# 8

92K 3.5K 398
                                    


Medyaya düşmeyen de yani ne bileyim ashdhdj



-"Ben gitsem iyi olur." Ellerimi göğsüne dayayıp kollarının arasından sıyrıldım ve odadan kaçarcasına çıktım. Elimi kalbime koyduğumda yerinden çıkmasına ramak kalmıştı. Karan'ın bana karşı böyle olacağı aklımın ucundan geçmezdi. Neden bir anda her bulduğu fırsatta yaklaşıyor bilmiyorum. Çıldırmak üzereyim. Her dokunuşunda iyice ona çekiliyorum ve bunu bilmek kalbimi sıkıştırıyor.

'

Geçtiğimiz günlerde Aydın bey ve ailesi iki gün daha kalıp gitmişti. Böylelikle evde yalnız kalmamızın verdiği gerginlik başlamış olmuştu. Bir hafta pek olay olmadı.

Bu sabah da kahvaltı sonrası mutfağı toparlarken ayakkabı sesi duyunca başımı kapının oraya çevirdim. İlk geldiğimde tanıştığım Oğuz'du. Mutfağa girip elindeki damacana şişeyi kenara bıraktı.

-"Merhaba." diye mırıldandım.

-"Nasıl gidiyor ? Alışabildin mi ?" diye sordu omzunu kapıya yaslayıp.

Bulaşık makinesinin kapağını kapatıp elimi yıkadıktan sonra kalçamı tezgaha dayadım.
-"İyi sayılır. Arada sıkılıyorum sadece onun haricinde güzel."

-"Gel aşağıda bir gece nöbeti tut hiç sıkılmazsın bak."

Kıkırdayıp dudaklarımı ısırdım.
-"Yok burası iyi sıcak sıcak." dedim gülümseyerek.

O da biraz gülümseyip başını eğdi.
-"Neyse ben gidiyim. Görüşürüz sonra."

Arkasını dönüp giderken
-"Su getirdim patron." dediğini duydum. Demek ki Karan sonunda odasından çıkabildi. Özene bezene hazırladığım kahvaltı masasında bir lokma yiyip kalktığı için ona biraz kızdım.

-"İşi olmayan birisi getirsin Oğuz. Yerinden ayrılma !"

-"Tamam abi gidiyorum."

Mutfaktan çıkmaya adım attığım gibi Karan'la burun buruna geldim. Bu yüzden bir adım geri çıktım. Yine burnundan soluyordu. Durup dururken bir anda nasıl bu kadar öfkeleniyor ?

İnce bileğime yapışıp var gücüyle sıkarken sırtımı koridorun duvarına itti.
-"Bir daha...bak son kez uyarıyorum...o itle konuşmuyorsun ! Dışardaki herkes buna dahil. Anladın mı beni ?!!" Sesi evi inlettiğinde korkudan yere düşüp bayılacaktım. Sıktığı yerin acısı cabası. Gücünün farkında değil sanırım.

Yaşadığım korkuyla yalnızca başımı sallayabildim. Git gide zonklayan bileğimi elinden kurtarmaya çabaladım ama daha fazla sıkınca acıdan yüzümü buruşturdum.

-"A-acıyor.." dedim zorla.

Sanki yeni farkına varmışcasına iterek bıraktı. Anında kızarmış bileğimi elimle ovuşturdum.

-"Sözümden çıkma." dedi ve gitti. O salona gidince bende yaşlanmış gözlerimle beraber odama çıktım. Bana sürekli kızmasına anlam veremiyorum. Ne olmuş birisiyle konuşsam. Ben sanki bu evde insan değilim.

Bir süre odada kalıp kendime geldim. Ancak öyle çıkabilmiştim. Zaten çıktığımda ortalıkta görünmüyordu. Olmaması iyi oldu derken altında kısa şortu elinde havlusu göğsünü silerken salona çıkageldi. Gözlerimi anında kaçırıp sehpanın üstünü silme işime devam ettim.

-"Kahve yapsana bana." diyince doğruldum ve elimden bezi bırakmadan ona baktım. Merdivenlere yönelmişti. Mükemmel bir vücuda sahip. Bakınca gözlerinizi çekebilmek oldukça güç.

Aldığım derin nefesi üfleyip mutfağın yolunu tuttum. Kahvesini hızlıca yaptıktan sonra yukarıya çıkıp kapısını tıklattım. Ses gelmemişti. Biraz araladığımda gelen su sesiyle banyoda olduğunu anlayınca kahveyi bırakmadan geri alta indim. Çıkınca tekrar yaparım diyerek lavaboya döktüm. Camdan dışarıya beş dakika kadar baktım. Hava bugün kapalı ve baya soğuk görünüyordu. Düşündüm de dışarıya çıkmayalı baya uzun zaman oluyor. Bir gün çıkmak için izin almayı aklımın köşesine not edip bir kahve daha yapmaya koyuldum.

B U Z K A L PHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin