"Ah, Onur!" dedim başıma açtığı bela yetmiyormuş gibi bi de burada başıma onlarca adamı toplamıştı. Yani altı üstü Onur Yiğit 'ı tanıyor musunuz? diye sormuştum. Ama adıyla ve soyadıyla alakası olmayan bu adam beni öylece bir çöplüğün içine atıp gitmişti. Neredeyim onu bile bilmiyordum yahu!
" Güzel bir kız? Ah buraya nasıl düştün sen?" dedi. İçmiş, yalpalayan adımlarla bana yaklaşarak. Gerilemedim. Zaten itsem düşecekti. Ki öyle de oldu. "Uzak dur!" diyip ittiğim adam diğer arkadaşının üzerine düşerken bu koruma kılıklı adamlara tiksinerek baktım. Tanrı aşkına nasıl göründüklerine dair bir fikirleri var mıydı?
Bir kaç saniye içinde kafası yarım yamalak da olsa sağlam olanların etrafımı sarması bir oldu. Elbette ki kadın gücüyle erkek gücü bir değildi. Ama bu aptallar daha ayakta duramıyordu.
"Lan hangisi sensin?" diyen birine bir kafa attım. Ah, ahmak! Zaten birine vurmamla diğer ikisi yere yapışırken koşarak uzaklaştım barın bu izbe tarafından. Kimse mi olmazdı ya? Kimse?
Arkama bakarak koşarken birinin koluna çarptım. Ah! Şimdi bağırıp tüm kafamı şişitecekti. Yüzümü kıvırcıklarımdan aydınlatır aydınlatmaz nefes alabildiğimde ve adamın kaslarında suratını bulabildiğimde ona baktım.
"İyi misin ufaklık?" dedi sakin bir şekilde. Ufaklık?
Of. Şimdi buna takılmanın zamanı değildi. Boyum 1.49 ama. Takılmadan da geçemiyorum.
"İyiyim? Üzgünüm." dedim giderken kolumdan tuttu.
"Senin yaşın kaç?" dedi yüzümü süzerken.
Ah, yakalandık!
Siktir yakalandık!
"Neden sordunuz?" dedim kolunu çekerek. O da bırakmıştı zaten.
"Küçük duruyorsun seni içeriye kim aldı?" dedi kızar gibi. Ne diyeceğim ben bu adama?
"Şey... Ben..." kolumu tekrar çektiğinde bu seferki atak dışarıya çıkarmak içindi. Eminim.
"Ya bırakır mısınız? Zaten çıkıyordum."
"Zaten çıkıyordum mu?" dedi sorarak. Sonra sorusunu yeniledi.
"Kaç yaşındasın?"
"On yedi." dedim.
"Ne işin var burada?"
"Biraz uzun." dedim. Bar koltuklarından birine çekti.
"Benim vaktim var. Eğer senin bir mazeretin yoksa başına bela alırsın." dedi. Yutkundum. Onurun bana attığı kazığı ve arkadaki adamları bir bir anlatırken bir şey demeyip dinlemişti sadece.
"Bak ufaklık. Heycan arayışını anlıyorum daha küçüksün. Ama burası senin için olması gerekenden tehlikeli. Seni bir daha böyle bir yerde görmeyeyim."
"Madem tehlikeli. O zaman sen neden buradasın?" Güldü. Tanrı'm bu gülüş birinin ruhunu bedeninden ayırabilirdi.
"Senin gibi ufaklıkları buradan toplamak için." dedi. Aynadan birinin yansımasını görmüş gibi döndü ve aynı onun gibi yeşil gözleri olan ama aralarında bunun dışında hiçbir benzerlik olmayan bir kıza el kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlüğün Sahibi ¦Watty's 2019¦ +18
ChickLit"Aslı ben öleyim, sen ölme. " Dedi yalvarır gibi. "Sen benim özgürlüğümsün, Aslı. Ben herkesin özgürlüğünü satın alırım. Ama sen ölürsen benim özgürlüğüm sahipsiz kalır. " - Gio Chedollin ...