❦[Y.A]
"Peki babanı en son ne zaman gördün?"
Romeo'nun benim için aldığı lolipopu ağzıma sokarak tahterevallide yukarı kalktım. Romeo tahterevallinin aşağısında oturmuş gülümseyerek bana bakıyordu.
"Kendimi yaşlı bir baba gibi hissettim şu an. O ne biçim bir çocuk yüzü Maira."
Romeo alayla sorduğunda tekrardan gülümsedim ve lolipopu ağzımda ters döndürdüm. Romeo bacaklarını yukarı kaldırdığında şimdi o havaya kalkmıştı ve ben ona aşağıdan bakıyordum.
"Ya niye baba gibi hissediyorsun ki?" diyerek sordum. "Şirin bir sevgilin var işte ne güzel."
Romeo tek kaşını kaldırarak alayla güldü. "Şirin bir sevgili? Ya şirin tamam da, sevgili olduğumuzu nereden çıkardın?"
Hüzünlü konuşmamız ne zaman bu noktaya geldi bilmiyorum ama ona sinirle baktım. Beni kullanmış olamazdı değil mi? Onu yirmi iki kez tekmeleyip kapıma Welcome halısı diye koyardım.
Elimi iki yaparak ona doğru uzattım. "Tam iki kez öpüştük. Sevgilimin senin."
Romeo tekrardan gülerek aşağı indi ve bu kez ben havaya kalktım.
"Sevgilim," diye mırıldandı kendi kendine. "Benim sevgili anlayışım biraz farklı yalnız."
Romeo yüzüne yaramaz bir ifade yerleştirerek, yamukça güldü ve bana göz kırptı.
"Senin gibi şirin kızların tercih etmeyeceği türden."
"Bunu bana çocuk parkında tahterevalliye binen kişi mi söylüyor cidden?" Ben de onun gibi alayla konuştuğumda Romeo'nun yamuk sırıtışı yüzünde asılı kaldı.
"Ya beni buraya zorla bindiren, eğer binmezsem de gece evimi taşlayacağını söyleyerek tehdit eden sensin!" Romeo bağırdığında bu kez kahkaha attım.
"Buna kanmayacak kadar aptal olduğunu hesaba katamamışsam demek.."
Romeo elindeki kendi lolipopunu bana fırlattı ama lolipop beni es geçerek omuzumun üzerinden kumlara düştü.
Romeo'ya dil çıkardım ve aşağı inmek için hamle yaptım ama Romeo kendini yukarı çekmektense oturduğu sandalyeye tamamen tünedi. Resmen havada asılı kalmıştım.
"Ya Romeo indir beni." dedim gözlerimi kısarak.
"Senin yüzünden lolipopumu kaybettim." diyerek çocuk gibi omuz silkti. "Bana ne kal orada."
Romeo'nun bu hallerine kendimi tutamayarak gülmüştüm. Ciddi olmayı hiç beceremezdim. Kimseye kendimi kanıtlamak zorunda da değildim. İstediğim zaman güler, istediğim zaman ağlardım. Ağırdan alacağım diye asla gülmemezlik etmezdim. Çünkü gülmek çok güzeldi.
"Peki sen nasıl sevgililerden hoşlanırsın?" diye aklıma takılan soruyu sordum. Romeo düşünür gibi bakışlarını gökyüzüne kaldırıp bir süre sessizce kaldı.
Birkaç dakikanın arkasından ben hâlâ havadayken Romeo tekrardan bana bakarak gülümsedi.
"Seksi,"
Bir süre dilim tutulsada sonunda ağzımdaki lolipupu çıkarıp ona bağırdım. "Ben de seksiyim!"
Bağırmamla birlikte parkın geçişinden geçen teyze gözlerini fal taşı gibi açarak bana baktı. Rezilliği kıyafet diye giydiğim zaman diliminde lolipopu tekrardan ağzıma sokup sessizce önüme döndüm.
Romeo eliyle yüzünü kapatarak gülüyordu.
"Ne gülüyorsun be?!" diye kısık sesle ona bağırdım.
"Gerçekten bu hallerinle çok seksisin evet. Dibim düştü."
Romeo hâlâ gülmeye devam ettiğinde sinirlerim bozulduğu için sıkıntılı bir nefes aldım.
"Ne yapabilirim ki, ben de böyleyim. Dergilerde ki afetler gibi olamadığım için üzgünüm. Ben model değilim sonuçta, sıradan bir insanım."
Romeo gülmeyi keserek ciddi bir ifade takındı yüzüne. "Dergilerde ki mankenler gibi olsaydın dergilerde olurdun Maira, benim yanımda değil."
Romeo beni aşağı indirdiğinde bir süre sessizce tahterevallide aşağı yukarı çektik birbirimizi.
Sonunda tahterevalliden indik ve kaldırımda sessizce yürümeye başladık.
"Romeo elini tutabilir miyim?" diye aniden sorduğumda Romeo tek kaşını kaldırarak bana baktı. Ona kocaman gülümsediğimde kafasını iki yana sallayarak gülümsedi.
"Niye soruyorsun ki?" Romeo küçük elimi avucu arasına aldı ve yürümeye başladık.
Eli soğuktu. Ama sorun değildi. Çünkü soğukta olsa onun eliydi.
"Babamı en son gece yatmadan önce görmüştüm. O gün kavga etmiştik. Cidden o kadar basit bir şey yüzünden kavga etmiştik ki, hatırlamıyorum bile."
Aniden konuşmaya başlamasıyla ilk başta sorduğum sorunun es geçmeyerek, düşünüp şimdi cevapladığını anladım.
"Onu son gördüğümde çok yorgundu ve gözlerindeki kırgınlıyı hissetmiştim. Şimdi diyorum ki, keşke.. keşke ergen triplerine girip onu o kadar kırmasaydım. Sırf dediğim olmuyor diye evde bağırıp çağırarak terör estirmeseydim. Keşke ailemizin de bir gün gideceğini bilerek bütün kinimizi, nefretimizi onların üzerine kusmasaydık. Onlarda insan sonuçta. Kırılabiliyorlar. Benim babam sert bir adamdı yani öyle her şeye kırılmaz, dimdik dururdu. Ama sanki o gün hissetmiş gibi triplerimi alttan alarak sadece kırılmakla yetindi. Hiçbir şey söylememişti. Sadece bakmıştı bana, böyle uzun uzun ve kırıkça."
Romeo'nun elini güç verircesine sıktım ve gülümsedim.
"Sen harika bir insansın Romeo. Dünyanın içinden tutamayacağı kadar mükemmelsin." dedim içtenlikle.
"Yapmış olduğun hatalar seni kusursuzluktan çıkarmıyor maalesef."
Romeo'nun omuzuna başımı yasladığımda başımın üzerine kendi başını yaslayarak alayla güldü. "Öyle mi dersin?"
"Aynen!" dedim heyecanla.
"Ölmek üzere olan bir çocuğu mutlu etmekte gerçekten iyisin Maira."
Romeo fısıldadığında ne kadar istesem de ona cevap veremedim. Öylece yürüdük. Sessizce.
"Romeo ve Juliet oyununu tek bir şartla oynamayı kabul ederim." dedi aniden.
Heyecanla başımı omuzundan kaldırdım ve ona gülümseyen gözlerle baktım.
"Neymiş şartın?" Sesim en az bir çocuğun ki kadar heyecanlıydı.
"Romeo ve Juliet yerine 'Romeo ve Maira' olacaksa oynayacağım."
.,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lacrimosa
القصة القصيرةve sonra; tanrı olmaya karar verdim. çünkü kaldırımdaki beyaz saçlı o çocuk, tanrıya çok güzel dua ediyordu. ancillulaa [2018] ✓