Dubai'den ayrılacağımız ana dek her gece durmaksızın birlikte olduk. Bitmek tükenmeyen bir enerjisi vardı. Gündüzleri biz kumsaldayken o çoğu zaman ortaklık kurduğu arap iş adamlarıyla görüşmeler içerisindeydi. Akşamları da bildiğiniz gibi.-"Çok yoruldum." dedim eve girdiğimiz ilk adımda. Tam iki haftanın ardından dönmüştük. Ayrılmak istemeyeceğim en mükemmel ötesi tatildi.
-"Duyan da yürüyerek geldin sanacak." Bavullar tek tek yukarı çıkartılırken ona kulak asmadan merdivenlere yöneldim. Uzun adımlarıyla anında bana yetişip havaya kaldırdı. Kıkırdayarak boynuna sarıldım.
-"Beraber uyumaya ne dersin ?" İşaret parmağımı sakallı çenesinde gezdirirken onu oracıkta öpmemek için dudaklarıma dişimi geçirdim. Bavulları bırakan Cihan'la Oğuz üst kattan inerken bizi görünce duraksamışlardı ama bakışlarını kaçırıp merdivende kenara çekilmişlerdi.
-"Maalesef derim. Şirkete geçeceğim." Beni odamda yatağıma bırakırken dudağımı uzun uzun öptü.
-"Pekâlâ... Sonra uyuruz." diye mırıldanıp yatakta yüz üstü döndüm. Elbisemi belime sıyırıp kalçamı ısırınca çığlık attım. Acıtmıştı. Isırdığı yeri öptü ve odamdan çıktı.
Sırıtarak gerindim. Yol yorgunluğu ile orada bir saat kadar uyumuşum. Uyandığımda yerleşmeyi bekleyen bavullarıma çaresiz gözlerle baktım. İşimi ertelemeyi sevmediğim için oturup onları hallettim. Kirli bir şey olmadığından yerleştirmek kolay olmuştu. Benimkilerden sonra Karan'ın bavullarını boşalttım.
Yaz mevsimine bir kaç hafta kalmışken sıcaklık burada da artmıştı. Banyoda beş dakikacık kadar suyun altına girip çıktım. Üzerime siyah bir tayt , beyaz sıfır kol ve açık renk boyfriend kot ceket giyindim. Ayağıma da spor ayakkabı giyindikten sonra alta indim ve mutfağa girdim.
Son zamanlarda bitmeyen iştahım yeniden kendini gösterirken buzdolabını açtım. Yiyecek hiç bir şey kalmamıştı. Alışveriş yapmayalı epey zaman olmuştu. Kutu sütü çıkarıp dolaptan gevrek aldım. İkisini döktüğüm kaseyi yedikten sonra yukarıdan çantamla telefonumu alıp alta otoparka indim.
-"Alin hanım ? Bir şey mi istemiştiniz ?" İsmini bilmediğim adam bana doğru geldiğinde ona baktım.
-"Alışverişe gidecektim. Beni götürebilir misin ?" diye sorunca başını salladı ama yürümedi. Telefonunu kulağına dayadı.
Gözlerimi devirip beklemeye başladım. Sanki kaçacağım da her şeyde ilk Karan'ı arıyorlar.
-"Rahatsız ediyorum patron Alin hanım evden çıkıyordu haber vermek için aradım. "
Telefonu uzatınca aldım.
-"Nereye ?" diye sordu direkt.
-"Evde yiyecek şeyler kalmamış markete gidiyorum." dedim.
-"Sen istediklerini söyle onlar giderler Alin." diyince ofladım.
-"Ben gitmek istiyorum ama !" Bir markete bile gidemeyecek miyim Allah aşkına ?!
-"Tamam git." Suratıma kapatmasını yok sayıp olumsuz olmamışcasına gülümsedim.
-"Hangi araba ?" Eliyle işaret edince önden yürüdüm.
Getirdiği market oldukça büyüktü. İki market arabasından birini ona verip diğerini ben aldım. Sırayla her reyondan gerekli şeyleri aldıkça dolan arabaları kasaya taşımıştı. Uzun bir sürenin ardından arabanın ön koltuğuna oturdum. Müzik dinleyerek geçirdiğim yolculukta telefonumla uğraşınca yol kısa sürmüştü.
-"Bitti Alin hanım bu kadardı."
İki kişi poşetleri taşımayı sonunda bitirmişti.
-"Teşekkür ederim. " dedim giderlerken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B U Z K A L P
RomanceSeni defalarca kırsa da dönüp dolaşıp ona varıyorsun çünkü başına yıkılsa da o senin evin.