BÖLÜM ON DÖRT

99 7 2
                                    

MM 'Elenore Chedollin'

"Hala o çocuk diyor ya!" dedim öfkeyle.

"İs-te-mi-yo-rum! O çocuğun yakınında olman bile yeterince rahatsız edici." dedi.

"Gidiyorum bırak. Hadi bakalım ne yapacaksın!" ringden inip bir kaç adım atmışken kolumdan tuttu.

"Bırak! Bırak ya! Gideceğim bırak."

"Hiçbir yere gitmiyorsun!"

"Bırak Gio!"

"Aslı benim sınırlarımı yeterince zorladın. Yapma!"

"Bana ne ya? Bana ne! Sık gitsin o zaman neden direniyorsun?" öfkeyle başını geriye attı. Sabır falan dileniyor olmalıydı ama ona acıyacak halde değildim. Elinden kurtularak üst kata çıktım. Kapıyı açmaya çalıştım. Ama kilitliydi. Öfkeyle arkamı döndüğümde tüm ateşim birden sönmüş. Gio ve elindeki silahla puf olup uçup gitmişti.

"Çıkmak mı istiyorsun?" dedi yerimizi değiştirirken. Artık kapının önünde olan oydu. Elinde bir anahtar gösterdi. Bana yaklaştığında bir kaç adım gerilemiştim ki elimi çekti. Silahı alıp elime koydu.

"Anahtarı istiyorsan beni geçmek zorundasın."   öfkeyle silahı ona doğrulttum.

"Çekil önümden!" bir şey demedi.

"Çekil Allah'ın cezası! Ya bırak gitmek istiyorum!"

Silahı üzerinden tutup kendine yaklaştırdı.  Silah tam kalbine dokunuyordu şu an. Ne yapmaya çalışıyordu ki ben bir katil değildim. Onu zaten vuramazdım.

Parmağını parmağımın üzerine koydu. Tetikteydi. Bastırması ile bir çığlık attım.

"Manyak! Ya bırak!" dedim korkuyla. Bıraksam kendine sıkacaktı.

"Bundan başka şansın olmayacak Aslı. Benden kurtulmak istiyorsan bunu şimdi yap yoksa bir daha asla(!) kurtulamazsın."

"Gio bırak lütfen gideyim. Yapma. Anlamıyorsun işte birbirimize zarar veriyoruz. Bırak."

"Benden sonsuza dek kurtulma şansı veriyorum işte sana. Hadi. Diyordun ya. Sık gitsin."

"Bırak elimi." dedim ağlamama engel olamayarak. Gerçekten bastırıyordu ve ben elim gücüne daha ne kadar dayanır bilmiyordum. Onu itmeye çalıştım ama ne elini bıraktı ne de kendi gitti bir yere. Elimden bir kaza çıkacak diye çok korkuyordum. Ağlamam biraz da bu yüzdendi.

"Bırak elimi. Gitmiyorum bir yere." bu kaçıncı teslim oluşumdu ona. Bana kurtulmamı söylüyordu işte. Hala neden burdaydım ya! Neden gidemiyorum bir yere?

"Kaçmaya çalışmayacaksın yani?" dedi şüpheyle bakarak.

"Hayır. Bırak elimi daha fazla tutamayacağım. Bırak!" son anda sesim çığlık gibi çıkmış ve o silahı ateşlemişti. Bir anda kalbim durmuştu! Elim titrerken silahı attım elimden. Nefesim derin soluklara döndü.

"İyiyim."

Sesini duymak beni az daha bayıltacaktı. Bu kadar yakından ıskalamak imkansızdı! Bağırıp çağırdım ama duymuyordu aptal herif. Daha sonra ona ne kadar süre vurduğumu bilmiyorum ama bir süre sonra vuruşlarım sarılma evresine geçmişti.

Özgürlüğün Sahibi ¦Watty's 2019¦ +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin