6 : to : 6

840 92 297
                                    

¦

"Namjoon! Ben çıkıyorum , malum gitmem gereken bir işim var. Sen bütün gün ne yapacaksın evde?"

Ayakkabılarımı giyerken Namjoon'a seslendim. O da salondan çıkıp yanıma geldi. Ben eğilmiş ayakkabılarımı giyerken, o kapıya yaslanmış bana bakıyordu.

"Imm, bilmem. Dışarıda biraz dolaşırım herhalde." diye cevap verince anahtarlıktan evin yedek anahtarını alıp ona uzattım. "O zaman bunu al ki ben gelene kadar kapıda kalmayasın. İstediğin zaman girip çıkarsın eve."

Elimden anahtarı aldı ve "Tamamdır." diyerek başını salladı.

"İyi ben çıkıyorum o zaman. Görüşürüz."

"Görüşürüz."

Evden çıktım ve arabaya bindim. İlk önce Jungkook'ların kafesine uğrayıp bir kahve içmek iyi olacaktı sanırım. Bu Namjoon... Çok değişik. Yani, aslında evimde benden başka birinin olması ve onunla birlikte yaşamak çok güzel bir his. Ama... Ah, bilmiyorum işte.bAma en azından benim kadar olmasa da yakışıklı bir kuzenim var.

Boyu da uzun. Çene hatları da çok hoş. Gözleri sürmeli gibi narin. Elleri de çok mükemmel. Saçları da yumuşacık- Ki dokunduğumdan söylemiyorum, öyle gözüküyor.

Her neyse. Neden böyle şeyler düşünüyorum ki? Sadece adam yakışıklı olamaz mı? Ben de çok yakışıklıyım, hem de ondan daha çok.

Kim Namjoon yakışıklı.
Kim Seokjin daha yakışıklı.

Kesinlikle iç sesim her zaman doğruları söylüyor.

Ama dünyanın en yakışıklısı-

Kes sesini. Pamuk prensesin kocası diyeceğini biliyorum. Ama tabii ki de benim!

Arabadan indim ve Jungkook'ların kafesine girdim. O an aklıma geldi. Kafenin ismine hiç bakmamıştım. Hep Jungkook'ların kafesi diyip durmuştum. Kafamı dışarı uzattım ve kafenin tabelasına baktım.

Flower Friends Cafe
FFC

Woah, cidden güzel bir isim koymuşlar. Çok hoşuma gitti. İçeri girdim ve elinde en sevdiğim latteyle bir çocuk geldi. "Merhaba, ben Taehyung. Hiç görüşmedik ama Jungkook çok bahsetti sizden." diye selam verdi. Öyle mi? Benim neyimden bahsetmiş olabilir ki?

"Ah, evet. Görüşmedik hiç. Jungkook sizden de bana bahsetmişti. " dedim öylece. Yani bahsetmemişti ama kibarlık olsun diye söylemiştim.

"Öyle mi? Ne dedi benim hakkımda?" diye sordu hızlıca. Bir anda gözleri parlamış ve hevesle bana bakmıştı.Senin kibarlığını sikeyim Seokjin.

"Imm, baya bir sakar olduğundan ama çok tatlı biri olduğundan bahsetti." diye salladım. Umarım tutmuştur.

"Yani bana tatlı mı dedi?" diye sordu elindeki tepsiyi hızlıca masaya bırakarak. Bu çocuk neden böyle bakıyor? Jungkook ona tatlı dedi diye havalara uçacak neredeyse.

"Evet. Çok tatlı ve sevimli biri olduğunu söyledi." dedim. Palavranın âlâsını atmayı sürdürüyordum. Çocuk yavaş yavaş zıplamaya başlamıştı bile. "Sağol Hyung! Benim şimdi gitmem lazım, afiyet olsun!" diye bağırdı ve benim şaşkın bakışlarım arasında koşarak içeriye gitti.

"Jimin Hyung! Jimin Hyung! Bana tatlı ve sevimli demiş!" diyerek içeriden Jimin'le bağırışları duyulabiliyordu. Diğer müşteriler adına ve kafenin selameti adına onları uyarmam lazımdı. Kafenin iç kısmına girip başımı uzattım. Jimin ve Taehyung el ele tutuşmuş, zıplıyorlardı. 

burglar love ¦ namjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin