Birincisi; Arkadaşlar eşimin tarafından bir yakınını kaybettik ve bizim için zorlu bir hafta olmuştu. işti evdi cenaze işleri derken, bir haftam böyle geçti.
İkincisi; Kitabı oturup yazmaya başladığımda bu defa cenazeden tam bir hafta sonraya tekabül ediyor benim kuzenim dediğimiz bir ablamızı kaybettik. Kendiyle yakındım ve ben onun ölüm haberini aldığımda inanamadım. Şaka olduğunu düşündüm. Cenazesine gittiğimde tüm bunların gerçek olmadığını varsaymaya çalıştım en büyük acı gerçek ise ölümün var olduydu. İlk defa bu kadar yakın birini kaybettim. Daha önce uzaktan ölenlerin haberini duyuyorduk lakin içinde olmak çok daha kötü bir durumdu.
Üçüncüsü; Sizleri beklettiğim için özür dilerim. Umarım beğenirsiniz. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalar....
instagram: arife.byndr
Göğsümün orta yerine kurulmuş bir panayır vardı. Gerçi onu her gördüğümde o panayır neşeli inşalarla dolup taşıyordu. Bir çocuğun ilk defa gördüğü atlıkarınca sevinci gibiydi ona olan sevgim. Öyle saf ve temizdi. Bazen onu hak etmek için ne yapmış olabilirim diye düşünüyorum. Siyah olan o muydu? Yoksa ben mi? Birbirimizde kaybolduğumuz kesindi. Kim kimi dibe çekiyordu o konu da kararsızlık yaşıyordum. Bana göre ben onu dibe çekiyordum. Yörüngemden çıkamayacak kadar bana bağlandığını hatta aşık olduğunu düşünüyordum. Dile getiremediği, kelimelere dökemediği aşkını hissettirmekten çekinmiyordu. Eli yanağıma dokunduğunda ona baktım. Dipsiz ormanlarını aydınlatan güneşin ben olduğumu görebiliyordum.
"İyi misin?" fısıltılı nefesi dudaklarıma çarptı ve bende dün gecenin atamadığım etkisini alevlendirdi. Kalbim hızla çarpınca, bir nefes koyuverip, başımı olumlu şekilde salladım. Müziğin son sesini bile duyamıyordum onun dipsiz ormanlarına baktığımda.
Leyla, Ali'nin kollarında uyuklarken, Mert'e biraz daha sokuldum. Kollarını bana sarıp, beni kendine daha çok çekti. Şirin ve Ozan ortalarda gözükmüyordu. Mert bunu fark ederse burada büyük sorun çıkardı. Mert'in yeni çıkan sakallarını saç diplerimde hissederken, ardından sıcak nefesini de orada hissettim. Sert solukları bir rüzgar gibi saçlarımı okşuyordu.
"Biz gidiyoruz" diye konuşunca Ali, Mert tüm dikkatini ona verdi.
"Şirin nerede?" dedi Mert artık tüm dikkati bende değildi "Ozan götsüzü de ortada yok!" diyerek beni kollarından hızla uzaklaştırırken, gözlerimi devirdim. Bakışlarımı Ali'ye çevirdim "Pot kırdım" deyip dudak büzdü. Başımı olumlu şekilde salladım. Mert, kalabalık içinde kaybolmuştu. Birkaç dakika bekledim fakat tabureden inip, Mert'in gittiği yöne çevirdim adımlarımı. Önce lavabolara baktım. Ardından Mert'in odasına yöneldim. Kapının önüne geldiğimde yüksek sesleri duyunca hızla kapıyı açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Çok Güzel Seveceğim
Novela Juvenil"Onu kıskanıyorsun" diye eğlenir bir ses tonuyla konuşmuştu. "Çokta değil" diyerek hızla yanıtladım onu. "Ama kıskanıyorsun" dediğinde "Belki biraz" dedim sinirle. "Sonuçta kıskanıyorsun" dediğinde tekrar "Mert lütfen" diyerek sinirle soludum.