Selam tatlımlar
ŞÇGS ilgili söylemem gerekirse en başında böyle bir kurguyla gitmek istemiştim ve yazarken heyecanlandığım için panik yapmış ve istediğimi yazamamışım. Umarım bu halini beğeniyorsunuzdur. OY vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Keyifli okumalar...
twitter: arifebyndr
instagram: arife.byndr
Günümün geri kalanı, tahmin edin nasıl geçti? Mert'in gözlerini düşünerek. Kendime defalarca kızsam da, onun dipsiz ormanlarının zihnime ince ince işlemesine anlam veremiyordum. Bu durum pekte hoşuma gitmiyordu. En kötü zamanımda onun yanına gidip, kollarına atılacağımı adım kadar biliyordum. Bana hissettirdikleri iyi gelmişti. Oğuzhan'a söylediği o sözler içten içe beni memnun ediyordu. Anlam veremediğim bir his damarlarımı genişletti. Neydi bu? Aldığım haz mıydı? Yoksa yaptığı şeyden zevk mi almıştım? Düşündükçe yanaklarım kızarıyordu. Ne olacaktı şimdi?
Önümde ki çömlek hamuruna şekil vermeye devam ederken düşüncelerim içinde boğulmaya devam ettim.
Oğuzhan, onunla bir sene önce tanışmıştım. Hayatıma öylece girdiğini sanıyordum. Öğrendiğim tüm gerçekler öylece değil planlanmış bir oyun olduğunu fark etmemi sağladı. Beni büyülemişti. Bundan nefret ediyorum. Ona kapılmış ve kalbimin saçma sapan sesini dinlememe sebep olacak şekilde ona âşık olmuştum. Her şeye o gece karar vermişler. Beni gece kulübünde gördüğünde iddiaya girmiş arkadaşlarıyla altı ay sonra onun koynunda olacağıma dair.
Esra ile dans ederken benimle tanışmak için numaradan bana çarpmıştı. Elimde ki içkim elbiseme dökülmüştü. Esra'nın doğum günün kutlamak için gitmiştik o gece oraya. Keşke hiç gitmeseydik. Keşke beni hiç görmeseydi. Keşke ona âşık olmasaydım! Ona olan sevgim ne kadar güçlüyse, öğrendiğim iddiadan sonra da o kadar nefret etmiştim ondan. Saf nefret, kanımda dolaşıyordu. Bunu bütün hücrelerimde hissediyordum.
İddiadan aldığı parayla çok sevdiği iğrenç, pislik arkadaşlarıyla Amerika'ya gitmişti. Benimle birlikte olup, kazandığı para ile Amerika'ya gidebilecek kadar midesiz bir insandı. İnsan değil vicdanı olmayın iğrenç bir mahlûktu. Bu iğrenç şeyleri Esra'dan öğrenmiştim. Amerika'ya giderek doğum gününde ona sürpriz yapacaktım. Olaylar benim tahmin ettiğimden daha fark gelişmişti. Kaldığı eve gitmiş, elimde pastayla evin açık kapısından içeriye girmiştim. Orada iki kadınla birlikte onu görmek hala midemi bulandırıyordu.
Beni gördüğünde yüzünde oluşan dehşet ifadesi, çıplaklığına aldırmadan arkamdan gelerek sokağa çıkması, ağlayarak Esra'yı aramam ve geri döndüğümde öğrendiğim gerçekler üstüme depremde yıkılan bir bina gibi yıkılmış o enkazın altında kalmıştım. Nefes almakta güçlük çektiğimi anladığımda, seslice soluk vererek başımı iki yana salladım. Aptalın tekiydim kim kendi doğum gününde sevgilisinin yanında olmazdı ki? Bir boklar döndüğünü o zaman anlamam gerekti!
Çömlek kursundan çıkmıştım. Ellerim direksiyonda arabamı park ederken, ellerimi yıkamama rağmen tırnak diplerimde ve kenarlarında çıkmamış kırmızı killere baktım. Esra'nın mesaj attığı mekânın önüne geldiğimde, motoru kapattım. Arabadan indim ve kapıları kilitledim. Seri adımlarla restorana girdim. Kapıda ki görevli beni başıyla selamlarken "Paltonuzu alabilir miyim?" diyerek kibarca konuşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Çok Güzel Seveceğim
Novela Juvenil"Onu kıskanıyorsun" diye eğlenir bir ses tonuyla konuşmuştu. "Çokta değil" diyerek hızla yanıtladım onu. "Ama kıskanıyorsun" dediğinde "Belki biraz" dedim sinirle. "Sonuçta kıskanıyorsun" dediğinde tekrar "Mert lütfen" diyerek sinirle soludum.