3.BÖLÜM

28.8K 747 41
                                    

Eve sessizce girdiğimi düşünürken, kapının girişinde annemi görünce ödüm kopmuştu. Elimi göğüs kafesimin üzerine koyup "Anne aklımı çıkardın!" Diye sitem ettim.

Elleri belinde "Sende benim!" Diyerek soludu. Özür dilercesine ona baktım. Fısıltıyla "Kendini..." duraksadı. Derin nefes alıp, başını iki yana salladı "Kendini öl.." sözcükleri tamamlamadan ona sarıldım. Ağladığını hissettim. O an bir şey fark ettim. Annem bir yıldır kendimi öldüreceğim düşüncesi ile mi yaşıyordu? Bu duyguları ona hissettirmeye ne kadar hakkım vardı?

"Özür dilerim annem. Özür dilerim" diyerek sıkıca sarıldım. Benden uzaklaşarak "Bir daha evden çıkarken haberim olsun. Not bırak. Ne bileyim bir şey yap fakat haberim olsun" diyerek daha sakin bir tavırla konuştu. Başımı olumlu şekilde salladım.

"Bir daha böyle bir şey olmayacak" dedim kendimden ve mantığımdan emin, kalbimden emin olmayan bir sesle.

"Kimdi o çocuk?" Annemin meraklı bakışları üzerimdeyken, elimi sallayıp "Hiç kimse" diyerek merdivenlere yöneldim. Arkamdan hızlıca geldiğini duydum. Ve uzun süre sonra dudaklarıma gerçek bir tebessüm oturdu.

"Ne demek hiç kimse! Sabahın köründe kalkıp gidiyorsun ve hiç kimse mi diyorsun?" Diyerek merakla konuşmaya devam etti. Odama girdiğimde ardımdan o da girdi.

"Anne inan tahmin ettiğin gibi bir şey değil. Yani söylediğini yapmaya çalıştım. Başkasını unutmak için birini kullanmak bana göre değil!" Annem bir çocuk gibi yüzünü asarak "Babası kılıklı" dediğinde tekrar gülümsedim. Üzerimi çıkarmaya başladığım da "Bari arkadaş olsaydın" dedi baskı yapar bir tonda. Dolabımın kapaklarını açıp, giyinmek için bir şeyler aradım.

"Olmaz anne olmaz! Ne zaman sağlıklı bir beyine sahip olurum o zaman istediğini yaparım." Diyerek elime geçirdiğim kazağı giyinmeye çalıştım. Fakat kalbim bu sözlerime alayla gülüp geçti. 

"Yakışıklı mı?" Annemin kıkırdayan sesine bende gülüp, alayla başımı iki yana salladım. Elime aldığım bir kazağı başımdan geçirdim.

"Cevap vermediğine göre yakışıklı!" Dedi yine aynı imayla.

Ona dönüp "Bak anne. İnan onu inceleyecek fırsatım olmadı." Cidden bu koca bir yalandı. Mert harika ötesi bir şeydi. Gözleri, elleri ve duruşu. Ah o duruşu bakışları....

Koluma atılan bir çimdik ile yerimden fırladım "Anne ne yapıyorsun ya!" Diye sitemle konuştum.

"Sen bu çocuğa baya baya kapılmışsın" kendimi göstererek hayretler içerisinde kahkaha atmaya başladım.

"Bu mümkün değil!" Dedim ellerimi hava da olumsuzca sallayarak.

Kahvaltı yapmak için odamdan çıkarken annem hala peşimden geliyordu "Kaç bakalım kaç. Oğuzhan'ı sana unutturduğu bariz belli" onun ismini duyunca duraksadım. Ben duraksayınca annem de sustu. Kalbim çarpmadı. Acıyla burkulmadı. Ve annem haklıydı. Oğuzhan'ı düşünmüyordum. Mert'i düşünüyordum fakat ona aşık değildim.

O sırada babam odadan çıktığında hiç bu kadar sevinmemiştim. İkimizi birden görünce bize baktı.

"Hanımlar günaydın" dedi tebessümle.

Babamın yanına gidip, yanağına bir öpücük bıraktım "Günaydın baba" deyip koluna girdim. Bu annemden ve sorularından kaçma yöntemimdi.

Kahvaltıdan sonra kafeye gitmek için evden çıkarken, annemin imalı bakışları hala üzerimdeydi. Meraktan belertmiş gözlerini saymıyordum bile. Kafeye girdiğimde bütün çalışanları selamlayarak, kasaya doğru yürüdüm. Murat yine aynı enerjisi ile gülümserken "Günaydın Berrak hanım" dedi.

Seni Çok Güzel SeveceğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin