¦
"Kendi evin gibi takıl."
Çantamı koltuğun üstüne fırlattım ve montumu askılığa astım. Kuzenim olan herif de evin içinde ayakta dikilip duruyordu. "Ne duruyorsun? Kendi evin gibi takıl. Valizini yukarı koyabilirsin. Orada boş bir yatak odası var. Orada kalabilirsin." dedim hızlıca. Başını 'Tamam' anlamında salladı ve merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı. Ben de koltuğa oturdum ve ellerimi başımın arasına alıp düşünmeye başladım.
'Yani nasıl olur? Adam cidden kuzenim çıktı. Gösterdiği her şey çok mantıklıydı. Şimdi ne olacak peki? Her neyse. Belki de boş evime biraz renk katar. Gerçi pek sanmıyorum ama.' diye düşünüyordum ki, "Seokjin ." diye seslendiğini duydum. Merdivenlerden inen kuzenime döndüm. Ne istiyordu şimdi?
"Efendim." dedim sertçe. "Ben acıktım." deyince hayretle baktım yüzüne. Ne yani? Bunu mu söyleyecekti? Boyuna ve kalıbına göre neden bu kadar çocuksu duruyor?
"Peki, ben de acıktım. Marketten alışveriş yapmıştım. Ben bir şeyler hazırlarım. Sen burada televizyon izle ya da başka bir şey yap. Yemek hazır olunca gelirim." diye açıklama yaptım hızlıca. Nedense sert davranmamıştım bir anda.
Yine başını salladı ve koltuğa oturdu. İki ayağını birbirine değdirip oturacak kadar utangaç mıydı yani? Neden böyle davranıyor? "Rahat ol. Evdeyiz ya, bu kadar kendini kasma." dedim ve kumandayı elime aldım. Televizyonun düğmesine bastım ve kumandayı ona uzattım. O da yine çekingence aldı ve oturdu.
Bu halleri çok sinir bozucu. Ben böyle utangaç biriyle yaşayamam. Mutfakta bir şeyler hazırladıktan sonra içerideki utangaç herife seslendim.
"Yemek hazır! Hadi gel Namjoon!"
Biraz sonra adım sesleri duydum ve mutfağa girdi. Beraber oturduk ve yemek yedik. İkimiz de bir şey demiyorduk. Ağzıma bir tane bibimbap atıp ona döndüm.
"Ee, bir şey anlatmayacak mısın?"
"Ne gibi bir şey?"
"Bilmem. Öyle işte, havadan sudan. Boş boş yemek mi yiyeceğiz?"
"Ya ne yapacağız?"
Sorduğum sorulara yine sorularla cevap vermesi canımı sıkmıştı. En azından utangaç hali biraz yok olmuştu, ona da şükür.
"Her neyse , boşver . Sadece yemeğini ye ."
Elime telefonumu aldım ve mesajlar kısmına baktım. Hoseok'tan, Yoongi'den ve Jungkook'tan mesaj vardı .
Kankitoşkom :
Hyung belli Yoongi'yi baş yardımcın seçmişsin. Bütün gün ağzı kulaklarında geziyordu.Sanırım birileri kıskanmış. Eminim Yoongi'yi görünce kuduruyordur sinirinden. Ve bütün gün onu gözetlemiş belli ki.
Yoongi:
Efendim, Hoseok denilen adam bütün gün benim yanımdan geçip durdu. Kasten mi yapıyor bilmiyorum ama tipi çok komik.Tahmin etmiştim.
Kook:
Hyung yarın bizim kafeye gelebilir misin? Jimin Hyung sana önemli bir şey söylemesi gerektiğini söyledi. Ne yapacağını bilmiyorum. Ama müsait değilsen Jiminie Hyung'u senin büroya gönderebilirim.Hepsinin mesajlarına cevap verdikten sonra ayağa kalkan Namjoon'a baktım.
"Nereye?"
"Yukarı çıkacağım. Bana ihtiyacın olacak bir işin olmayacak değil mi?"
"Hayır olmayacak. Ben de işlerimi bitirdikten sonra film izlerim. Sen keyfine bak."
Namjoon yukarı çıktıktan sonra ben de mutfağı topladım ve yarın için birkaç dosyayı düzenledim. Mantar için güzel planlarım vardı. Oldukça yakınındaydım, bunu hissediyordum. Her an yakalayabilirdim onu. Kendini zeki sanma işi kısa sürecekti anlaşılan.
Film olarak aksiyon seçmiştim ve sesini çok açmayarak izlemeye başladım. Yaklaşık bir saat sonra yukarıdan inen Namjoon'a döndüm.
"Ne istiyorsun?"
"Uyku tutmadı."
"Ben ne yapayım?"
Biraz duraksadı ve eliyle televizyonu işaret etti. "Birlikte izleyelim?" dedi sakince. Bıkkınlıkla nefes verdim. "Peki, olur." diyerek koltukta kenara kaydım ve onun da oturacağı bir alan bıraktım. O da yanıma gelip filmi izlemeye başladı.
"Yarısından izleyip ne anlayacaksın filmden?" diye sordum bir şey söyleme ihtiyacı duyarak. "Ben anlarım, sıkıntı yok." dedi ve televizyona odaklandı.
Eski utangaç halinden eser yoktu. Bu kadar çabuk alışmasını beklemiyordum. Ama iyi işte, her şeyi bana sormayı ve benim ilgilenmemi istemez.
1 saat boyunca filmi izledik ve hiç konuşmadık. Arada bir ellerimiz cipse değdiğinde kaseden çıkan sesten başka bir şey yoktu. Film bittiğinde esnedim ve Namjoon'a döndüm.
"Ben gidip yatacağım, sen de kendi halinde takıl."
Yukarı çıkıp odama girdim. Bu Namjoon denen herif başıma dert açmaz umarım. Kuzenim falan ama, sorun çıkarırsa onu evden atacağım kesin.
~~~~
Sabah gerinerek uyandım. İçeriden ve alt kattan hiç ses gelmiyordu. Herhalde Namjoon veleti daha uyanmamıştı. Aşağı indim ve kendime kahvaltı hazırladım. Namjoon hala uyuyor muydu? Bu saatte? Bu adamın işi falan yok mu yani, bütün gün evde mi oturacak?
Kolumdaki saate baktım. 08.48. Namjoon'un odasına gittim ve kapıyı tıklattım. "Hey! Hala uyuyor musun? Kalk artık, kahvaltı hazır!" diye bağırdım. Seslendikten sonra içeriden hiçbir ses gelmedi. Ben de daha fazla zorlamadım ve aşağı indim. Tam kahvaltıya otutacakken kapı çaldı.
"Kim o?"
"Benim, Namjoon."
Ne yani? Uyanıp dışarı mı çıkmış? Ben de onu uyuyor sanıyordum .Meğerse benden önce kalkmış. Kapıyı açtım ve içeri geldi.
"Neredeydin?"
"Evde ekmek yoktu. Ben de bakkala gidip ekmek aldım. Bak, sıcacıklar. Sen de kahvaltıyı hazırlamışsın bile. Hadi yemek yiyelim."
Direk sofraya oturduğunda ben de şaşkınlıkla ona bakıyordum. Nasıl bu kadar samimi ve rahat olmuştu 1 günde? Belki de yakışıklı yüzümdendir. Yani görenlerin böyle hemen ısınacağı ve alışacağı bir yüz... Her neyse, sanırım ben de ona ayak uydurmalıyım.
"Tamam, ben de kurt gibi açım. Ekmekler de cidden sıcacıkmış. Mükemmel bir sofra olacak."
O da bana biraz şaşkınlıkla baktı ve yemeğine döndü. Sanırım bundan sonra ikimiz de birbirimize bu şekilde davranacaktık? Belki de güzel olurdu. En azından evimi biriyle paylaştığım bir arkadaşım hoş olabilirdi. Hem bir dedektif olduğunu söylemişti. Belki de Mantar meselesinde bana yardım ederdi.
¦
Yeni bölüm ile herkese merhaba. Sizi daha fazla merakta bırakmak istemedim ve bu kadar hızlı bölüm yazıp yayımladım.
Evet, Seokjin'in kuzeni olarak gelen kişi Namjoon'du. Aklımda güzel planlarım da var nihahahah. Kötü karakter gülüşü hiç olmadı değil mi? Bence de.
Aslında dün gece bitirip yayımlayacaktım ama yine uyuyakaldım. Ve yine sabahtan yayımlayıp okula gideceğim.
Size de iyi okullar!
🏢📚📖📕📓📒📑🎒🎓
ŞİMDİ OKUDUĞUN
burglar love ¦ namjin
FanfictionBir hırs uğruna aldığı kararlar, hayatını çok boğucu yollara sürüklerken ister istemez o da kayboluyordu. Kendisinin düzenli zannettiği ama oldukça dağınık olan hayatının içerisinde yolunu bulamaz olmuştu artık. Sırlar üzerindeki koyu perde yok olan...