# 2

102K 3.8K 731
                                    


Bavulları dolaba yerleştirmem epey zaman almıştı. Ondan sonra Ünal amcayla konuşmuştum. Hava karardığında yeni odamdan çıktım ve alt kata indim. İri yarı bir adam onlarca market poşetini mutfak olarak tahmin ettiğim yere taşıyordu.

Asansörün içinin yığınla dolu olduğunu görünce iki ayrı elime hafif poşetlerden alıp gittiği yere girdim. Mutfakta evin geri kalanı gibi büyük ve açık renkten oluşuyordu. Camın önünde dört kişilik ahşap masanın üstü dahil heryer poşet kaynıyor.

-"Ben taşıyorum siz yerleştirin. O işten anlamam." diyen adama baktım.

-"Olur tamam." dedim küçük bir tebessümle.

Alınanları tamamen boşaltmak yerine elime aldığım poşetlerin içindekileri tek tek olması gereken yerlere koydum. Çünkü hiç bir şey olmadığı için belirli yerleri de yoktu.

-"Of yoruldum." diyip mutfak masasına oturan adam eliyle alnını siliyordu.

İki paket kahveyi görünce
-"Türk kahvesi sever misiniz ?" diye sordum nezaketen.

-"Hiç hayır diyemem. Patron gelmeden içebilirim." dedi ve siyah ceketini sandalyenin arkasına astı.

Az önce alt dolapta gördüğüm kahve makinesini çıkarttım. Tozlanmış fincanı sudan geçirip su doldurdum ve makineye döktüm. Uzun çekmecelerin ilkinde çatal kaşık görünce sevinip şeker kaşığı aldım.

-"Sade mi ?" diye sordum kahveyi kaşıklarken.

-"Zahmet olmazsa orta olsun. Bir de patron bunu duymazsa daha iyi olur fırça yemeyelim şimdi sizle konuşuyorum diye." dedi sesini kısık tutup.

-"Kızar mı ki ?" Sinirli bir insan olduğu belliydi ama karakterini merak etmiyor değilim.

-"Samimiyeti pek sevmez Alin hanım." dedi dikleşip.

Kaynayan kahveyi fincana döküp önüne koydum. Kahve yanı bardağını da dolaptan alıp su koydum ve onuda uzattım.

-"Afiyet olsun." diyip işime geri döndüm.

-"Ben Oğuz bu arada. Bir şeye ihtiyacın olursa kapıda bulabilirsin beni." Bitirdiği fincanı tezgaha koyarken söylemişti.

Buzdolabın kapağını kapatıp bir sonraki poşete geçtim.

-"Keyifler yerinde mi Oğuz bey ? Kahveler içilmiş tanışma fasıllarına geçilmiş."

Aynı anda irkilip mutfağın kapısına döndük. Karan kapıya yaslanmış çatık kaşlarla Oğuz'a bakıyordu.

-"Ben..şey efendim bir daha olmaz."

Korkutucu bakışlarının esiri olmayı istemem derken bana dönünce dilimi ısırdım.

-"Olmasın. Çık." diye tek tek konuştu.

Oğuz apar topar ceketini giyinip saniyeler içerisinde gitti. Omzunu kapıdan çekip içeriye girdi. Oda tezgaha ellerini koyup başını hafifçe sağa eğdi.

-"Uyarmam gereken bir kaç konu daha var sanırım."

Acımaya başlayan dilimden dişlerimi çektim. Sık sık soluduğum nefeslerimi düzene sokmaya çabaladım. Her seferinde bu kadar heyecanlanırsam kalbim dayanmazdı.

-"Gereksiz hiç kimseyle muhatap olmanı istemiyorum. Buna benim adamlarımda dahil." dedi. Çok ciddiydi.

Nedenini anlamamıştım.

-"Nasıl isterseniz." dedim en uygun olan dilde. Onun evinde onun kurallarıyla yaşamalıydım.

Kabullenişimi sessizlikle karşıladı ve gitti.

B U Z K A L PHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin