❦[Y.A]
Maira: Canımın hiç kıymeti yokmuş gibi sabahın bu saatinde okula gidiyorum.
Romeo: gitme o zaman?
Maira: Bu çok harikulade bir fikir ama bugün okula gelmeliyim.
Romeo: niye?
Maira: Çünkü kırmızı çoraplarımı sana göstereceğim.
Maira: Geçen unuttum.
Romeo: artık ciddi misin diye sormayacağım bile
Maira: Üçüncü sırada ki kırmızı saçlı kız bana neden kötü bakışlar atıyor hep?
Romeo: ben nebileyim?
Maira: Peki Jasmin Hoca niye koca göğüslü?
Romeo: Tanrı aşkına Maira amacın ne?
Maira: Sadece bir sohbet başlatmak istiyorum
Romeo: bu işte başarısızsın
Romeo: o yüzden vazgeç
Romeo: şu an meşgulüm
Maira: Ne yapıyorsun ki?
Romeo: su içiyorum
Maira: Su içtiğin için mi meşgulsün ve benimle konuşamıyorsun?
Romeo: evet?
Maira: Anlıyorum.
Maira: Tamam sonra konuşuruz. Sorun değil.
Telefonumu cebime atarak sıkıntılı bir nefesi ciğerlerime çektim ve yürüdüğüm kaldırımda duraksadım. Sabah koşarak evden çıkmama rağmen şimdi sanki hevesim kırılmıştı. Kırmızı çoraplarımı Romeo'ya göstermem onun ne kadar umurundaydı ki zaten? Bu çok çocukça bir hevesti.
Ani bir kararla kaldırım taşına oturdum ve beyaz ayakkabılarımı tek hamlede çıkartarak kırmızı çoraplarımı uzunca baktım.
Bu çorapları çok seviyordum. Çünkü çok pahalıydı ve ben bunu almak için yarı zamanlı işimde eşek gibi çalışmıştım. Sadece bir çoraba o kadar para verdiğimi birisi duysaydı kafama kürekle vururdu biliyorum ama bu çorap benim çocukken giydiğim çorabıma benziyordu işte.
Kırmızı çoraplarımı ayağımdan çıkartıp, beyaz ayakkabılarımı çıplak ayağıma tekrardan giydim. Çıplak ayağa ayakkabı giyip yürümek akıl karı değildi. Fakat sanki o çorapları giymek istemiyordum.
"Su içiyormuş," diye mırıldandım kendi kendime ve ayağa kalktım. Çoraplarımı kaldırımın orada bırakmıştım. "Su içtiği için benimle konuşamayacak kadar meşgulmüş."
Çantamın kulpunu sıkıca kavradım. Bu yaptığı biraz canımı yakmış gibi hissediyordum. Genelde yüzsüzün tekiyimdir, kolay kolay kırılmam ama onun benden koptuğunu hissediyordum.
Sanki Romeo bilerek benden uzaklaşıyordu.
Göğüs kafesimde daha önce hiç yaşamadığım tuhaf bir his vardı; böyle yavaş yavaş içimi burkuyordu.
Romeo'nun benden uzaklaşma ihtimali canımı niye bu kadar çok yakıyordu? Kesinlikle amacım sadece ona yardım etmekti. Başka ne olabilirdi ki zaten? Onu kaybetmekten bu yüzden korkuyordum. Çünkü onu kaybedersem yapacak bir iyiliğide kaybetmiş olurdum.
Kendimi kandırıyordum.
Otobüs durağın birkaç metre kalmış Romeo'nun orada oturup otobüsü beklediğini gördüm. Elinde boş su şişesini tutmuştu ve kafasını otobüs durağının camına yaslayarak kulaklıklarını takmıştı. Şarkı dinlemeyi seviyor olmalıydı.
Ona doğru bir adım attım.
Ama beni fark etmedi.
Beyaz saçlarını siyah beresiyle saklamıştı.
Bir adım daha attım.
Beni yine fark etmedi.
Burnundan damlayan kanı hissettiğinde irkilerek daldığı boşluktan uyandı ve montunun cebinden peçete çıkartarak burnuna tıkadı.
Bir adım daha atmadım. Hemen yanımdaki duvara yaslanarak onu uzaktan izlemeye başladım. Yanına gitmek istiyordum, yine ona yapışmak, onu gülümsetmek istiyordum. Fakat göğüs kafesimdeki bu duygu boğazımı saran bir zincir gibi buna izin vermiyordu.
Bu çok saçmaydı.
Benim olmadığın halde neden seni kaybetmekten bu kadar çok korkuyorum Romeo?
Sonra arkamı dönerek geldiğim yönün aksine doğru yürümeye başladım. Bugün okula gitmeyecektim. Zaten ona göstermek için heves ettiğim kırmızı çoraplarımda yoktu artık.
.,

ŞİMDİ OKUDUĞUN
lacrimosa
Contove sonra; tanrı olmaya karar verdim. çünkü kaldırımdaki beyaz saçlı o çocuk, tanrıya çok güzel dua ediyordu. ancillulaa [2018] ✓