❦[Y.A]
"Peki son bloktayım. Tam olarak etrafta neler var?" Kulağımdaki telefonu omuzumla kafamın arasına sıkıştırıp elimdeki ağır poşeti diğer elime geçirdim ve telefonu tekrardan elime aldım.
"Burada çıplak bir heykel var. Kızıl renkteki. Onun karşısındaki kırmızı apartman mı?"
Telefonun karşısından beni onaylayan sesi duyduğumda tarif ettiği apartmana doğru yürümeye koyulmuştum.
Yurttaki oda arkadaşım zengin ve iyi bir aile tarafından evlat edinmişti ve odadaki bazı manevi değeri olan eşyalarını getirmemi rica etmişti. Onu kıramamıştım; birinci sebep hasta bir kızdı. Sanırım çok hastaydı çünkü hiç geçmeyen bir ateşe sahip olurdu sürekli. İkinci sebep ise; ben iyi bir insandım.
Kendi kendime şarkı mırıldanarak hoş görünümlü apartmana girdiğimde çatı katındaki kocaman evlerden birine çıktığımın bilicinde olarak asansöre bindim.
Yaklaşık birkaç dakikanın içinde aradığım evi bulmuş, kapısını çalmış ve eski oda arkadaşımla karşılaşmıştım. Bana binlerce kez teşekkür etti ve eve girmem içim ısrar etti fakat bunu kabul etmeyerek sadece teşekkür etmekle yetindim.
Çünkü Romeo'nun yanına gidecektim.
Son bir haftadır okulun gösteri salonunda Romeo ve Juliet oyunu için hazırlanıyorduk. Romeo bir haftadır her gün okula geliyordu; sadece gösteri için hazırlanıyor, derslere girmeden tekrardan eve dönüyordu.
Gösteri hazırlığı her gün saat yarım sürsede her provanın sonunda aşırı yorgun oluyordu. Öyleki su içmek için bile hali kalmıyordu bazen.
Ondan bunu istediğim için kendimi kötü hissediyordum.
Eski oda arkadaşımla vedalaşarak geri dönmeye yeltendiğimde bu sefer asansöre değilde merdivenlere yöneldim. Asansör hızlıydı, işe yarıyordu fakat ciğerlerime temiz hava çekerek, belki de deli gibi koşarak yorgun olmak istiyordum.
Belki o zaman Romeo'nun nasıl hissettiğini anlardım.
Otuz katlı gökdelenin tepesinden aşağıya kadar merdivenleri koşarak inmeye başladım; bu her ne kadar akıl almaz bir şey olsa da bunu gerçekten yaptım.
Koşarken tek düşündüğüm şey bunlardı;
Romeo'nun saçları.
Yarınki fizik sınavı.
Romeo'nun kokusu.
Ayaklarımın altındaki acı.
Romeo'nun gülümseyişi.
Romeo'nun gülüşü, kahkaha atması.
Romeo'nun tebessümü.
Bir anda aniden durduğumda dizlerim frenlememi beklemiyormuş gibi çözüldü ve yere düştüm. Avuç içlerim yere denk gelmişti ve dizlerim hafif yaralanmıştı.
Ya onun gülümsemesini bir daha göremezsem?
Ya bu dünya onun gülmesine engel olacak kadar acımasızsa? Tanrı o gülümsemeyi ondan alacak kadar kötü değildir değil mi?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
lacrimosa
Kurzgeschichtenve sonra; tanrı olmaya karar verdim. çünkü kaldırımdaki beyaz saçlı o çocuk, tanrıya çok güzel dua ediyordu. ancillulaa [2018] ✓