3 : to : 3

951 108 99
                                    

¦

Yoongi isimli çocuğun, hangi bölümde olduğunu ve kesin bilgilerini öğrenmiştim. Bölümü, ben bölüm şefi olmadan ve stajyerken okuduğum bölümdü. Benim yolumdan ilerleyecekse, onu baş yardımcım olarak seçmek de benim için de güzel bir seçim olur. Hoseok onunla ne konuştu ve ne yaşadılar bilmiyorum ama, kendiliğinden ikna olmuştu nedense.

Bu yüzden şu anda Yoongi'nin bölümüne doğru gidiyorum. Ona müjdeli haberi vermek için. Kapıyı açıp içeri girdiğimde beni gören herkes eğilip selam vermeye başlamıştı. Her zamanki olaydı bu. Kendi bölümümün şefi, ve ayrıca bölümlerarası şef olarak, herkes beni tanıyordu.

Yoongi de başını kaldırıp beni gördüğünde gözleri ışıldamıştı. Diğerleri ise şaşkınlıkla beni izliyor, neden burada olduğumu kestirmeye çalışıyorlardı. Yoongi hemen ayağa kalkıp yanıma gelmişti. Önümde bir kez eğilerek selam verdi ve anında konuşmaya başladı.

"Efendim kararınızı verdiniz sanırım? Yoksa başka bir mesele mi var?"

Çok heyecanlı gözüküyordu. Onu daha fazla merakta bırakmak istememiştim.

"Baş yardımcım olarak seni seçmeye karar verdim. Çok istekli görünüyordun, ayrıca bu hevesinden dolayı işine dört elle sarılacağını ve dediğim her şeyi ikiletmeden yerine getireceğini düşündüm. Umarım işini layıkıyla yapar, bana yaraşır bir çalışan olursun."

Dediğim şeylerden sonra içindeki coşkuyu görebiliyordum. Haklıydı, benim baş yardımcım olmak da her babayiğidin harcı değildi.

"Çok teşekkürler efendim, yüzünüzü kara çıkarmayacağıma söz veriyorum."

O sırada hazır gelmişken ona merak ettiğim bir soruyu da sormak istemiştim.

"Pekala, bundan sonra burada değil, benim odanın hemen bitişiğindeki odada çalışacaksın. Sen o kadarını ayarlarsın zaten. Bu arada, ben sana bir şey de soracaktım, azıcık kenara gelsene."

Gözleri merakla açılmıştı. Ne soracağımı merak ediyordu anlaşılan. "Tabii efendim, buyrun." dedi ve duvarın kenarına geçtik. Hafif fısıltıyla konuşmaya başladım.

"Dün Hoseok senin yanına geldi mi?" diye sordum. Gözlerini birkaç kere kırpıştırdı ve "Kim?" diye sordu. Anlaması için,"Yani dün yanına herhangi biri gelip garip bir şeyler yaptı mı?" dedim bu sefer. Birazcık kaşlarını çattı ve "Ah, evet. O çocuğu tanıyor musunuz?" dedi.

Bir dakika, çocuk mu? Gerçi Hoseok'un buradaki rütbesini bilse böyle söylemezdi. "Evet, tanıyorum. Dün yanına geldiğinde neler yaptı?" diye sordum tekrar. Derin bir nefes alıp "Uzun sürebilir ama." dedi.

"Olsun olsun ben dinlerim. Bak şurada bir bank var , oturalım oraya ve anlat." Başını salladı ve gidip banka oturduk. Sonra anlatmaya başladı.

"Dün bizim bölüme bir hışımla girdi. Odaya girdikten sonra sinirli bakışlarla etrafı süzüp, sertçe "Min Yoongi" dedi. Yani hangimizin Min Yoongi olduğunu sormak için. Sonra ben ayağa kalktım ve "Benim." dedim. Çok sinirli gözüküyordu. "Dışarı çık, seninle konuşmamız gereken bir şey var." dedi. Herkes meraklı gözlerle bizi izliyordu. Ben de çok dert etmemiştim zaten, şey. İsmi Hoseok demiştiniz değil mi?"

"Evet evet."

"İşte, çok da dert etmemiştim ben Hoseok'u. Sonra dışarı çıktık ve bana "Bölümlerarası şefin baş yardımcısı olmayı çok mu istiyorsun?" diye sordu. Neyden bahsettiğini pek anlamamıştım. "Evet, ama bu seni ne ilgilendirir?" diyerek biraz ters davrandım."

Şu an hayal ettim de, Hoseok'un o anki yüz ifadesini görmek isterdim. Kesinlikle çok sinirlenmiştir.

"Sonra o da bana sinirle baktı. "Hemen de senli benli konuşmaya başladın bakıyorum." diyerek kaşlarını çattı. "Sen konuşunca oluyor da, ben konuşunca niye olmuyor?" diye diklenmeye devam ettim. Neden öyle yaptım bilmiyorum çünkü daha kim olduğunu bile bilmiyordum! Gerçi hala bilmiyorum."

burglar love ¦ namjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin