üstümüzdeydi. Merve önümüzden geçip geçip bana kaş göz yapıyor. Güldeniz'i işaret edip saçma mimiklerle onu taklit ediyordu. Aslında komik ortamdı. Tabi içinde ben olmasaydım.

Adını hatırlamadığım biri kalkıp bağırarak Güldeniz'e seslendi. "Güldeniz hanım! Neden sevgilinle takılmıyorsun?"

Güldeniz abartılı bir şekilde saçlarını geriye attı. "Sevgilim yok."

Daha fazla sabredemeyeceğimi hissedip ayaklandım.

"Arkadaşlar! Bir duyurum var. Dinler misiniz?"

Anında sessizlik olmuş, bakışlar bana dönmüştü.

Yutkunup bana merakla bakan Aysima hanım'a baktım. Galiba artık favori çalışanı olmayacaktım.

Arsevi'nin elini tuttum ve ayağa kaldırdım.

"Aysima hanım'ın oğlu olarak bildiğiniz Arsevi, benim sevgilim. Lütfen artık gereksiz dedikodular dönmesin!"

Rahatsız edici bir sessizlik başlarken Arsevi'nin elini daha sıkı tutup onu da çekiştirerek salondan çıktım.

....

Ay cok eğlenceli oldu  bu bölüm jdkskfkskxksk

YORUM YAPIN YORUM NIYE YAPMIYORSUNUZ YORUM

By

Arsevi (boyxboy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin