❦[Y.A]
Hep şunu düşünmüşümdür; bazı insanların kötülük yapmak için bir sebebe ihtiyacı yoktur. Sadece kötülük yapmak için kötülük yaparlar.
Mesela, birisi senden bir şeyi ona uzatmanı istese, gülümseyerek vermek yerine, tuhaf haraketler yaparak gıcıklık edersin ve bunun komik olduğunu düşünürsün. Ya da, git kendin al hizmetçin mi var, gibisinden bir şeyler söyleyip havalı olduğunu sanırsın.
Sizin yüzünüze gülselerde aslında içten içe kendilerini kötü hissederler. Alt tarafı bir makası uzatacaksın. Niye gıcıklık yapıyorsun değil mi?
Bu haraket kötülükten bile sayılmasa da, gerçekten sürekli yapıldığında insanı yoran bir şeydir.
Sınıfın kapısından içeri girdiğimde Lucia'nın sıranın üzerinde oturan sarışın kızla bir şeyler konuşup güldüğünü gördüm. Sımsıkı yumduğum yumruklarımı daha da sıkarak sert adımlarla onun yanına giderek tam karşısında durdum. Beni gördüğünde kaşlarını kaldırdı.
"Ne vardı?" diye ince sesiyle sordu.
"Sen bir gelsene benimle," dedim oldukça ciddi bir sesle. Lucia ayağa kalkıp ceketini yavaşça silkti.
Onu izlemeyi sonlandırıp sınıfın çıkışına doğru yürüdüğümde arkamdan geldiğini biliyordum. Ona çok kızgındım. Beni tanımıyordu bile. Buna rağmen beni zehirlemeye kalkışmıştı. Sebebini ise gerçekten merak ediyordum.
Okulun spor salonuna girdiğimizde etrafta inceleyici bakışlarımı gezdirerek odanın boş olduğunu anladım. Genellikle bu salon okullararası turnuvalarda ya da özel etkinliklerde falan kullanılırdı.
Salonun ortasına doğru ilerleyemeden durdum ve Lucia'nın kapını kapatırken çıkan tık sesini algıladığımda derin bir nefes aldım.
"Niye beni buraya getirdin? Aşk itirafı falan mı yapacaksın yoksa?" Lucia alayla konuşarak kendi kendine güldü. Bu samimiyetten uzak soğuk bir gülüştü.
Bu kez sırtıma doğrultulan bıçakları öylece dinlemek yerine arkamı döndüm ve odak alanıma Lucia'nın yüzü girdiği an da salonun içinde gür bir ses yankılandı.
Ona tokat atmıştım.
Her ne kadar bu eski pembe dizilerde adamın annesinin kadının yüzüne su fırlatması kadar klişe gelsede o an kendimi acayip havalı hissediyordum.
"Bu ne cesaret?!" diye bağırdı Lucia tokat attığım yanağını tutarak. "Canına mı susadın sen?!"
"Sana ne yaptım ben?" diye kendinden emin bir sesle sordum. "Daha geleli iki ay bile olmadan sana ne yaptım ki kahvemin içine zehir kattın? Sence bu insancıl bir davranış mı? Ölebilirdim Lucia. Katil olabilirdin."
Lucia alayla güldü. "Senin gibi birisinin ölmesi beni katil değil halk kahramanı falan yapardı herhalde." dedi.
"Benim gibi biri?" diye sordum tek kaşımı havaya kaldırıp.
İşaret parmağını üzerime doğrultup bütün bedenim boyunca gezdirdi. "Senin gibi işte. Yapış yapış, vıcık vıcık, sürekli yakışıklı erkeklerin peşinde dolaşıp onlara yaranmaya çalışan zavallılar."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
lacrimosa
Historia Cortave sonra; tanrı olmaya karar verdim. çünkü kaldırımdaki beyaz saçlı o çocuk, tanrıya çok güzel dua ediyordu. ancillulaa [2018] ✓