Buraya gelirken giyindiklerimi giyinmiş evden çıkarken elimde sadece Jabari'nin verdiği bir miktar para ve eczane poşeti vardı. Kendi kendime gitmeyi planlarken bunu suya düşüren kapıda arabada bekleyen Cihan oldu. Karan'ın emri olduğunu beni götürmezse onu öldüreceğini söylemiş zorba. Mecburen Cihan'la eve geri dönmüştüm.Karan'ın olmadığı evde kötü anıları düşünmeden ılık bir duş alıp iç çamaşırlarımı giyindikten sonra özlediğim yatağıma yatmıştım. Bana aitlik hissiyle rahatlarken elime telefonumu aldım. Kafamı dağıtmak amaçlı saçma sapan videolar izlerken telefon elimde titremeye başladı. Karan arıyordu. Açıp açmamakla kararsız kalsam da sesini duyabilmek için açmıştım.
İlk konuşan o oldu.
-"Evde misin ?" dedi direk. İnsan bir nasılsın der ama nerde.
-"Evet." Telefonumu kulağımda bırakıp elimi indirdim. Yan yatarken bunu yapmak nedensizce hoşuma gitti.
-"Tamam." diyip kapatınca bunu sormak için mi aradı diye düşündüm. Sonuçta Cihan da ona haber vermiştir.
Bir saat kadar yatakta yattım.Çıplak bedenime kısa kollu ve dizimden yukarı olan elbiseyi geçirdim. Nemli saçlarımı geriden bol bol örüp ucunu bağladım. Ayağıma terlik geçirdikten sonra odadan çıktım.
Mutfağa indiğimde ocakta duran yemeklere baktım. Bir heves yapmış Karan'ı beklemeye başlamıştım. Ama yemek nasip olmamıştı. Burası serindi ve yemeklerin ağzı hiç açılmadığı için kokmamışlardı. Yinede şuan onları yemek istemedim. Hepsini üç ayrı poşete döküp asansörün yolunu tuttum. Alta indiğim gibi otoparkın bir kaç yerinde ve kapısında olan adamlar başlarını benden tarafa çevirirken arabadan inen Karan'ı son anda görmüştüm.
Koşturarak gelen Cihan poşetleri elimden aldı.
-"Çöpe mi yenge ?" diye sorarken benim gözüm kaşları çatık yanıma gelen Karan'daydı.
Ardından Cihan'a geri baktım.
-"Yok yolun kenarına falan bırak kedi köpek yer belki Cihan." dedim.-"Tamam yenge." dedikten sonra uzaklaştı.
-"Alin niye bu halde iniyorsun aşağıya ? İlla bunların gözünü mü çıkarayım ben ?!" Söylene söylene arkamdan gelip asansöre binince ondan uzak köşeye çekildim.
-"Yaparsın sen her türlü işkenceye meyillisin." dedim iğneleyerek. Burnumu dik tutmuş başımı eğmemiştim.
Başını sağa yatırıp kolunu belime doladı ve kendine çekti. Asansör durmuştu ama içinden çıkmaya niyeti yok gibiydi. Çok fazla değmeden burnunu saçlarıma yaklaştırdı. Derin soluklar alıp verirken bir yandan belimi okşuyordu.
-"Sen çok yaramaz bir kızsın." Kulağımın arkasını öpüp ikimizide oradan çıkarttı. Mest olmuş gözlerimi görmesin diye kollarının arasından hızlıca mutfağa kaçtım.
Canım tatlı çekince en pratik olan pudingi yaptım. Sıcak sıcak yiyemeyeceğim için sabırsızca beklerken camdan dışarısını seyrediyordum. Karnımda henüz minicik olan varlık aklıma geldiğinde ise ifadesiz olan yüzüm üzgünlüğe büründü. Karan'a nasıl söyleyeceğim ? En önemlisi o nasıl karşılayacak bilmiyorum. Ya aldıralım derse yapamazdım ki. Canımdan çok sevdiğim adamın parçasına kıyamazdım.
-"Alin ben çıkıyorum." Arkama baktığımda üzerini değiştirdiğini gördüm. Koyu mavi ceket giyinmişti ve fazlasıyla yakışmıştı.
-"Tamam." dedim her ne kadar nereye gittiğini merak etsem de.
Bir şey söyleyecek gibi oldu ama sonra arkasını dönüp gitti. Ardından soğumuş puding kasemle beraber televizyonun karşısına geçtim. İçimdeki sıkıntı bir türlü geçmek bilmiyordu. Ayrıca tek başıma çok bunalmıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
B U Z K A L P
RomanceSeni defalarca kırsa da dönüp dolaşıp ona varıyorsun çünkü başına yıkılsa da o senin evin.