¦
İşlerimi bitirip sonunda bürodan çıkmıştım. Evde bir çok eksik vardı. Gitmeden önce bir markete uğramak iyi olacaktı sanırım. Market sepetini elime alıp reyonlarda gezinmeye başladım. İşte, kahvaltılık reyonu.
Yavaşça oraya doğru yürürken yanımdan birisi hızlıca geçmişti. Kim olduğunu dahi görmemiştim. Özür bile dilememişti. Tek gördüğüm, başındaki siyah şapkaydı. Çok takılmadım ve eksikleri alıp hemen eve doğru yürümeye başladım. Bir an önce gidip dinlenmek istiyordum. Yolda giderken uzun boylu bir çocuk beni durdurdu. Saf birine benziyordu ve yüzü oldukça masum gözüküyordu.
"Efendim, bir adres sorabilir miyim?" diyerek yanıma yaklaştı çocuk. "Tabii ki buyrun." dedim ve elindeki kağıdı bana gösterdi. İyi de, burada neden benim adresim yazıyordu? Bina numarasına kadar benim evim burası.
"Efendim? Bu adresi biliyor musunuz? Nasıl gidebilirim?" Biraz duraksadım. Benim evim olduğunu söylemeli miydim?
"Şey, bu adresi ne yapacaksınız? Bir yeri ziyarete mi gidiyorsunuz?"
"Hayır, ben Rusya'dan geldim. Küçüklüğümden beri Kore'de hiç bulunmadım. O yüzden adresleri bilmiyorum. Buraya da, tek akrabam olan kuzenimi görmeye geldim. Onu tanımıyorum. İlk defa bugün göreceğim."
Şok olmuştum. Ne yani, şimdi bu çocuk benim kuzenim miydi? Hem de hiç tanımadığım kuzenim?;Hem burada yaşamadığı belli. Korece Aksanı pek düzgün değil.
"Şey, burası benim evimin adresi." dediğimde onun da yüzünde oluşan şaşkınlığı görmüştüm. Gözlerini büyüterek "Siz Kim Seokjin misiniz?" diye sordu.
"Evet ama, bir kuzenim olduğunu hiç sanmıyorum. Yani hiç böyle bir şey duymamıştım daha önce."
"Ah, ben de duymamıştım. Ben bir dedektifim. Bizim ailenin sırlarını çözmeye çalışırken oldukça garip şeylerle karşılaştım. Ve sonuç beni size getirdi. Babanızın adı Kim Nol-Sam mı acaba?"
Cidden doğru söylüyor. Acaba gerçek kuzenim mi?
"Evet ama, yani, bu nasıl olur?"
"Benim de hiçbir fikrim yok. Ama gerçek. Sizin babanız sanırım benim de babamla kuzen olmalı. Yani uzaktan da olsa akraba sayılırız."
Cidden, bugün sadece evime gidip dinlenecektim. Kuzen şeyi çıktı başıma şimdi. Umarım kuzenim falan değildir. "Peki, bunu nasıl buldunuz? Yani bizim kuzen olduğumuz neyin üzerine ortaya çıktı?" dedim merakla. Bunun doğru olmadığına inanmak istiyordum.
"İsterseniz bunu biraz ilerideki kafede oturarak konuşalım? Çünkü çok uzun sürebilir. " dedi ilerideki kafeyi göstererek. "Pekala, olur." dedim ve Jungkook'ların kafesine gittik.
"Hoş geldiniz Hyung."
"Hoş bulduk Jungkook. Bize iki tane kahve getirebilir misin?"
"Peki Hyung, hemen geliyor!"
Kuzenim olduğunu iddia eden çocukla oturduk ve anlatmaya başladı.
"Şimdi, annemle babam bir sır gibi ortadan kaybolmuştu benim. Ben de sırf bunları araştırabilmek için dedektif oldum. Ailemde kimse yoktu. Sadece bir kız kardeşim vardı, o da bir kaç sene evvel bir hastalıktan öldü. Tek ben kaldım. Konu üzerine daha çok araştırma yapmaya başladım. Sonra bizim evi kırmızı şeritle sardırdım ve büyük bir arama başlattım. Bir aylık bir arama sonunda evin içinde inanılmaz bir olay oldu. Yani olay denemez, evin içinde aşırı küçük bir bölme bulundu. Onun içinde birçok minik kutu vardı. Minik minik birbiriyle bağdaşmayan kağıt notlar, fotoğraflar... Yaklaşık 6-7 aydır bunun üstüne çalışıyorum. Sonunda kağıtlar ve fotoğraflar arasındaki bağı buldum. Bak, bir saniye."
Cebinden bir sürü not ve fotoğraf çıkarttı. Hepsini tek tek önüme koydu.
"Bu kağıtta çocukluk şeyleri var, bunlar normal şeyler. Hem eski oldukları da çok belli oluyor. Önemli olan annem ve babam kaybolmadan hemen önceki çekilmiş fotoğraflar. Gördüğün üzere; annem, babam, ben ve kız kardeşim bu fotoğrafta. Parka gitmişiz ve babam bir yere endişeyle bakıyor. Babamın çoğu fotoğrafında da bu endişeli bakışların farkındayız. Peki, bu fotoğrafları çeken kim?"
Bir an sessizlik oldu. Cidden çok esrarengiz bir olay gibi duruyordu.
"Annemle babam bence her zaman gözetleniyordu. Biz de çocuk olduğumuz için o zamanlar, şu anda hatırlamıyorum. Bu tespiti yaptıktan sonra minik notlar arasındaki bir bağı fark ettim. Hepsinde yurt dışındaki birine yazıldığı belli oluyordu. Memleketimiz Kore olduğu için, burası olabileceğinin yüksek bir ihtimal olduğunu düşündüm. Bir tanesinde, aceleyle yazılmış bir el yazı vardı. Burada kardeşim kelimesi geçiyordu. Ama babamın kardeşi olmadığını biliyordum. Kardeşten de öte; ya bir yakın arkadaş, ya da bir akraba olması gerekiyordu."
Yutkundum. Böyle olayları çok görmüş olmama rağmen, yine de garip hissetmiştim.
"Ve sonunda akraba olduğunu da keşfettim? Notlar yavaş yavaş birbiriyle bağdaşmaya başlamıştı. Neden Rusya'da yaşadığımıza kadar her şeyi bulmuştum. Bir gün bir notu incelerken, onun babamın el yazısı olmadığını fark ettim. Başka birinin el yazısıydı. Notta değişik bir şeyler yazıyordu. Bekle o not da buralarda bir yerde olmalı."
Birkaç notu karıştırdı ve içinden bir tanesini çıkardı. Sararmış kağıdı bana uzattı.
Bozuk bir el yazısıyla yazılmıştı. Elime alıp inceledim. Üstünde tam olarak şunlar yazıyordu.
Biliyorsun. Bir şey olmaz. Ama olursa. Senin oğlun. Benim oğlum. Bulacaklar. Belki de. İntikam. Kolay. Bilen yok. Sadece ikimiz. Baban bile.
"Bunu büyük ihtimalle senin baban benim babama yazmış. Sonuç olarak aralarında bir şey olduğu kesin. İkimizin bir şey bulup, intikam almamızı istiyor anlaşılan. "
Kağıtları biraz karıştırdı ve içinden iki tane çıkarıp bana uzattı. "Bak, bunlardan da sen olduğunu anladım. "
Benim oğlum. Polis. Belki. Büyük olacak. Senin oğlun. Bilmiyorum. Belki. Görür.
Benim. Kahve. İstemiyor. Anormal. Önemli. Bilmiyorum. Sen yap.
"Bunlarda benim babama seni tanıtmış. Babamın beni senin babana anlattığın kağıtlar da var." dediğinde elinden hemen aldım ve okumaya başladım.
Seninkini. Anladım. Benimki. Kolay. Uzun. 148. Yeter. Anladım. Sen. İyisin.
Bulunacak. Zorunda. Kim bilir. Biz yokuz. Yapacak. Benimki iyi. Yaparlar. Belki. Umarım. Şimdi.
Yani, bu da demek oluyor ki, şu an karşımda oturan adam ile kuzenim ben.
¦
Evet, böyle bir yerde kesmemem gerektiğini biliyorum ama merak edin diye yaptım kajskqajka
Bence bu bölüm güzel oldu. Yani hoşuma gitti. Böyle esrarengiz sırlar falan.
Görüşürüz
~'♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
burglar love ¦ namjin
FanfictionBir hırs uğruna aldığı kararlar, hayatını çok boğucu yollara sürüklerken ister istemez o da kayboluyordu. Kendisinin düzenli zannettiği ama oldukça dağınık olan hayatının içerisinde yolunu bulamaz olmuştu artık. Sırlar üzerindeki koyu perde yok olan...