22.BÖLÜM

16.9K 489 107
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.....

instagram:arife.byndr

Göğüs kafesi inip kalktığında, onunla birlikte bende nefes aldım. O nefes alıyorsa bende alıyordum. Onsuz bir hayat düşünmem bile imkânsızdı. Yaşaması bile mucize demişti doktor herif. Kazanın Oğuzhan'la ilgisi yoktu. Babamla da. Derin'le de. Tabi ki de sürücünün hiç biriyle bağlantısı olmaması, olayın bende ki gerçeğini değiştirmiyordu. Ellerimde kanıt olmasa da, bu kazayı üçünden biri yapmıştı. Sürücünün ölmüş olması, arabanın alev alıp yanması bana hiçte mantıklı gelmiyordu. Arabamın sağ tarafı yok olmuştu. Ali resimlerini göstermişti. Berrak'ın oradan canlı çıkması gerçekten mucizeydi.

Berrak, mırıldanarak bir şeyler söylerken dikkat kesildim. Oturduğum yerden yavaşça kalkıp, eğilip, yüzümü yüzüne yaklaştırdım. Dudakları aralandı ve "Mert" diye fısıldadı. Kaşlarım şaşkınca havaya kalkarken, kalbim heyecanla çarptı. Aniden gözlerini açmasıyla, yeşillerim kahverenginin en tatlı tonuyla buluştu. Kaşlarını çatıp, başını sağ tarafa doğru çekip, benden uzaklaştı. Boş bakışlarını gözlerimin en derinine saplarken "Bir şey mi oldu?" dedi telaşla.

"Adımı söyledin!" dedim hızlıca. Kaşlarını çattı "Hatırlamıyorum. Rüyam da ne gördüğümü." Deyip amaçsızca etrafına bakınarak, olduğu yerde doğrulmaya çalıştı. Ona yardım ettim.

Bana mesafeli yaklaşıyordu. Yine de beni tanımak için elinden geleni yapıyordu. Kendini zorlamaması gerektiğini söyledim. Bir ay geçmişti. Hatırladığı tek şey Leyla olmuştu. Doktor zorlamamamız gerektiğini, Leyla'yı bile bu kadar kısa sürede hatırlamasının iyi bir şey olduğunu söylemişti. Yanağında ki ve gözünün çevresinde ki morluklar artık yoktu. Bugün alçısını çıkartacaktılar. Hafızası için bir psikologla görüşmeyi kabul etmişti. Sırtını yastığa dayadığında yüzünü buruşturdu "Şu alçıdan kurtulup gitmek istiyorum buradan." Diyerek homurdandı.

Yatağa otururken "Evimize mi?" diyerek ciddiyetle sordum. Bakışlarını bana çevirdi. Titreyen gözleri ve kararsızlıkta kalan düşünceleri beyninde asılı kalmıştı "Neresi olursa." Deyip yutkundu. Bende yutkundum. Sabırlı olmalıydım lakin bu durumlarda kendimi kötü hissediyordum.

"Annemler nerede?" diyerek boş bakışlarını etrafında gezdirerek, merakla sordu. Son birkaç gündür gergindi. Bunun sebebi hastaneden çıkacak olmasıydı. Benimle yalnız kalmaktan korkuyordu. Belki de çekiniyordu. Henüz anlamış değildim. Onu hiçbir şey için zorlamayacaktım.

"Annen ve babanın birkaç işi olduğu için yanında ben kaldım." Dedim sert bir dille. Bazen kendimi tutamıyordum. Bu çok zordu. Tabi ki de kollarını açıp bana sarılmasını beklemiyordum fakat benden korkması canımı çok yakıyordu.

Anladığını belirtmek amaçlı başını aşağı yukarı salladı. Kapı açılınca ikimizde bakışlarımızı kaçırıp, kapıya baktık.

"Günaydın" bir hemşire ve doktor herif odaya girdiğinde, Berrak "Günaydın" diyerek gülümsemeye çalıştı. Tekerlekli sandalyeyi görünce kaşlarımı çattım "Bu ne için" dediğimde doktor gülümsedi. Bu sinirimi bozdu "Alçıyı çıkartmak için Berrak hanımı taşımamız gerek. Bu ayağıyla yürümeyeceği için..." "Ben taşırım." Dedim sert bir dille. Kendisini hastalıklı biriymiş gibi hissetmesini istemiyordum. Hastaneden bunalmıştı. Bunun farkındaydım. Bakışlarımı ona çevirip "Seni taşımamı ister misin?" dedim kahvelerinde kaybolurken. Eğer o izin vermezse bunu elbette yapmayacaktım. Bakışlarını yeşillerimden sandalyeye çevirdi. Ardından tekrar yeşillerime baktığında "Dikkatli olman şartıyla" dedi yabancı bakışları yüreğimin en derinlerine kızgın hançerlerini saplarken, zor bir gülümse dudağımın tek tarafını yukarı kaldırdı. Üstünde ki ince çarşafı kenara çektim. Ardından sol kolumu koltuk altlarından geçirdim. Sağ kolumla da, dizlerinin altından kavradığımda kollarını boynuma doladığında onu hızla kucağıma aldım.

Seni Çok Güzel SeveceğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin