Ünal amcam da benim gibi adeta şok olmuştu. İkimizde ondan böyle bir yanıt beklemiyorduk. Açıkçası ben cevapsız kalacağını düşündüm. Ama...ama böyle söylemesi beni hayli şaşırttı.-"Nasıl yani ?" dedi şaşkınlığını belli eden Ünal amcam.
Karan boynunu oynatıp oturduğu yerde dik pozisyona geçti.
-"Ne nasıl ? Yok dedik işte. Benimle çalışıyorsa ne zaman ayrılacağına ben karar veririm."Konunun kapanışı tam olarak böyle oldu. Sonrasında açmaya cesaret edilemedi. Ünal amcamla uzun bir vedalaşmanın ardından herkes odasına çekilince bende son kez etrafı toplayıp odama çıktım. Kesinlikle bir duşa ihtiyacım vardı. O yüzden hiç oyalanmadan havlumu ve gerekli eşyaları alıp banyoda rahatlatıcı bir duş aldım. İç çamaşırlarımın üzerine uzun bacaklı gri pijamayı geçirdim. Takımı olan beyaz tişörtü de giyindikten sonra saçlarımın ıslaklığını havluyla alıp açık bıraktım.
Banyodan çıkmış odama geçerken aşağıdan tıkırtı sesleri geldi. O kadar korktum ki kalbim hızla çarpmaya başladı. Yine bir hırsız faciası yaşamaktan ölesiye korkuyordum. Karan'ın kapısını tıklayacakken aralık kapıdan odasında olmadığını gördüm. Ufak adımlarla merdivenlerden iniyordum ki son basamakta loş dekor ışıklar sayesinde koltukta gördüğümle durdum. Çıplak ayak sesimi duyanlar başını bu tarafa çevirmişti.
Bütün bedenim yaşadığım bu tuhaf hisle buz gibi oldu. Karan elinde tuttuğu içki şişesini içerken koltuğa her zamanki gibi yayılmıştı. Yanında ise saten askılı geceliğiyle oturmuş Leyla parmakları gömleğinde ona fazlasıyla yakındı.
-"Ben...pardon...şey ses duyunca...neyse iyi geceler." Kelimeler düğümlenen boğazımdan bir türlü çıkamadı. Hayal kırıklığı teşhisini koyduğum gözlerimi Karan'dan çekip arkama bakmadan odama hızla girdim.
Bu aptal yaşlar neden gözlerimden dökülüyor ?! Hayır kalbim o düşündüğüm şeyi yapmış olma yalvarırım !
''
Bir pazar sabahı bana bu defa enerjik gelmedi. Gün güzel aymadı mesela. Çünkü gözlerimi açtığım an dün geceki görüntü geldi gözümün önüne. Ve kendime itiraf ettiğim o amansız acılı sevgi.
İnsan değer vermediği bir şeye bu kadar kırılamazdı. Kalbinin sızısını bu kadar derinden hissedemezdi. Gömleğinde olan elini kırıp parçalamak istemezdi işte.
Ama kalbim ilk kez hak etmediği bir şeyi istiyordu.
Bugün benim için bin kat daha zor geçecekti. Yataktan da aynı zorlukla kalktım. Ayaklarımı sarkıtıp bir kaç dakika bekledim. Bütün yüz mimik yapmamaya yemin etmiş gibi sabitti. Banyoda işlerimi halledip odama girdikten sonra saçlarımı yaptım. Her zaman hevesle dalgalı yaptığım saçlarımı bu sabah umursamamıştım. Halbuki ben en çok saçlarıma gülümserdim.
Kabul en çekilmez günümdeyim.
Yatağımı toplayana dek bende biraz daha toparlandım. Ardından pijamalarımı katlayıp kenara koydum ve dolabı açtım. Deri yüksek bel pantolonun üzerine siyah kayık yaka bluzu giyindim. Açıkta kalan çıplak boynuma bir şey takma gereği hissetmedim. Ayakkabı olarak da siyah spor bir şey giyindim. Normalde topuklu severdim ama evde genelde ayakta olduğum için rahatlık daha önemli.
En son olarak solgun yüzümü biraz olsun canlandırmak adına güzel bir ten makyajı ve sadece eyeliner rimel olan göz makyajı yaptım. Ruj sürmeden dudağımı silip kalktım. Alta inerken hatırlamak istemediğim görüntüler için çok zorlandım.
-"Günaydın Alin'cim !" Camın oradan dışarıya bakan Zeliş teyzeyle Aydın bey beni görmüştü.
-"Günaydın." dedim. Gülümseme çabalarım olumsuzdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B U Z K A L P
RomansaSeni defalarca kırsa da dönüp dolaşıp ona varıyorsun çünkü başına yıkılsa da o senin evin.