¦
"Hadi Namjoon, bir an önce çıkmalıyız."
Botlarımı giymeye çalışırken bir yandan da söyleniyordum. Her zaman bu şekilde geç kalıyordu. Hazırlanırken ne yapıyorsa artık? Çok uzun sürüyor.
"Seokjin, seninle büroya gelmemin iyi bir fikir olduğundan emin misin?"
"Tabii ki de eminim. Arkadaşlarımın sevgilimi görmesini istiyorum. Hepsinin dibi düşecek."
Kahkaha attı ve ayakkabılarını bağlamayı bitirip ayağa kalktı.
"Ne yani? Beni sadece hava atmak için mi kullanacaksın? Hem orada beni kıskanmayacak mısın?"
"Hayır tabii ki. Ben kıskanç biri değilim zaten."
Dudaklarını büzüp başını salladı ve "Hadi gidelim." diyerek merdivenlerden inmeye başladı.
~~~~
Sonunda büroya geldiğimizde içeri girmeden önce uzanıp Namjoon'un kravatını ve gömleğinin yakalarını düzelttim. "Biraz da havalı davran ki, daha ulaşılmaz görün." diye taktik vermeye başladım. Cebindeki gözlüğünü çıkarıp taktı ve gülümsedi.
"Şimdi nasıl?"
Tanrım, bu nasıl bir asillik? Efsane düştüm şu an.
"Bu fazla mı oldu ne? Eririm böyle ben. Neyse, yüzüne bakmamaya çalışırım. Hadi içeri girelim."
İçeriye girdiğimizde tüm gözler Namjoon'a dönmüştü. Beni bile görmemişlerdi yani. Dediğim gibi neredeyse tüm kızlar ve bir kaç erkek ağzının suyu akmış gibi bakıyordu. Bu böyle olmaz diye hemen Namjoon'un koluna girdim. En azından sahipli olduğunu anlasınlar. Yiyecekler çocuğu.
Tamam, az önce böyle olmasını isteyen bendim ama kıskanacağımı bilmiyordum.
"Evet, bayanlar baylar, sizi sevgilimle tanıştırayım; Namjoon."
Herkesin gözleri kocaman olmuştu. Ne yani? Namjoon'la nasıl çıktığımı falan mı düşünüyorlardı? Bence acayip yakışıklı Nam-
"Bu adam, Bay Kim'e nasıl bakmış böyle?"
Arkadaki fısıltıyı duyduğumda kaşlarımı çattım. Tam tersi, benim ona yakışmadığımı düşünüyorlardı.
Şimdi Namjoon baya yakışıklı tamam ama, ben de onun yanına yakışmayacak kadar çirkin miyim yani?
Bir dakika bir dakika. Ben worldwide handsome'ım. Onların ne dediği önemli değil."Pekala, biz Namjoon'la odamdayız. Eğer bir şey olursa odaya girmeye çekinmenize gerek yok. Şimdi herkes işine dönebilir."
Biz odama girene kadar arkadan Namjoon'u dikizleyen kızlar vardı ve hemen Namjoon'u odaya itip kapıyı kapattım.
"Az daha baksalar yiyecekler seni! Bu ne böyle? Bak hala izliyorlar oradan. Çıkıp bir güzel döveceğim, o olacak!"
Namjoon sırıtarak bana bakıyordu. Şu an bu bakışlarına erimeyecek kadar sinirliydim. Sevgilime resmen alıcı gözüyle bakıyorlardı.
"Ne sırıtıyorsun öyle sen?"
"Kıskanç biri olmadığını söylemiştin sanırım yaklaşık yarım saat önce."
"Hiç de bile, ben öyle bir şey demedim, duruma göre değişir demiştim, sen yanlış duydun."
"Hayır Seokjin, tam da kıskanç biri değilim dedin."
"Demedim."
"Dedin."
"Demedim."
"Dedin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
burglar love ¦ namjin
FanficBir hırs uğruna aldığı kararlar, hayatını çok boğucu yollara sürüklerken ister istemez o da kayboluyordu. Kendisinin düzenli zannettiği ama oldukça dağınık olan hayatının içerisinde yolunu bulamaz olmuştu artık. Sırlar üzerindeki koyu perde yok olan...