17 : to : 17

508 79 68
                                    

Tüm gün Soojin'in yanındaydım . Ben ağladığım için kreşe gitmeyi bir türlü kabul etmemiş ve evde kalmıştı . Ben de o yüzden bir türlü büroya geçememiştim . Sarılıp oturmuştuk bütün gün . Israrla bir şeyler anlatmamı istemişti ama anlatacak bir şey yoktu . Ona üzgün olmamın sebebini anlatamazdım .

Tuvalete gideceğimi söyleyip yanından zorla kalktım . Hemen Jungkook'u aradım , bu durumda en iyi o yardım edebilirdi bana .

"Jungkook , bu saatte aradığım için üzgünüm ama acilen bizim eve gelebilir misin ? Benim bir yere gitmem gerekiyor ve Soojin'i yalnız bırakamıyorum ."

"Peki Hyung , ben hemen geliyorum , çok acilse sonra anlatırsın ."

Telefonu hızlıca kapattım ve güler bir yüzle Soojin'in yanına gidip Jungkook'un geleceğini söyledim . Anında yüzü gülmüştü . O , Jungkook'u çok severdi .

Gerisi çok hızlı gerçekleşmişti . Ben hazırlanmıştım ve Jungkook gelmişti , sonra hızlıca evden çıkıp büroya gitmiştim ve oradan da karakola , Namjoon'un yanına .

Oradaki polislerin konuşmalarını duyuyordum . "Mantar bulunmuş , duydunuz mu ?"  "Uzun süredir yoktu ortalarda , geri mi dönmüş ?" "O adi herifin yakalanmasına sevindim , idamı bile hak ediyor ."

Sinirim anında tepeme çıkmıştı . Evde yeterince ağlamıştım , burada soğukkanlı davranmalı ve duruma müdahale etmeliydim . Ama herkes Namjoon'un gerçekte kim olduğunu biliyordu . Benim kocam olduğundan ve ünlü bir CEO olduğundan da haberdardılar . Beni görünce bana değişik değişik bakmaya başlamışlardı bile .

Harika . Çok ünlü bir polisin kocası hırsız .

Namjoon hakkında yapabileceğim hiçbir şey yok gibiydi . Adı şimdiden her yerdeydi ve yanında benim adım da vardı . Yıllardır aradığı kişi kocası çıktı ! gibi saçma sapan manşetler de vardı her yerde . İnsanların daha hiçbir bok bilmeden konuşması kadar sinir bozucu bir şey olamazdı sanırım .

Anında ilgili birime gittim ve beni gören tüm polisler ayaklandılar . Hepsi birden yanıma üşüşmüştü ve hala çok sinir bozucuydular . Çoğunu başımdan savdım ve sadece üst birimlerle konuşmaya başladım .

"Emin misiniz ?" diye sordum . "Mantar'ın o olduğuna emin misiniz ?" dedim üstüne basarak . Temkinlice etrafına bakındı yaşlı amir ve beni bir köşeye çekti . "Bak Kim ," dedi hiç de iyi olmayan bir yüz ifadesiyle . "Tüm deliller onu gösteriyor . Kurtuluşu yok ."

Derin bir nefes aldım . Kafamı duvarlara vurmak istiyordum . Şu ana kadar onun çok zeki bir adam olduğunun farkındaydım , ama bir suçlu olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi . Aşık olduğum adamın bir anda hırsız çıkması hiç normal bir şey değildi ve uzun süredir aksiyon yaşamayan ben için , çok ani ve saçma bir olaya dönmüştü .

Ne yapacağımı bilmiyordum . Hızlıca elimi saçlarımdan geçirdim . "Pekala ." dedim sinirlice . "Pekala , onunla görüşmek istiyorum ." Yüzüme değişik bir ifadeyle baktı . "Sen iyi misin ?" diye sordu . "Sence böyle azılı bir suçluyu herhangi biriyle konuştururlar mı ? Kimseyle konuşamaz , yasak konuldu ."

"Ben onun kocasıyım !" dedim sesimi yükselterek . "Ayrıca ben bir polisim !" Sinirlenmişti . "Sorun da bu ya ! Sen onun kocasısın ve bir polissin , bundan daha tehlikeli ne olabilir ?" dedi . Parmağını bana dik dik uzattı . "Bana bak , sakın bir şey yapmaya kalkma , seni öldürürüm ."

Hızlıca yanımdan geçip gitmişti . Namjoon'u göremezdim , yasaklanmıştı . Ömrümde gördüğüm en saçma yasaktı . Benim onu görmemin diğerlerine ne zararı olacaktı ? Saçmalıyorlardı . Sinirle karakoldan çıktım . Bahçede hızla ilerlerken ilerideki polis arabasından Namjoon'u indirdiklerini gördüm .

Demek ki onu bir yere götürmüşlerdi ve buraya daha yeni gelmişti . Belki konuşmaya fırsatım olur diye hızlıca oraya doğru yürümeye başladım . Adımlarım daha da çok hızlandı ve koşmaya dönüştü . Onlar da benim olduğum tarafa doğru geldikleri için uzaklaşmalarının imkanı yoktu .

Hızlı ve mantıklı davranmalıydım , çok zamandır aldığım sıkı eğitimimin bana en çok fayda sağlayacağı zamanlardı . Tüm yüz ifademi katı bir hale bürüdüm ve Namjoon'u götüren iki polisin yanına gittim . Namjoon'un yüzü öne eğikti ama beni fark etmişti , yine de hiçbir şey çaktırmamıştı . Düz ve soğuk bir ses tonuyla konuşmaya başladım .

"Onu bana verin ." dedim . Ses tonum ne tehdit ediciydi , ne de emir verici . Birinin bana zorladığı gibi yaptığımı hissettirmeme neden oluyordu ki bu benim istediğim bir şeydi . "Emir var , onu bana vermeniz gerekiyor . Bundan sonrasında bu adi herife ben eşlik edeceğim ."

Biri bana kararsız bir ifadeyle bakmış , diğeriyse yapmaması gerektiği gibi olayı kurcalamaya başlamıştı . "Ama bize öyle bir emir gelmedi , üzgünüz . Şimdi çekilir misiniz lütfen ?"

Önümden geçmeye çalışan adamı durdurdum . "Bu ne cürret ?" diyerek sesimi yükselttim . "Ben sana burada şu an emir veriyorum ya , yetmez mi ? Hem sen kim oluyorsun da üstlerinden gelen emirleri hiçe saymaya kalkışıyorsun ? Şu adamı bana ver , emir gereği olmasa ben de elimi sürmezdim , bayıla bayıla gelmedim buraya herhalde . Şimdi ver şu herifi ve bir an önce kurtulayım ondan ."

Adam hala direniyordu ve sabrımı zorluyordu . Önümde Namjoon'un bu durumda olduğunu görmek zaten benim için zor bir durumdu , bir de üstüne şu deli herifle uğraşmak çok can sıkıcıydı .

"Yeter ." dedim sertçe . Cebimden telefonu çıkardım hızlıca . "Kariyerine tek bir hamlede , tamamıyla , geri dönüşü olmayacak bir şekilde son verebilirim ?" dedim ciddiyetle . Gözlerini büyüterek baktı bana ve "Siz beni tehdit mi ediyorsunuz ?" diye sordu . "Bu bir suçtur , sizi şikayet edebilirim ."

"Peki ya kanıtın ?" dedim yanındaki adama dik dik bakarak . Kollarını kaldırıp kendine doğru tuttu ve "Ben hiçbir şey bilmiyorum ." diyerek doğru seçimi yaptı .

"Ee ?" dedim sabırsızca . "Hem sen şikayet etmeden ben senin polislik mesleğindeki o parlak (!) geleceğini mahvedersem ne olacak ?"

Bana korkuyla karışık bir bakış atmıştı . Şimdi ters köşe olarak vurmanın tam zamanıydı . Ellerimi birbirine sürttüm ve "Ah , beni durup dururken sinir etmenize gerek yoktu . Farkındaysanız burada görevimi yapıyorum ? İşimi aksatmayın daha fazla ve şu adamı verin de gideyim ." diyerek kolundan çabucak Namjoon'u çektim . O da hiç tepki vermeden ilerliyordu . Adamlar şoktan daha çıkmadığı için hızlı hızlı yürümeye başladım .

Namjoon'un kulağına yavaşça fısıldadım . "Sesini çıkarma , seni yavaş yavaş kurtaracağım ." Ama o zaten yapması gerektiğini biliyor gibi hareket ediyordu . Gerçi şu ana kadar çok iyi bir hırsız olduğu için bu işlerden de anlaması gerekti .

♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧

Evet hanımlar baylar , yeni bir bölüm daha sizlerle .

Umarım beğenerek okumuşsunuzdur , işler karışmaya başlıyor , bakalım Seokjin neler yapacak ? Başına neler gelecek bu süre zarfında ?

---♡

burglar love ¦ namjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin