Bir saatlik demişti ama gece yarısından sonra gelmişti. Şirkette odada uyumamdan dolayı uykum hiç gelmemişti.
Yorgun gözleriyle ilk önce nasıl olduğumu sormuş ardından yukarıya çıkmıştı. Bende burada oturmak olmaz diye düşündüm. O yüzden kaseyi alarak kalktım. Mutfakta yıkayıp makineye yerleştirdiğim sırada ayak sesleri duydum.
-"Bana bir kahve yapsana. Bir de ağrı kesici." mutfak kapısından seslenip geri gitmişti.
Önce kahvesini yaptım. Küçük siyah tepsiye su ile birlikte ağrı kesici de ekleyip salona gittim. Televizyonun karşısında az önce benim oturduğum yerde oturmuştu.
-"Buyrun Karan bey." dedim uzatırken. Önüne gelecek şekilde sehpaya bıraktım.
İlk ilacı suyla yuttu. Boş bardağı tepsiye koyup mutfağa geri götürdüm.
-"Başka bir şey istiyor musunuz ?" diye sordum.
Başını iki yana salladı.
-"Gel otur sen izle."-"Yok siz rahatsız olmayın."
-"Otur dedim Alin." dedi sertçe. Mecburen koltuğun ucuna iliştim.
Evet pijamalarımla yanında oturuyorum. Hemde tavşanlı pembe pijamalar !
Televizyonu izlemeye çalıştım ama yapamadım. Gözüm hep ona kayıyor kalp atışım ister istemez hızlanıyordu.
Durmadan telefonu çaldığı için sürekli oflayıp durdu. En sonunda tamamen kapattı ve koltukta biraz kayıp başını geriye attı. Görüntünün muazzamlığına ne demeli ? Boynunda beliren adem elması her yutkunmasında oynayıp benimde yutkunmama neden oluyordu. Ona bakarken sürekli ağzım kuruyordu.
-"Beni değil televizyonu izle." dedi gözlerini açmadan.
Sesini duyunca çok utandım. Onu izlediğimi nasıl fark etti ki ?
Hemen televizyona döndüm. Utançtan yanaklarımın kızardığına eminim. Ama elimde değil ! O etrafımda olunca ondan başka bir şeye odaklanamıyorum.
Öksürüğünü işittiğimde aradan on beş dakika geçmişti. Hem yorgun görünüyordu hemde öksürmüştü. Hasta olabilir miydi ?
-"Siz...iyi misiniz ?" diye sordum çekinmeme rağmen.
Doğrulup saçlarını geriye itti.
-"Ne bileyim bir kırgınlık var sanki üzerimde."Dizimi kırıp koltuğa dayadım ve ona doğru eğilip elimi alnına uzattım. Bana uzaylıymışım gibi baktı , ateşi olduğunu anladığım an kaşlarımı çatarak tamamen ayağa kalktım.
-"Ateşiniz var sizin. Benim için çağırdığınız doktoru çağırsanız ?" dedim.
Kapanmaya yüz tutmuş gözlerini bana dikti ve devirdi.
-"Hasta falan değilim ben."-"Öksürüyorsunuz ve ateşiniz var nasıl hasta değilsiniz ? Tamam doktor istemiyorsanız gidip ılık bir duş alın en azından." diye ısrar ettim.
Ayağa kalkınca beni dinlemesi çok şaşırttı.
-"Tamam." diyip gözden kayboldu.
Dudak büküp ardından gülümsedim ve mutfağa gittim. Derin bir kaba su koyup bulduğum bezi içine koydum ve odasına gittim. Odasının kapısı açık duruyordu. Bu yüzden duraksadım.
-"Müsait misiniz ?" diye seslendim.
-"Gel."
Aralık kapıyı ayağımla itikleyince yatakta örtünün altında uzanmıştı. Üstü geçenki gibi çıplaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B U Z K A L P
RomanceSeni defalarca kırsa da dönüp dolaşıp ona varıyorsun çünkü başına yıkılsa da o senin evin.