Burada daha bayram yeni oldu ve herkesten önce sizin bayramınızı kutluyorum. Bayramınız mübarek olsun!
Bayrama özel bölüm :)
¦
"Babalarım! Uyanın uyanın uyanın!"
Sabah aramızda Soojin'in zıplamasıyla uyandım. İkimizi de birden dürtüyor ve uyandırmaya çalışıyordu. Gözlerimi tamamen açamadan "Kızım, dur. Bak uyandım." diyordum ama zıplayıp bağırmaya devam ediyordu.
"Ama Seokjin baba, Namjoon babam kalkmadı ki!" dediğinde uykum hafif geçmiş bir halde doğrulup Soojin'i kendi kucağıma çektim ve alnına bir günaydın öpücüğü kondurdum.
"Olsun, Namjoon babanı da uyandırırım ben şimdi." dedim ve Soojin'i aramıza koyup kafamı yastığa gömdüm direkt. Dünkü geceden sonra çok yorgun hissediyordum ve uyumam gerekliydi. Başımın arkasında bir ağırlık oluyordu ayağa kalktığımda ve bu yüzden kalkmak istemiyordum.
Soojin onu sardığım kollarımda kıpırdanmaya başladı. "Baba." diye seslendi elleriyle göğsümü iterek. "Baba kalkmayacak mıyız? Hadi Namjoon babamı uyandır, hadi hadi hadi."
Beni uyutmayacağını fark ettikten sonra hafifçe doğrulup yatak başlığına yaslandım ve telefonuma uzandım. Ekranı açtığımda, saat... 6'ydı?! Hemen Soojin'e döndüm ve kocaman olmuş gözlerimle "Kızım bu saatte neden kaldırıyorsun bizi? "diye sordum.
"Ama baba."dedi ve hemen savunmaya geçti. "Bize okulda saatleri daha öğretmediler, hem ben uyanınca siz de uyanırsınız diye düşünmüştüm." dedi dudaklarını büzerek. Bu kadar şeyin üstüne Namjoon'un orada rahat rahat uyuyabilmesini anlayamıyordum. O kadar ses yapıyorduk oysaki.
"Haklısın kızım senin bir suçun yok." dedim hafifçe başımı sallayarak. Gözlerim yeniden kapanmaya başlamıştı. Biz daha 5 saat önce hunharca sevişmiştik ve şimdi Soojin bizden uyanmamızı istiyordu. Oysaki o da bu saatlerde alarm gibi kalkıp bizi uyandırmazdı ama nedense bugün öyle olmuştu.
Kafamı yastığa geri gömdüm ve hemen dibimde olan Namjoon'u izlemeye başladım. Hala uyanmamıştı ve gayet masum bir şekilde duruyordu. Onu öpme isteğim içimde git gide artarken yüzünün her noktasını incelemeye devam ediyordum.
"Baba, ben de ilerde senin Namjoon babama aşık olduğun gibi, birine aşık olmak istiyorum. Sence olur muyum?" diye sordu elleri belinde bizi izleyen Soojin. Evet, kızımın yanında kocamı oldukça güzel bir şekilde dikizlemiştim.
Gözlerim Soojin'de doğru kaydığında başımı da biraz ona doğru çevirdim. "Olursun tabii kızım, neden olmayasın?" dedim ve yeniden yatağa oturup bağdaş kurdu. "Ama ben sizin gibi aşık olmak istiyorum, sizin gibi aşık olan başka hiç kimse göremedim. Nasıl yapıyorsunuz ki siz?" dedi ve anlamayarak sordum. "Neyi yapıyoruz?"
"Aşkı. Etrafta hiç kimse birbirine güzel aşık olamıyor. Sanırım sonradan aşklarını ve birbirlerine verdiğini söyledikleri kalplerini geri alıyorlar. Yoksa neden, artık birbirimizi sevmiyoruz gibi şeyler olsun ki? Bir insanın aşkı poff diye havaya karışabilir mi? Bunu hiç anlayamıyorum. Sizin aşkınız nasıl devam ediyor?"
Sorduğu sorulara verecek cevap bulamazken gözleri halen kapalı olan Namjoon'un güzel ses tonunu işittim.
"Çünkü biz o insanlar gibi bencil değiliz. Onlar kalplerini verirken hep birbirlerinden bir şey beklerler. Karşılıklı olsun isterler her şeyi. En küçük bir açıkta da kalplerini geri almaya çalışırlar, bu da onların aşk dediği şeyi yok eder. Bizim aşkımız da bu sayede devam ediyor. Ben kalbimi Seokjin babana, ondan hiçbir şey istemeyerek verdim ve onda sonsuza dek durabilir. Ondan isteyebileceğim en fazla verdiğim kalbe iyi bakması olur ki bunu da o fazlasıyla yapıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
burglar love ¦ namjin
FanfictionBir hırs uğruna aldığı kararlar, hayatını çok boğucu yollara sürüklerken ister istemez o da kayboluyordu. Kendisinin düzenli zannettiği ama oldukça dağınık olan hayatının içerisinde yolunu bulamaz olmuştu artık. Sırlar üzerindeki koyu perde yok olan...